Türkiye Müttefikiyle Savaşıyor

ABONE OL

Türkiye'nin Nato'ya üyelik başvurusu yine reddedilmişti

Türkiye'nin Nato'ya üyelik başvurusu yine reddedilmişti. Türkiye’nin Nato’ya girebilmesi için bir bedel ödemesi gerekiyordu. Bu bedel Türkiye’nin Kore Savaşı'nda Kore’nin yanında yer almasıyla 721 şehit, 175 kayıp, 2147 yaralı ve 234 esir ile ödenmiş, ardından Türkiye’nin NATO üyeliği 1952 yılında kabul edilmişti. Aslında ülke adına bir anlamda da kötü bir başlangıcını sinyaliydi bu durum. 1922 yılında Kurtuluş Savaşı ile kovduğumuz Emperyalizm, artık Türkiye'yi yeniden sarmaya başlamıştı.

1960'lı yılların başında başlayan Kıbrıs'taki Türk-Rum savaşı için Türkiye'nin bir çözüm üretmesi gerekiyordu. 1964 yılında dönemin ABD Başkanı Johnson tarafından Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'ye bir mektup yazılmış ve bu mektupta Kıbrıs meselesine müdahale etmemesini istemişti. Ancak Kıbrıs Türklerinin bu mücadelesindeki umudu yine Türk Milleti'ydi. 20 Temmuz 1974'de Dönemin Başbakanı Ecevit'in “Ayşe tatile çıksın.” emriyle Kıbrıs Barış Harekatı başlamış olup akabinde mutlak bir zafere ulaşılmıştı.

ABD ile asıl kriz Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra başlıyordu. ABD’nin bu seferki planı kardeşi kardeşe vurdurtmaktı. Ucu 12 Eylül’e dayanan sağ-sol çatışmaları ile ülke içinde bir kaos yaratıp ülkeye diz çöktürtmekti bu sefer ki plan.

12 Eylül 1980. ABD’nin “Bizim çocuklar başardı.” dediği darbe gerçekleşiyordu. Türkiye üzerinde oynanan oyunlar bir türlü bitmiyor, Türkiye’nin Nato’ya girişinden sonra emperyalizmin ülke üzerindeki emelleri artıyordu.

17 Şubat 1993. Eşref Bitlis Cinayeti. Kıbrıs Barış Harekatı'nda da Alay Komutanlığı yapmış olan Bitlis’in çok başarılı bir hayat hikayesi var. ABD’nin Kuzey Irak’ta oluşturmaya çalıştığı Kürt devletinin Türkiye’nin zararına olduğunu sürekli yeniliyor, hatta Jandarma Genel Komutanlığı yaptığı dönemde JGK’nın bünyesinde çalışan bütün Amerikalı istihbaratçı ve subayları görevden uzaklaştırıyordu. ABD artık buna dayanamayıp Eşref Bitlis’in uçağını kaza süsü vererek düşürüyor ve efsane komutan şehit ediliyordu.

Ve 1 Mart Tezkeresi. ABD ve koalisyon güçleri yeni dünya düzeni kurmak emeliyle 11 eylül saldırılarını bahane ederek Ortadoğu ve gizliden İslam dünyasına saldırıya geçmişti. Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını kapsayan tezkere meclisten geçememiş Bununla birlikte ABD büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Sonrasında Türk Hava sahasını ve limanlarını kullanamayan ABD, Irak’ın işgali sırasında büyük bir başarısızlığa uğramış ve ağır bir fatura ödemek zorunda kalmıştır. ABD’nin Türkiye’ye olan kini ve nefreti giderek artmaktadır.

Sonrasında gelen Çuval Olayı... 1 Mart tezkeresinin üzerinden 1 yıl bile geçmeden 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye baskınında ABD’li askerler 3'ü Subay olmak üzere 11 askerimizi gözaltına aldılar. Bu olay Türk insanın aklına “ABD’nin Türk askerlerinin başına çuval geçirmesi” olarak kazındı. Amerika olayı “Türk Özel Kuvvetleri'nin de katılımıyla Kerkük Valisi’ne yönelik bir suikast girişimini bizim askerimiz önledi.” diyerek açıkladı. Ancak gerçek ABD’nin anlattığı gibi değildi. ABD’nin yaptığı bu olay bir intikamdı. Akıllarınca 1 Mart'ı misillediler.

Gezi Olayları, 17/25 Aralık muhabbeti, PKK'nın Doğu ve Güneydoğu'da hendek kazması, 15 Temmuz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın korumalarına yönelik tutuklama kararı, Türkiye-Barzani arasındaki politika vs.

Bu yazdıklarımın gerçekten bilinmesi gerekiyor. ABD’nin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunları hepimizin bilmesi gerekiyor. Ülkemiz tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi mücadele veriyor şu anda. Ancak bu sefer karşımızda sözde müttefikimiz olan ABD var. Selam ve Dua ile.

Selim BERKSOY / Ülke Postası