Alerji mi, Covid-19 mu? Yorgun hissediyorsanız dikkat!
Covid-19 pandemisine karşı önlem alarak yaşamaya devam ettiğimiz şu günlerde sonbaharın etkileri de kendilerini hissettirmeye başladı. Daha yorgun hissettiğimiz sonbahar ayında alerjik sorunlar da kaçınılmaz hal alabiliyor. Küresel ısınmanın da alerjiyi arttırmasıyla pek çok kişi Koronavirüs mü oldum tedirginliğini yaşıyor. Benzer belirtilerle kişilerin korkmasına sebebiyet veren alerji ve koronavirüs arasındaki farklar nasıl anlaşılır, hangi önlemleri almak gerekir?
onbahar aylarıyla birlikte artışa geçen alerji pek çok kişide çeşitli ağrılara ve yorgunluğa neden oluyor. Vücudun alerjenlerle teması arttıkça sorunlar da şiddetleniyor. Son yıllarda küresel ısınmanın da sonucu olarak alerjik hastalıklarda önemli artış görüldüğünü belirten Acıbadem International Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk, “Dünyamızı tehdit eden en önemli sorunlardan olan küresel ısınma, alerjik hastaları daha da yakından ilgilendiriyor. Küresel ısınmanın da etkisi ile sonbahar ayları gün geçtikçe daha fazla alerji mevsimi olarak anılacaktır. Nedeni bilinmeyen yorgunluk ve vücut ağrılarının temelinde de alerji olup olmadığı araştırılmalıdır” diyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk alerji sonbahar alerjisinden korunmanın 10 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
KOKU KAYBINA DA NEDEN OLUYOR
Alerji, bir besine ya da polen, akar, kedi tüyü gibi yabancı maddelere bağışıklık sisteminin verdiği aşırı tepki olarak tanımlanıyor. Kızaran, kaşınan gözler, burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı ve hapşırıklar, öksürük, göğüs kafesinde daralma hissi, nefes darlığı, vücutta kaşıntılar, kabarıklar ve döküntüler alerjiyi işaret eden bulgular olarak öne çıkıyor. Alerjilerin koku kaybına da yol açtığını kaydeden Dr. Nur Kaşkır Öztürk, bu durumu Covid-19 belirtilerinden ayıran en önemli farkı “Covid-19’da koku kaybı anidir. Alerjik hastalıkların koku kaybı ise derece derece artar. Ayrıca alerjik burun bulgularında hiçbir zaman yüksek ateş olmaz” diye anlatıyor.
YABANİ OT POLENLERİ MEVSİMİ BAŞLADI
Sonbaharda belirginleşen polenlerin yabani otlara ait olduğunu belirten Dr. Nur Kaşkır Öztürk, havadaki nem değişiklikleri sonrası küf mantarları ve akar miktarlarının değiştiğini, yabani ot polenleri mevsiminin başladığını belirtiyor. Alerjen teması sonrasında solunum yollarından burun, boğaz ve alt solunum yolları olan bronşlardan histamin adı verilen kimyasal madde salgılandığını, alerjik kişilerde reaksiyonlara histaminin neden olduğunu söyleyen Dr. Nur Kaşkır Öztürk “Kişi, vücudunun tepki gösterdiği alerjen ile ne kadar çok karşılaşırsa yaşadığı sorunlar da o kadar artıyor. Histamin gibi kimyasallar yorgunluk hissine ve aynı zamanda yaygın vücut ağrılarına yol açabildiğinden, nedeni tanımlanamayan yorgunluk ve vücut ağrılarında alerjileri sorgulamak uygun olacaktır” diyor.
ÜZÜM OTU TEHDİDİ YAYGINLAŞIYOR
Sonbaharla birlikte ciddi alerjik ataklara yol açan yabani ot polenlerinin başında üzüm otunun (ragweed) geldiğini, üzüm otunun son 10 yılda ülkemizde yaygınlaşarak sorun oluşturduğunu kaydeden Dr. Nur Kaşkır Öztürk şöyle konuşuyor: “Avrupa Birliği Araştırma ve Yenileme Programı Horizon 2020 raporuna göre sonbaharda ılık geçen havalar (küresel ısınma) üzüm otunun atmosferdeki miktarını ve yayılma süresini uzatıyor. Böylelikle önceden alerjisi olan kişiler üzüm otu ile karşılaşınca yeni ve güçlü bir düşman ile karşılaşmış gibi olacak. Bu çok güçlü alerjen duyarlılıklarını dolayısıyla da hastalıklarını artırabilir. Bu otun tohumları ve poleni on yıllarca yaşar. Yayılımı çok hızlı olduğundan üzüm otuna karşı mücadele de oldukça zorludur. Dolayısıyla dünyamızı tehdit eden en önemli sorunlardan olan küresel ısınmanın alerjik hastalar için de büyük önemi belirmiştir. Küresel ısınmanın da etkisi ile sonbahar ayları gün geçtikçe daha çok olarak alerji mevsimi olarak anılacaktır.”
ALERJİYE KARŞI BU ÖNLEMLERE DİKKAT!
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk, alerjiye karşı etkili 10 önlemi şöyle sıralıyor;
Kişilerin hassas oldukları polenin yayıldığı dönemde mümkün olduğu kadar açık havada bulunmaktan kaçınması, Yemek pişirirken mutfağın havalandırılması, Çayırlardan, dökülen yapraklardan kaçınmak, Ev içi bitkilerin azaltılması, Yastık, yorgan, yatak için özel dokunmuş kılıfların kullanılması, Yatak çarşaflarının her hafta 60 derece sıcaklıkta yıkanması, Yerde halı yerine tahta döşeme kullanılması, Çamaşırların açık havada kurutulmaması, Dışarıdan gelince mutlaka kıyafetlerin değiştirilmesi Yatmadan önce saç ve vücudun yıkanması.
FACEBOOK YORUMLAR