ÖNCE RÜŞVETİ VERİYORLA, SONRA AĞLIYORLAR!
ÖNCE RÜŞVETİ VERİYORLA, SONRA AĞLIYORLAR!
'Bu ülkede rüşvet var mı?' diye bir soru sorsak başta 'Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar' diyerek 23 yıl önce kurulan, 22 yıldır iktidar da olan iktidar ve son yerel seçimlerde aldığı belediyelerle birlikte kendinse gölge ortak olan CHP ile diğer muhalefet partileri olmak üzere çoğu kimse hemen 'Tövbe de, Estağfurullah, Günaha Girme' der..
Yani, yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları bitirdiklerini iddia eden iktidarın, iktidarında olduğu bu ülkede 3 Y'den bahsetmenin bile suç olduğu bir süreçte benim bu yazımdan önceki iki yazımda, 'Hırsızdan İL başkanı olur mu?' sonra 'bu İL başkanının Hizbullah eğitimi alan olabilir mi?' yetmedi 'aslında Tatsız' demem gereken 'Helvayı kim yaptı?' sorularından sonra şimdide 'Ülke de rüşvet var mı?' diye saçma bir soru sorar, saf saf cevap beklerim.
TRT Başta olmak üzere ülke medyasının %97'sinin canlı olarak sunduğu AK Parti'nin kuruluş yıl dönümünü izleyerek iktidarın moralini bozmadan hatta Instagram gibi durdurulmadan 3 Y'yi siz okurların yorumuna bırakarak yazmaya devam ettiğim bugünkü yazımın asıl konusunun Nasrettin Hoca'nın “Yahu tamam, iyi güzel de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?” demesine benzer bir konuya dikkat çekmekti.
Çünkü son günlerde aldığımız haberlere bakınca Nasrettin Hoca'nın 'Hırsızın hiç mi suçu yok?' söylemi aklıma geliyor.
Evet, 'Önce rüşvet veriyorlar, sonra ağlıyorlar' başlıklı bu yazımın aslında 'Önce rüşvet veriyorlar, sonra valiye ardından vekile daha sonra da bana biz gazetecilere gelip ağlıyorlar' başlıklıydı.
Ama uzun yazdığımdan şikayetçi olanların bu kez başlığı uzatmışsın' demesinden çekinerek kısaltırken Nasrettin Hoca'nın dediği ve bizim fıkra diyerek okurken vermek istediği mesajı çokta anlamak istemediğimiz o ünlü fıkraya bir bakalım derim.
Çünkü bu toplumun 'Minareyi çalan kılıfı hazırlar', 'Bal tutan parmağını yalar' sözlerini kendisine atasözü ettiğini de hatırlatır diye düşünüyorum.
Evet, bilindiği gibi;
Nasreddin Hoca’nın evine gece hırsız girer, evde ne var ne yok götürür. Sabahleyin komşuları toplanır, Hocaya sorular ile yüklenirler.
-Hocam kapıyı açık mı bıraktın yoksa?
-Hocam şu eski pencereleri değiştir diye sana kaç defa söyledik.
-Bir köpek alsaydın, böyle olur muydu?
-Hocam o kadar sesi duymayacak kadar nasıl derin uyudun?
Nihayet Hoca dayanamaz ve “Yahu tamam, iyi güzel de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?” der.
Evet, şimdi hocanın sakaları gibi beyazlanan benim yada senin bir an o hocanın yerinde olun ve aynı durumu yaşadığınızda benim yada seni ne diyeceğini düşünün..
Çünkü başta ellerinde ki işlerin yanı sıra 'O da benim olsun, buda benim olsun' diyerek başta inşaat sektörü olmak üzere her alana saldırıp, TDKA, SERKA gibi kurumlarda ki paracıkları da almaya çalışanların gittikleri belediyelerde yediklerinin verdiği acı ile önce valilere, sonra milletvekillerine sonrada reklam denince oralı olmadıkları biz gazetecilere koşarlar ve 'Hırız var' diye ciyaklarlar..
İşte başta memleketim Ardahan'da olmak üzere ülke genelinde sıkça yaşanan Nasrettin Hoca hikayesine benzer bu duruma muhatap olanlara da sorumu sorup, yazımızı bitirelim derim.
Ey siz reklam deyince oralı olmayan sözde iş insanları 'Bu ülkede rüşvet vat mı?' yoksa 'niye ciyaklarsınız?' varsa 'niye önce rüşveti verip, sonra valiye, vekile ve bana ve benim gibi yazarsa o yazar' dediğiz gazetecilere gidip, ağlarsınız hele bir deyin..
Kısacası suç sadece hırsızdan mı yoksa önce hırsız dediğiniz o hırsızların hırsızlık yapmasana katkı sunup, aslına bizden çaldıklarınızla birlikte o çok helal dediğiniz sermayenize katkı olsun diye rüşvet vererek, kazandıklarınız size ne kadar helaldir?..
Haydi Nasrettin Hocalar lütfen cevap..
Ha unutmadan 'Kim bu rüşvetçi ve hırsızlara rüşvet verenler? diye sormaya kalkmayın.. Çünkü bu sorunuza cevap verirken rüşvetçi kadar rüşveti verenin de hızsız olduğunu isim, isim yazar, gerçek yüzünüzü ortaya dökerim bilesiniz..
F.Yılmaz