SOPHİENİN SEÇİMİ?
Firuz Türker / Ülke Postası Bir insan düşünün ki gençlik yıllarından itibaren 'kahrolsun Amerika' diye yollara dökülmüş olsun
Firuz Türker / Ülke Postası
Bir insan düşünün ki gençlik yıllarından itibaren 'kahrolsun Amerika' diye yollara dökülmüş olsun. 'İncirlik kapatılsın, NATO dan çıkılsın' diye yeri göğü inletsin.
'Sağcı' dediği iktidarlar boğaz üzerine köprü yapmaya kalkınca 'tüp geçit' diye tuttursun.
Karayolu ulaşımına ağırlık verilince 'metro, raylı taşın' istesin.
Amerika ve diğer NATO ülkeleri ambargo koydukça yerli savunma sanayini savunsun.
'Milli' ordunun aslında Amerikan kuklası generaller eliyle yönetildiğini söylesin.
Bu generallerin CIA in emriyle darbeler düzenlediğini ve Amerika'nın isteği doğrultusunda ülkemizde (sadece bizim ülkemizde mi) iktidarları değiştirdiğine inansın.
Bu darbelere karşı 'halkın direnişinin' örgütlenmesi gerektiğini öne sürsün.
Silah alımlarına (tabi bu alımlar mecburen NATO ülkelerinden), ayrılan bütçenin milli eğitime ayrılandan kat be kat fazla olduğundan şikayet etsin.
Milli eğitimin ve sağlık harcamalarının ücretsiz olması gerektiğini düşünsün, hastanelerde ücretini ödeyemediği için rehin kalan hastalar ve cenazeler için (haklı olarak) isyan etsin.
%7500 Gecelik faizle halkın soyulmasına, ülke zenginliklerinin yağmalanmasına, bankaların içinin boşaltılmasına karşı sesini yükseltsin.
Bu savundukları uğruna soruşturmalara uğradığı, hapislere girdiği, işkenceler gördüğü, ülkesini terk etmek zorunda kalıp yaban ellerde 'sığınmacı' durumuna düştüğü bir hayat geçirsin.
Bu arada dindar siyasetin gerici, dindar siyasetçilerin ülke yararına çalışmayacak, ülkeyi daha da geriye götürecek kimseler olduğuna inanmış olsun.
Sonra aniden ülkenin idaresi dindar siyasetin eline geçsin. 'Eyvah; toplum iyice gericileşecek' yeislerine kapılsın.
Zamanla bir de baksın ki durum o durum değil. Bu siyasetin insanları öyle kafasında canlandırdığı gibi 'gerici' hayattan ve halktan kopuk değiller. Hele her açmaza düştükleri konuyu ha bire referanduma, halka götürüyorlar.
Hem de yıllardır peşinden koştuğu hayalleri birer birer hayata geçiriyorlar. Halk da onlardan memnun ve desteğini arttırarak sürdürüyor.
Tabi vesayeti altında olduğumuz ülkeler buna tahammül edemeyip bir de darbeyle bu iktidarı devirmeye kalkmasın mı?
O siyasetçiler de halkı arkasına alıp o darbeyi darbecilerin başına geçirmesin mi?
Bu darbede Amerika'nın ve CIA in, onun ekürisi Almanya ve BND nin parmağı olduğu da kabak gibi ortaya çıkmasın mı?
Ne yapsın bu garip?
Dindar siyasetçiler hakkında yanıldığını, yanıltıldığını mı düşünsün; yoksa yıllardır savunduğu şeyleri 'gerici^bildiği bir siyaset hayata geçiriyor diye onları bir kenara itip iktidara mı yüklensin?
Darbecilerin Amerika'nın değil de iktidarın adamı olduğunu; darbenin danışıklı dövüş olduğunu; ülkenin kalkındığını değil de battığını; Amerika'nın ve Almanya'nın iliğimizi kemiğimizi sömüren tufeyliler değil de aslında ülkemizde demokrasi isteyen, bizi modernleştirmeye çalışan 'iyilikseverler' olduğunu mu savunsun?
Ama hayat da insanı bu kadar açmaza düşürecek kadar acımasız olmamalı arkadaş...
Firuz Türker / Ülke Postası