Başarı hikayesi yazılan ülkemde çöpte rızık arayan insan manzaraları!

ABONE OL

Başarı hikayesi yazılan ülkemde çöpte rızık arayan insan manzaraları!
Sakarya’da, iftar sofralarının etrafında dönen masalsı söylemlerin ardında yatan acı gerçekler içimiz acıtıyor… Sakarya’ya gelen Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın iş insanları, STK temsilcileri ve esnaflarla bir araya geldiği program, umut dolu sözlerle doluydu; “2026’da bütçe açısından rahatlama olacak,” diyordu sayın Bakan. Fakat bu rahatlık, ne yazık ki iftar sofralarındaki bolluğun doğrudan bir yansıması değildi. Ben de oradaydım, basın mensuplarıyla birlikte… İftar programında sayın Bakan’la bir görüşme yapılacağını umuyordum. Bakan Bolat’ı, MÜSİAD genel sekreterliği zamanından tanıyorum. Bilgili ve naif bir bilim insanı olarak, diğer siyasilerden farklı bir yere koyduğum bir isim. Ancak programın ardından basına kapalı olan bölümde maalesef görüşme imkânım olamadı. Oradan ayrılırken gözlerim, yaşanan acı bir manzaraya takıldı. Her şey lüks içinde sunulurken, iftar yemeğinin verildiği salonun hemen altında bir baba ve kızı, çöp varillerinde yiyecek arıyordu. O an, Bakan’ın ülkedeki ekonomik başarı hikâyesi ile bu tuhaf karşıtlık yüreğimi dağladı. İftarda tüketilmeyen yemekler, o masumların umudu olurken; sofralar, nezih bir dünyanın sembolü olarak yükselmeye devam ediyordu. Ramazan, paylaşmak ve insanları bir araya getirmek için bir fırsat değil miydi? Ancak üst kattaki kuş sütü eksik masalar, o ruhu taşıyamıyordu. Vergi rekortmenleri, politikacılar, STK yöneticileri! Hangi dünyada yaşıyorsunuz? Biraz vicdan, biraz insaf! Ülkenin halini görmekten neden kaçınıyorsunuz?. Oysa Ramazan ayı bu millete, özlenen bir yardımlaşma ve dayanışma dönemi olmalı değil miydi? Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi, “Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki ne yapmak lâzım geleceğini ciddi surette hissedebilsinler. Her ne suretle olsun, hizmet edenler milletten büyük mükâfatlar bekliyorlarsa katiyen doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, namus vazifelerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır.’’ Peki ya sizler? Sorumluluğunuzun farkında mısınız? Resûlullah (sav) da yöneticilere seslenerek, “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz” dememiş miydi? Bu nasıl bir mesuliyet anlayışı? Madem millî gelir artıyor, madem ülkemiz yükseğe çıkıyor, o zaman insanlar çöpte rızık aramak zorunda kalmamalı! Sokaklarda üşüyen, aç gezen tek bir kişi kalmayana dek, inancınızın değerlerine layık birer yönetici olacağınızdan şüpheliyim. Hiç değilse bu Ramazan, bir farkındalık oluşturma fırsatı olsun. Hayırlı Ramazanlar. Levent BAYRİ