Alman ihracatçılar Türkiye'nin menşe şahadetnamesinden şikayetçi
Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği, 2021 Dış Ticaret Raporu'nu açıkladı.
Türkiye ile ticaretin önündeki engellerin arttığı belirtilirken, Alman ihracatçıların en çok şikayet ettiği konu yine menşe şahadetnamesi.Almanya Türkiye'nin en önemli ticari partneri ve Türkiye'de en çok yatırımı olan ülkeler arasında önde geliyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre Türkiye'de son 18 yılda en fazla yatırım yapan ülkeler sıralamasında Almanya üçüncü. Almanya Dışişleri Bakanlığı verilerine göre de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2020 yılında 36 milyar 600 milyon euro oldu. Türkiye'de yatırımları veya iştiraki olan Alman şirketlerinin sayısı da 7 bin 400 olarak belirtiliyor. İki ülke ayrıca, 2018 yılında da Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi ile (JETCO) ile Almanya-Türkiye Enerji Forumu'nu kurarak siyasetten ve ekonomiden temsilcilerle diyalog forumları oluşturdu.
Türkiye'ye ihracat yapan Alman şirketler ise 2018'den itibaren giderek arttığını beyan ettikleri bürokratik engellerden şikayetçi. Almanya'daki 79 ticaret ve sanayi odasının örgütlü olduğu çatı kuruluşu Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği'nin (DIHK) 2021 Dış Ticaret Raporu'nun Türkiye bölümünde 2018'den bu yana bürokratik engellerin artmasından, özellikle de giderek artan menşe şahadetnamesi talebinden şikayet ediliyor.
En büyük sorun menşe şahadetnamesi
Menşe şahadetnamesi, adından da anlaşılacağı üzere bir ürünün kökenini ortaya koyan belge. Ve aslında Almanya ve Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması gereğince serbest dolaşım için şart değil. 1995'te kabul edilen, 1996'da da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, iki taraf arasında belli ürünlerin gümrüksüz veya miktar sınırlaması olmaksızın serbest dolaşımını mümkün kılıyor. Uygulama için A.TR diye nitelenen belge yeterli, ilaveten menşe şahadetnamesi şart koşulmuyor.
Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (DIHK) ise, Türkiye'nin, serbest dolaşımı mümkün kılan A.TR belgesine ilaveten 1 Mart 2018'den beri giderek daha fazla ürün için menşe şahadetnamesi de talep etmeye başladığını rapor ediyor. Bürokratik açıdan ticareti zorlaştırıcı bulunan bu belgeyi şirketler, belli şartları yerine getirmeleri halinde Alman Ticaret ve Sanayi Odaları'ndan (IHK) alabiliyor ve Türkiye'ye ihracatta beyan ediyor. Belgenin maddi yükü de var.
Sadece Ticaret ve Sanayi Odaları'nın menşe şahadetnamesi çıkarması için gerekli belge giderinin 10 euro olduğu ki bunun menşe şahadetnamesi uygulamasındaki en düşük kalem olduğu belirtiliyor. Alman ihracatçı şirketlerin AB'de veya üçüncü ülkelerdeki üreticilerinden malın ham madde kaynağı ile orijinin deklarasyonu için tedarikçilerinden istedikleri belge talep süreçleri ve onları tamamlama işlemleri ise işin en meşakkatli ve en pahalı kısmı sayılıyor.
2018'den beri rakam katlanarak arttı
DIHK'nın gümrük uzmanı Steffen Behm'in DW Türkçe'ye verdiği bilgiye göre, Alman Ticaret ve Sanayi Odaları yıllık ortalama 1 milyon 400 bin ila 1 milyon 500 bin menşe şahadetnamesi çıkarıyor. 2018'e kadar Türkiye'ye ihracat yapan şirketlere verilen ve ürünlerinin kökenini ortaya koyan belge sayısı dünya ortalaması civarındaydı.
Ancak 1 Mart 2018'den beri Türkiye'nin giderek daha çok sayıda ürün için Alman şirketlerden belgeyi şart koşmasıyla bu rakam hızlı artış kaydetti. O tarihten bu yana Türkiye ile çalışan şirketlere yaklaşık 550 bin elektronik menşe şahadetnamesi çıkarıldı. Sadece 2021'in ilk altı ayında bu rakamın 127 bine yaklaştığı bildiriliyor. DIHK gümrük uzmanı Behm, bu süre zarfında Alman Ticaret ve Sanayi Odaları'nın Türkiye ile ticaret yapan şirketlere verdiği elektronik menşe şahadetnamesi belge sayısının, Çin, Rusya ve Hindistan için çıkarılanların neredeyse toplamına tekabül ettiğine dikkat çekiyor.
Uygulama Gümrük Birliği ruhuna aykırı
DIHK'nın raporunda, menşe şahadetnamesi uygulamasının onu veren Ticaret ve Sanayi Odaları ile ona ihtiyaç duyan ihracatçı şirketler için büyük bir bürokratik ve maddi yük olmasına ek olarak uygulamanın menşe beyanını şart koşmayan Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması ruhuna da aykırı olduğu ifade ediliyor.
Son üç yıllık raporlardaki detaylar da şöyle: 2018 yılında Türkiye ile serbest dolaşım kapsamındaki ihracat için gerekli olan A.TR belgesine ilaveten yaklaşık 65 bin dijital menşe şahadetnamesi çıkarıldı. Bu sayı 2019'da 123 bine yaklaştı. 2020 yılında ticaret korona pandemisinden olumsuz etkilendiyse de Türkiye'ye ihracat yapan Alman şirketlere verilen menşe şahadetnamesi belgesinde sayı yine artarak 230 bine dayandı. 2021'in ilk altı ayında da Türkiye ile ticaret yapan Alman şirketler için çıkarılan menşe şahadetnamesi belgesi sayısı azalmayarak 127 bin oldu.
İyileştirmeye rağmen sayı azalamadı
Geçen yıl Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği'nin Ankara, Brüksel ve Berlin'deki siyasi karar mercileriyle yaptığı iyileştirmeye yönelik çabaların sonuç verdiği ve Türkiye'nin 1 Ocak 2021 itibarı ile menşe şahadetnamesi talep edilen ürün sayısını azalttığı görülse de, buna rağmen çıkarılan belge sayısında azalma kaydedilmediğine dikkat çekiliyor.
Bunun sebeplerinin ise farklı olduğu bildiriliyor. İlk sebep, Ankara'nın kararının Türkiye‘deki bütün gümrük idarelerine ulaşmaması, böylece belge talebinin sürmesi olarak belirtiliyor. Bir diğer sebebin de Alman ihracatçıların, bu belge olmaması halinde zorlukla karşılaşacağı, otomatikman ilave gümrük vergisi ödemek zorunda kalacağı endişesiyle gerekmediği halde, zahmeti de göze alıp belge çıkartması olduğu kaydediliyor. Bir diğer sebep olarak da "Son iki yılda işleyişin de yaygınlaşması ile biraz alışkanlık haline gelmesi" deniliyor.
Menşe şahadetnamesi sorunu DIHK'nın 2018 yılı raporunda ilk kez öne çıktı. DIHK, Türkiye'nin daha önce de kökeni Vietnam, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler menşeli bazı ürünlere yüzde 25'e varan ilave gümrük vergisi uyguladığını belirtmişti.
Türkiye kendi üreticisini korumak istiyor
Aslında Türkiye ile AB arasında geçerli Gümrük Birliği Anlaşması'na göre, malların serbest dolaşımı söz konusu ve tarafların üçüncü ülkelerle ticarette uyguladıkları ortak bir gümrük vergisi mevcut. Buna göre bir ürün önce AB'ye ithal edilip, ithal ve gümrük işlemleri orada tamamlanmışsa üçüncü ülke çıkışlı olsalar da Türkiye'ye yollandığında serbest dolaşım kapsamına giriyor, yani gümrüksüz.
Ancak Türkiye ile AB'nin arasındaki serbest dolaşım anlaşması dışında tarafların başka ülkelerle ikili anlaşmaları da mevcut ki bu da durumu karmaşık hale getiriyor. AB'nin serbest ticaret veya başka anlaşmaları ile bir ülkeden gümrüksüz ithal ettiği bir ürünün orijin ülkesine Türkiye ilave gümrük öngörebiliyor.
Türkiye, bunu ortaya çıkarmak amacıyla 1 Mart 2018 itibarı ile serbest dolaşımı mümkün kılan belgeye ilaveten menşe şahadetnamesi şartı koydu ve DIHK'ya göre bununla kendi üreticilerini korumayı hedefledi. Öte yandan ama üçüncü ülke menşeli bir ürün önce AB'ye ithal edildi ve ithal ile gümrük işlemleri AB'de tamamlandıysa serbest dolaşımı söz konusu.
DIHK'ya göre, AB'den giden böylesi ürünler için Türkiye'nin ilave gümrük vergisi talep etmesi de, bunu yapmak için menşe şahadetnamesi belgesini şart koşması da Gümrük Birliği Anlaşması'na aykırı.
Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği'nin yayınladığı dış ticaret raporu, 2009'dan beri yıllık hazırlanıyor ve her yıl binlerce Alman şirketiyle bağlantıda olan, onlara danışmanlık hizmeti de veren 79 ticaret ve sanayi odası ile yapılan anket ve tecrübeler sonucu hazırlanıyor. Son yıllarda hazırlanan raporlarda, ticareti yapılan ürünlerin sertifikalarının çıkarılması, ürün kayıt yükümlülüklerinin yerine getirilmesi, malların üretim sürecine dair detaylı bilgilendirme gibi Türkiye ile ticarette zaten var olan sorunlara 2018'den beri menşe şahadetnamesinin de eklendiği vurgulanıyor.
Elmas Topcu
© Deutsche Welle Türkçe