BÜTÜN SEÇİMLERDE OYLAR KÜLTÜRDEN YANA KULLANILMALIDIR?
Nazif Gündoğan / Ülke Postası Hayatı yaşanır kılmada zor olan, düşünce ve eyleme yeni boyutlar kazandırmaktır
Nazif Gündoğan / Ülke Postası
Hayatı yaşanır kılmada zor olan, düşünce ve eyleme yeni boyutlar kazandırmaktır. Zoru gerçekleştirmenin ve toplumu dönüştürmenin yolu, mutlak iktidar olmaktan geçmez. Çünkü mutlak iktidarlar toplumları mutlaka körleştirir, mutlaka sağırlaştırır ve mutlaka dilsizleştirirler. Tarihin her döneminde açıkça gözlendiği gibi, iktidar olmadan da iktidar olunur. Dünyanın neresinde olursa olsun, kültürler iktidar olmadan iktidar olarak,hem devletleri,hem de milletleri uzun ömürlü kılarlar.
Dünya durdukça kültür ve ekonomi gibi, kültür ve politika da el ele, omuz omuza birlikte yürüyeceklerdir. Nasıl kültürsüz ekonomi olmazsa, kültürsüz politika da olmaz. Kültür ekonomidir, kültür politikadır. Kültür sağlıklı ise ekonomi sağlıklıdır, kültür zenginse ekonomi güçlüdür. Aynı şekilde kültür sağlıklı ise politika sağlıklıdır, kültür zenginse politika güçlüdür. Kültür, politika ve ekonomi, birbirini dengeleyen üç ayaklı bir masaya benzer,ayaklardan biri eksik olursa toplum dengesini koruyamaz.
Dünyanın her ülkesindeki bütün seçimlerde, oylar politikaya değil, kültüre verilmelidir. Kamuoyu yoklamaları, iktidar olmadan iktidar olmanın en güçlü, en etkili ve en dorudan dolaysız araçlarıdır. Kamuoyu yoklamalarında oylarını kültüre vermeyenler, kültürlerini iktidar yapamazlar. Kamuoyunun özümsediği kültürler, iktidar olmadan iktidar olurlar. Çünkü hiçbir iktidar çoğunluğun kültürüne savaş açamaz. Çoğunluğun kültürüyle savaşan iktidarlar, farkında olmadan kendileriyle savaşırlar.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toplumun merkezinde politika değil, kültür vardır. Politika kısa dönemli hedeflere, kültür uzun dönemli hedeflere odaklanır. Politika için önemli olan bugündür, bugünü kurtarmaya çalışır. Kültür için önemli olan yarındır, yarını inşa etmeye çalışır. Politika herkesin baktığına bakar, herkesin gördüğünü görür. Kültür, herkesin baktığına bakar, kimsenin görmediğini görür. Bütün toplumların merkezini politika değil, kültür oluşturur.
Dünyada yerel değil de, küresel düşünmek isteyen ülkeler, politikadan önce kültürlerini zenginleştirmeye çalışmalıdırlar. Derin ve köklü kültürler, kendi politikalarını hem oluşturur hem de zenginleştirirler. Ancak kültürler için geçerli olan yasalar, politikalar için de geçerli değildir. Bu yüzden, ülkelerin geçmişlerini bugüne, bugünü de geleceğe taşıyacak olanlar, politikanın öncülerinden daha çok kültürün öncüleri olacaktır.
Eylem ustası Nuri Pakdil, “Bir Yazarın Notları”isimli kitabında, tarihi adım adım insanın peşinden gelen ve insanı ruhundan sarsan, ak saçlı bir bilgeye benzetir. Aynı benzetme kültür için de geçerlidir. Kültür bir gölge gibi, politikayı izleyen ve soluğu politikanın ensesinde hissedilen ak saçlı bir bilgedir. Ak saçlı bilgelerde düşünce eyleme,eylem düşünceye yeni açılımlar kazandırır. Onlar Akşeyh gibi yaşar,Fatih gibi fethederler.
Politika,ekonomi ve kültürü ölümsüzlüğe ayarlayan Pakdil, “Ben çoktan oyumu verdim; sanata, edebiyata + bunlarla tutuşacak büyük ateşe” demektedir.
Medeniyetlerin savaştığı küresel dünyada, kültürsüz politika gücünü koruyamaz, politikasız kültür etkisini sürdüremez.
Savaş dünyasını barış dünyasına, oylarını politikaya verenler değil,oylarını kültüre verenler taşıyacaktır.
Kültürün değerlerini derinleştirilmeden,politikanın değerlerini zenginleştirmek mümkün değildir.
Kültür politika dünyasının kapılarını açan gizemli bir anahtardır.
Dünyayı geleceğe oylarını kültüre verenler taşıyacaklardır.
Toplumlar kültürü seçenlerle dönüştürülür.
Politika kültürün aynasıdır.
Nazif Gündoğan / Ülke Postası