AK TROLL ARANIYOR?
Evet doğru duydunuz, yıllardır da duyuyoruz. Madem öyle biz de hayata geçirelim bunu. Nerede devlete millete bir saldırı görsek iki kelam sonrası Ak troll bu cıvıklığı...
Şu hayatta birkaç şey biliyorsam onlardan biri de hain sürüsünün ülkenin kendi halinde, işinde gücündeki halkına ne söylüyorsa ya bizzat kendileri onu yapıyorlardır ya da yapmak üzere olduklarından ön almaya çalışıyorlardır.
Çok uzun süredir ekşi sözlük, uludağ sözlük, onedio, oda tv, takunya, zaytung, atatürkçü kimlikli birkaç sayfa vs takip ederim. Kesinlikle maddi ve operasyonel manada istihbarat örgütleri tarafından yönlendirildiklerini düşünüyorum. Bu mecrada pişirdikleri yalanları birbirinden bağımsız pek çok olayla birleştirerek yeterince tuttu ise major basına servis ederek ülke gündemi haline getiriyorlar. Birçok örnek verebilirim bu konuda, pekçok arkadaş da hatırlar, zaten biliyordur.
Bununla beraber aynı zamanda istihbarat havuzu gibi çalışıyorlar.
Nerede kim ne yorum yapmış, hangi memur ne demiş, hangi öğretmen ne tweet atmış, ak partide görevli kim kiminle konuşmuş, dindar kimlikle tanıdığımız biri ne yapmış vs kişilik suikasti yaparak kişilerin işlerine mal oluyor, çıkardıklar yaygara ile kamuoyu hafızasına attıkları çentikleri günü gelince kullanılmak üzere biriktiriyorlar.
Başta ne demiştim kendi yaptıkları şeyle bizi suçlarlar, halbuki işinde gücünde hiçbir menfaati olmayan kişiler şu Facebook da gördüğüm insanlar. Ama ak trollüz nihayetinde.
Buraya kadar olan kısımda mutabıksak devam edebiliriz, bu tür haberlerin algı operasyonu olduğunu düşünmeyenler gerisini okumayabilir.
Neden böyle birşey yazmaya gerek duydum?Ülkemizin son durumunda asıl algı operasyonlarının yoğunlaştırılacağı hedef kitlenin sosyal medyayı yoğun kullanan genç, şehirli, islamla kavgası hayat gayesi olmuş, bir ayağı sürekli sokakta, legal illegal örgütlenmeleriyle her yerde boy gösterebilen, kamuda çok etkin mezhepsel yapılanma olduğu için.
Diğer kesim ihraç edilen fetöcülerin ve ailelerinin resmi teşkilatı olan, içi boş milliyetçi söylemlerin membaı tengrici iyi parti olacak.
Türkiyede provake edebilecekleri bir kürt kimliği kalmamıştır artık. Kürt vatandaşlar safını çok net şekilde belli etmiştir. Devam eden afrin operasyonuna, öncesi çukur siyasetine pirim vermemişlerdir. Ak parti Mhp mutabakatından da gayet memnunlar.
Gezi süreciyle başlatılan sürekli dozu artırılarak devam ettirilen bireysel adi olaylardan esinlenerek topluma şamil edilen 18 yaş altı evlilik, ensar vakfı olayı, müftülüklere nikah yetkisi, hayvanlara uygulanan şiddet, taciz vs olaylarla sürekli islama karşı diri tutulan bir kin var ve hazır alıcısı çok. Kullanılan dil ise kasıtlı şekilde ehli sünnet müslümanlar ve onlara ait değerler silsilesi.
Afrin operasyonunun ileriki günlerinde rusya, iran, suriye ile diplomatik ve askeri manada karşılaşmalarımız olacağı kesin. İşte o yüzden öso düşmanlığı pompalanıyor birileri tarafından. Ülke üst ölçekte bununla uğraşırken iç kamuoyu da mezhepsel söylemler ve eylemlerle devletimizin eli zayıflatılmaya çalışılacak. Becerebilirlerse daha da vahimi.
Çünkü bizim hak ve batıl dediğimiz savaşta aparatlar hep değişti ama batılı temsil eden asıl kitle hiç değişmedi.
Ve dün de güvenoyu aldılar, yapacakları eylemlere.
Buraya kadar okuyan kaldıysa zaten nasıl davranabileceğini biliyordur. Neyden etkilenip neyden etkilenmeyeceğini tayin ediyordur.
Biz burada kendi çapımızda yazıyor, paylaşıyor, konuşuyoruz. Çoğu konuda herkes de mutabık.
Düşmanın milyonlar harcayıp yüzlerce kişiyi finanse ederek kurduğu sistemden çok daha iyi analiz yeteneğine, bilgiye, tecrübeye bireysel olarak haiz onlarca kişi var burada hem de bedavaya hizmet veriyorlar.
Ancak paylaşımları çok az kişi tarafından okunuyor yorumlanıyor. Deve dişi gibi ne konular 10-20 yorumla heder oluyor gidiyor. Sen beni beğen ben seni fasit dairesinde akıp gidiyor günler.
Muhafazakar kesimde çözülme olmayacağını düşünsem de bu emek/verim paritesi çok can sıkıcı. Sosyal medyayı iyi bilen arkadaşlar bu konuda ne yapılabilir fikirlerini belirtirse iyi olur.
Gelelim asıl meseleye.
Hani Reis yalnızım demişti ya biz de yanındaki siyasi figürlere, makam mevki sahiplerine hamletmiştik. Keyifliydi çünkü vurdukça vuruyorduk.
İşte orada asıl ne demek istediğini sonra sonra anladım. Bana da sana da diyordu yalnızım, yoruldum. Yok mu öne çıkacak birileri yükü sırtlayacak, şikayetin çürümüşlüğünden bıkan.
Hem hakla batılın savaşı diyeceğiz bu savaşa hem de dünyalık kaygılarla, siyasilere, bürokratlara bırakacağız tüm yükü. Yok arkadaş bu riyakarlığı bu dava kaldırmaz artık.
Peygamber Efendimizin hadisinde olduğu gibi ya elimizle ya dilimizle ya da kalbimizden buğzederek karınca misali tarafımızı belli edeceğiz. Tarafsızlığın zilletini tatmaktan azad eyle bizi ya rabbim.
Bu dava kalple buğzetme aşamasını 2002 de, dille uyarmasını 15 Temmuza kadar yaşadı. O tarihten sonra elimize kaldı dava, ya büyük davanın büyük laflar eden küçük neferleri olacağız ya da sırtına yüklenen yükün ağırlığından iniltisi duyulmayan, yükün büyüklüğünden siması görülmeyen isimsiz neferler olacağız.
Bugüne kadar sadece batılın kullandığı sivil toplum nimetini kullanarak bir araya gelelim. Oynanan algı oyunlarını disiplinli bir şekilde tahlil edelim, aramızda olacak avukatlar vasıtasıyla somutlaştıralım yalanları, iftiraları, hakaretleri. Algıyı hazırlayan kuruluşu kendi mecrasında sıkıştıralım, paylaşıp yayan bireysel kullanıcılara dava açalım, takip edelim, bıktıralım.
Bunun için yüz yüze gelelim kim yalan kim gerçek profil görelim. Bir bütçe oluşturalım. Herkes ilmi, enerjisi, bütçesi ölçüsünde katkıda bulunsun.
Bu işleri devlet kurumları zaten yapıyor derseniz ne bu devleti ne memurları tanımışsınız derim.
Belki ütopik gelebilir, daha önce denenmiş olabilir bilemiyorum. Tek bildiğim artık aktif olarak birşeyler yapmamız gerektiği.
Bu konuda yapılabilecek çok şey var, konuşulması gereken de, hiç olmazsa neden olmayacağını konuşalım sağlam bir bahane bulabilmek için.