Bünyedeki Kusur Aynaya Ait Değildir!
AYNA Bünyedeki Kusur Aynaya Ait Değildir! Yazan Mustafa DÖNMEZ Herkes aynayı, kendi yüzüne değil de ötekinin yüzüne tutmaya meraklı. Ülke olarak kendimizle yüzleşemiyoruz. Tarihimizi bilmediğimiz ve serbestçe tartışamadığımız için gerçeklerle değil suni gündemlerle oyalanıyoruz. Türkiye siyasal İslamcıların elinde Türk tarihinden uzaklaşıp dün Osmanlı’da olduğu gibi bugün de Arap karanlığına gömülmekte gönüllü. Tarih bilmeyince stratejide olmuyor. Bölge yangın yerine dönmüş, Türkiye’yi ve İsrail’i yönetenler ellerinde benzin bidonlarıyla ortalıkta dolaşıyorlar mı? yoksa bölgemizde ince ayarlanmış bir proje mi yürütülüyor? Kontrollü havuz medyasına baktığımızda Türkiye arabulucu, haklının yanında. Peki gerçekler, gösterildiği gibi midir? İngiltere, Avrupa ve Çin; Akdeniz ticaret güvenliğini garanti altına almak için bölgemizin hakim ülkesi İran olsun istiyorlar. Amerika bu ülkeleri ve sermayelerini bölgeden göndermek, İran’ı parçalamak istiyor. Yanında Türkiye ve İsrail’i istiyor. İran’a yapılacak operasyon ile derin Amerika hedeflerine ulaşmak, bölgeyi yeniden tasarlamak istiyor. Türkiye’ye uzatılan havuç; büyüme, Kerkük ve Musul’un anavatana katılmasıdır. Ne Türkiye ne İsrail ABD’nin istediği uyumu, şartları gereği yerine getiremediler. Hindistan’da yapılan G-20 zirvesinde Türkiye’nin kalkınma yolu projesi dışında tutulma kararı alındı. Türkiye’nin yerine PKK ve türevleri monte edildi. Bölgemizde Amerika, İsrail ve PKK’nın türevleri birlik içinde hareket ediyorlar. İran tüm kışkırtmalara karşın İsrail ve Amerika’yı karşısına almıyor. Hatta milis gücü Hizbullah’ı bile feda edebileceğini en yetkili ağızdan açıkladı. HAMAS tıpkı DEAŞ, EL KAİDE, İŞİD VE HİZBULLAH gibi oyunun figüranlarındandır. Hamas’ı İsrail’in üzerine saldırtan; çocuk, yaşlı demeden katliam yapmasını isteyenler İsrail’i oyunun içine çekmeyi başardılar. İsrail’in soykırıma varan karşılık vermesini hesapladılar. Türkiye’nin ihtiyacı olan F-35, F-16 savaş uçağını ve ekipmanlarını, kritik savaş gereçlerini ABD’nin vermemesi, oyalaması Türkiye’nin çıkacak arbede de en azından taraf olmaması içindir. İran’ın Türkiye’nin yararına olan hiçbir faaliyeti yoktur. Tersine yeni düşmanlıklar üretiyor. Ermenistan, PKK ve türevlerine şaşırtıcı biçimde destek veriyor. Oluşturulmaya çalışılan Türk birliğini sabote ediyor. ABD; Avrupa ve Rusya’yı baskılayacak hatta kontrol edecek şekilde, Yunanistan ve Akdeniz’e getirdiği donanma ile yığınaklanmasını tamamladı. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi, Bafel Talabani ve PKK türevlerinin Türkiye’yi kışkırtacak hamlelerde bulunmasının gözle görünür bir şekilde artmış olmasını, ABD’nin Türkiye’yi yanında durmaya zorlama manevraları olarak değerlendiriyorum. İran’ın General Kasım Süleymani ve evinde İsmail Haniye’ye yapılan suikasta cevap verememesi ve Lübnan Hizbullah’ı vurulurken beklenen desteği gösterememesi, içinde yer aldığı blokun planıdır. Lübnan’ın yüzölçümü İsrail’in yarısı kadardır ve Fransa’nın tarihi ilgi alanı içindedir. Hizbullah’ı bahane ederek ülkenin işgali İsrail için zor olmayacaktır. Lübnan paylaşım savaşında kararını vermemiş Fransa’nın, taraf seçmesi için masada duran bir havuçtur. Günün sonunda ABD’nin istediği gibi Türkiye, İran karşısında konumlanabilir veya ikinci blokta yer alabilir. Verilecek karar Türkiye’nin en az yüzyıllık geleceğini planlayacaktır. Türkiye tarafsız kalırsa maliyeti ne olur? İç cephe bu kadar karışıkken hatta nerdeyse herkes birbirine diş bilerken iç çatışma veya herhangi bir kalkışma için Türkiye karıştırılır mı? Şu anda söylendiği gibi ortada bir savaş yoktur. Vekalet çatışmaları ve katliamlar vardır. Paylaşım savaşı için bloklar henüz tam olarak oluşturulamadı. Türkiye coğrafyasından dolayı ateş çemberi içine düştü. Üstelik ekonomik bir cendere içinde sıkışmış durumdadır. Ulusal sınırların haritalardaki belirleyici çizgiler haline gelip eski gerçek engellerini yitirmeleri, ticaretin ve finansal sermayenin özgür akışı ile, yeni teknolojik iletişim araçlarının meydana getirdiği giderek artan küresel karşılıklı bağlılık, Dışişleri bakanımızın son günlerde adeta yalvarırcasına, ‘’Dijitalleşme ve yapay zeka gibi yeni teknolojilere uyum sağlama çabalarımızı artırmalıyız. "Gelecek Paktı’nın temel unsurlarından olan "Küresel Dijital Mutabakatın kabulüne büyük önem veriyoruz’’ demesi boşuna değildir. ABD'nin öncülük ettiği küresel kültürel dönüşüm dış politika liderliğine, sağcı iktidarlarla göbekten bağlanmış bir Türkiye’nin kıpırdama şansı bu yönetimle mümkün görünmüyor. Türkiye; deneyimli ve yaratıcı insan birikimimizin tamamını ayırt etmeden seferber etmek zorundadır. Partili Cumhurbaşkanı ülke içinde mutlaka iç birliği aramalı ve verilecek hayati kararı tartışarak almalıdır. Vatandaşlar, yaptıklarından dolayı kendisine güvenmiyor olsa da sıkıntılı, hizipçi dar kadrosuyla ülkemize bu iyiliği yapabilir mi? ABD’nin; Ortadoğu'yla ilgili üst düzey meselelerinde, Ulusal Güvenlik Teşkilatı, İstihbaratı, Dışişleri ve Savunma Bakanlığının kritik makamlarını son yıllarda işgal eden Amerikalı Yahudilerin farkında bile olmayan ve durup dururken onlara karşı konumlanmış bir yönetim çözüm üretebilir mi? Bünyedeki kusur aynaya ait değildir. Tıpkı yüzdeki güzelliğin aynaya hüner olmadığı gibi.