İNŞAAT SEKTÖRÜ EKONOMİNİN MOTORUDUR!
Bir kere ülkemiz gelişmesini tamamlamış değildir. Gelişmekte olan bir ülkedir. Yollar, köprüler, barajlar, tüneller, santraller, okullar, hastaneler vs vs, say sayabildiğin kadar, yapması zorunludur...
Özel Haber: Firuz TÜRKER
İnşaat sektörü üzerinden bir saptırma yürütülüyor. Ekonomik faaliyette inşaata ağırlık verilmiş de bu günkü ekonomik güçlüklerin sebebi buymuş. Bunun gerçeklikle ilgisi yok. Ben inşaat mühendisiyim ve de bu konuda düşüncelerimi yazmak gereği hissettim. Kendime pay çıkarmak olarak anlamayın, artık emekliyim. Ama bu haksız eleştiriyi yapanlar bu işin abc sinden dahi anlamıyor.
Bir kere ülkemiz gelişmesini tamamlamış değildir. Gelişmekte olan bir ülkedir. Yollar, köprüler, barajlar, tüneller, santraller, okullar, hastaneler vs vs, say sayabildiğin kadar, yapması zorunludur. Ayrıca ülkemiz konut sorununu da istikrara kavuşturabilmiş değildir. Türkiye'nin şu anki konut açığı 21 milyon. Yıllık ihtiyaç 1 milyon. Böylesi bir durumda inşaat sektörünü rölantiye alıp da hangi sektöre ağırlık verilecek? Benim gençliğimde kiralık ev bulmak büyük sorundu; şimdi pek çok semtte kiracı darlığı yaşanıyor. Verdiğim rakamlar buna rağmendir ve 2019 verileridir.
Daha önemli bir başka konu ise deprem tehdididir. Resmi yapılar dahil, yıllarca zayıf denetimle yapılmış yapıların pek çoğunun inşaat kalitesi düşüktür.Bunların yenilenmesi kaçınılmaz ve de acildir. Şimdi kalkıp da inşaat sektörüne ağırlık verilmesin demek, aptallık değilse zalimane bir anlayıştır. Yıkılan yıkılsın, ölen ölsün demektir. Ama eleştiri sahipleri, kentsel dönüşümün de 'rant için' yapıldığını söyleme samimiyetsizliği içindeler.
Bu yazdıklarım inşaat sektörünün genel konularıdır. Gelelim sektörün özelliğine; bu eleştiriyi dillendirenler, inşaatların sadece malayla, çekiçle yapıldığını mı sanıyorlar. Öyle bile olsa mala ve çekicin bir sektörü yok mu? El arabasından murca varıncaya kadar inşaat araç gereçlerinin imalatı ekonomiye dahil değil mi? Peki ya iş makineleri? Uzun yıllar ithal ettiğimiz pek çok iş makinesi artık ülkemizde yapılmaktadır. Bunların imalat ve bakım aşamaları vardır. Bu sektör de en az otomotiv kadar büyüklüğe sahiptir.
Bunları da geçtik. Eleştiri sahipleri inşaat sektörünün kaç sektöre ivme sağladığının farkındalar mı? İnşaatta kullanılan malzemeleri bir düşünün. Demir çelik ve betondan başlayarak alüminyum sektörüne, keresteye ve ahşap imalatlara, demir bağlama telinden çiviye, vidaya, PVC sektörüne, kireç çimento, mermer ve doğal taşlar üzerinden maden sektörüne, cam ve seramik sanayilerine, elektrik malzemeleri üretimlerine, elektrik düğmesinden tutun da kontrol kalemine, ahşap ve PVC esaslı yer döşeme malzemelerine, tuğla ve kiremit fabrikalarına, yüzlerce kalem malzeme üretimi yapılmayacak da ekonomi düze mi çıkacak?
Ayrıca inşaat sektörünün ihracata da büyük katkısı vardır. Öncelikle inşaat malzeme ve araç gereçleri bilfiil ihraç edilmektedir. İkinci olarak yabancılara konut satışını da bu kategoriye koymak gerekir. Bu konuda da anlamsız bir karşı çıkış söz konusudur. Beyler hanımlar gider Londra'dan, Paris'ten, Amerika'dan, örneğin Pensilvanya'dan evler malikaneler alır ama bizde yabancıya konut satıldı mı tüyleri diken diken olur.
Bir de bütün bu alanlarda inşaat sektörünün hem kendi içinde hem de yan üretim dallarında yarattığı istihdamı hesaba katalım. Bu çok akıllılar ne kadar insana iş ve ekmek kapısı sağlandığından haberdar mı? Tabi bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde inşaat sektörüne ağırlık verilmesinin asıl sebebi bunlar değildir. Bunlar yan sonuçlardır. Asıl sebep yukarıda saydığım ihtiyaç kaynaklarıdır. Eleştiriyi getirenler sanki keyiften inşaat yapılıyormuş gibi konuşuyor.
Kaldı ki Çin'e bakın, Güney Kore'ye bakın; bunlar bizim dünya çapında inşaat rakiplerimizdir. İnşaatın ihracata büyük katkılarından biri de yabancı ülkelerde yapılan inşaatlardır. Türk firmaları bu konuda dünyada tanınmıştır ve pek çok projeyi hayata geçirmiş ve geçirmektedirler.
İnşaat sektörüne ağırlık verilmeyecek de neye verilecek peki? Otomotive mi; tekstile mi; gıda sektörüne mi; tarıma mı? Bunlara ağırlık verilmediğini kim söylüyor? Bu bilgisiz ve mideden konuşanlar. Tarım deyince bir parantez açayım çünkü ona da haksız eleştiriler yöneltiliyor. Türkiye tarım ürünlerinde Avrupa'da birinci, dünyada yedinci sıradadır.
Peki inşaat sektörüne bu haksızlık neden yapılıyor? Ülkemizdeki ekonomik sıkıntının vebalini ona ve onun üzerinden iktidara yüklemek için. Halbuki bu ekonomik zorlukların asıl sebebi dünya konjonktüründeki durum ve de ülkemize yönelik saldırı ve engellemelerdir. Ama onlar bunu söylememek için suni sebepler öne sürüyorlar. Sonra da akılları ermediği halde yalan yanlış şeyler dillendiriyorlar. Haklarını yemeyeyim inandırdıkları, daha doğrusu yanılttıkları epey insan da oluyor. İnşaat sektörünü rölantiye alırsanız ekonominin tümünü rölantiye almış olursunuz.
Özel Haber: Firuz TÜRKER