Alemlerin Yegane Hükümranı olan Hz.Allah,soruyor, Sen bilir misin Sekar nedir?
Alemlerin Yegane Hükümranı olan Hz.Allah,soruyor, Sen bilir misin Sekar nedir? Bir hükümran var,hükümranlar hükümranı.İşte O Hükümran alenen, dünyadaki kimliğinin ne oldugu umrunda olmadan malına mülküne bakmadan, kimin hangi makamda,hangi mevkide,oldugu hesabı üzerinden degilde,yaratılış itibarı ile Allahı tanıyıp,Allahın hududullah cızgısı içerisinde zatına ibadet etmesi noktasında eşit olan insan denen varlıga,SEN BİLİR MİSİN SEKAR NEDİR DİYE Sekar; Arapça'da “Sıcaklık yayan, sıcaklık yayarak yakan” anlamına gelmektedir. Ateş kelimesinden farklı bir ifadedir. Bu da cehennem ateşidir. “Ne geriye bir şey bırakır, ne de bir şeyi eksik bırakır” ifadesi, ateşin geriye hiçbir şey bırakmamacasına insanı yakacağını ifade eden bir kelimedir. Sakar'ın ne oldugunuda soruyla beraber vermektedir aslında akleden akıl sahiblerine "Biliyor musun sakar (cehennem) nedir? O, ne geri bırakır ne de azabdan vaz geçer. İnsanın derisini kavurur. Üzerinde görevli on dokuz (melek) vardır." Sakar üzerinde ondokuz melek bulunan,bu ondokuz melegin gözetiminde,insanın derisini kavuran,sıcaklık yayan,sıcaklık yayarak yakan kırmızı alev ateş. Tabirde hata olmazsa nar gibi pişmiş deyiminde,nar gibi ateş,yani ateşten öteye bir ateş,öyle böyle degil bu ateş,yanına yaklaşılacak gibi degil,Ateşın ısısı bile adamı eritecek dercede misali. Genel ifade ile ennaru cehennem.Hafizan ALLAH.Ya Rab,sensin Rahim,sensin Rahman.Senin azaabından ancak sana sıgınmaktan başka caresi olmayanlar olarak,sakardan sana sıgınırız dıye dua ederken,Allah bu sıgınmanında şartlarını,kurallarının ne olacagınıda acıklamış, Hani bir ülkeye sıgınma noktasında, multecinın kabul etmesi gereken kuralların olması misali. Allaha Multeci olmak içinde,Sıgındıgımız varlıgın şartlarının yerine getirilmesi şartı ile SAKARDAN ancak ALLAHA sıgınabılırız,Yoksa kuru kuruya sıgınmacılık iznini devletler vermezken,Hiç Hükümranlar hükümranı olan Allah verirmi? Aynı tabirde hata olmaz ise, adliyede mahkemesi bitipte suclu bulunanların Ceza evıne gönderildiği gibi,suçluya,kapı altı denen yerde karsılayan gardıyanların sorması misali,Hangi suçtan geldin buraya diye İlahi mahkemenın sonucunda SAKAR'a atılan Cehennemliklere,Müddesır Suresının 42 ayetinde melekler sorarlar. Sizi Sakar'a sürükleyen nedir? Senin Sakara gelmene sebeb nedir,bu suclara seni iten sebebler,nedenler nedirde,Sen yaratılmışların en şereflisi iken,nasıl bu hale duştun. artık sen burda bır rehinsin Mapus hayatın başladı. Müddesır Suresının ﴾38﴿ ayetinde, Sakarda,bulunan her nefis,yaptıklarının karşılıgını ödemek üzere rehin haldedir,mahkumdur. Sakar dunya hayatındaki,cezaların cekildigi cezaevlerinin şartlarına nisbeten cennettir haaaaaa,Burası Allahın ceza evı burda yatarak ceza cekilmez,koguşun her yeri yanan ateş,yandıkca yayılan,ısısı bile narrr gibi narrrrr desek yanlış olmaz umarım. Cennet ehli bizlerde sizler gibi kulduk,Biz cennette siz ise cehennemdesiniz,sizi buraya sokan nedir dediklerinde, Müddesır Suresının ﴾40- 47﴿ Onlar cennetlerdedir; günahkârlar hakkında birbirlerine sorular sorarlar? “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” Onlar şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik;Yoksulu doyurmuyorduk; (Günaha) dalanlarla birlikte biz de dalıyorduk,Ceza gününü de asılsız sayıyorduk,Sonunda bize ölüm geldi çattı.” ve kaybedenlerden olduk. Allah Azze ve Celle!..Bizlere “Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah’dan korkup O’ndan sakınırsa, işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.dedi. Biz ise Allahı bırakıp,cıkarlarımız meenfaatlerimiz,zevk ve sefamız ugruna dunya hayatında kendimize idol kabul ettiklerimizi ilahlaştırarak onların peşinde koştuk, peşinde koştuklarımız ile aramız bozulmasın diye onlara uymak sureti ile onlardan korktuk,ebedi mutluluguz,yerine,yalan dunyanın yalan mutlulukları içerisinde kaybedenlerden olduk. Rasulüne itaat etmedik, hak itaatin yerine bâtıl itaat olan, efendilerimize ve büyüklerimize itaat etmemin bedeli olarak burdayız. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen ve egemen oldukları bölgelerde Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyi yasaklayan, Allah’ın hükümlerinin yerine kendi yasalarını insanlara dayatıp uygulatan “efendilerimize ve büyüklerimize” itaat edenler olarak burdayız. Namaz kılmak sureti ile,ilah kabul etmemız gereken Allahı bırakıp,kullarının peşinden,heva ve heveslerimizin dogrultusunda,helal haram gözetmekizin yaşamamızın,sonunda elde ettiğimiz SAKAR'A koşarak kavuştuk. Sakar'a atılanlar sorulara böyle cevap verdikten sonra ,ey melekler Azhap suresinde,66,67,68. Yüzleri ateşe çevrildiği vakit "Keşke Allâh’a ve rasülüne itâ’at idseydik. Yâ rabbenâ biz eşrâfımıza ve büyüklerimize itâ’at eyledik onlar bizi doğru yoldan çıkardılar. “Ya Rabbi! Bizi saptıran bu insanlara iki kat azap ver ve üzerlerine lânetler yağdır!” (En'âm, 27-28)"Onların, ateşin karşısında durdurulup, "Âh! keşke dünyaya geri gönderilsek de, bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen! Hayır! daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Onlar dünyaya geri gönderilseler bile, yine kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar." Sen bunların, bu kâfirlerin, yalanlayıcıların ateşe tutuldukları, tutulup da ah geri döndürülseydik de Rabbımızın âyetlerini, olayları ve sonuçları vuku bulmadan önce haber veren delilleri ve işaretlerini yalanlamasaydık. Biz de o müminlerden olsaydık dedikleri zaman hallerini bir görsen!.. O ne feci, ne kötü bir sonuç olacaktır. Başlangıçta hakkı inkâr edip yalanlayanlar, yanlış yola gidenler, neticede böyle ateşe Sakara düşer, hatalarının cezalarını görürler ve gördükleri zaman yaptıklarına ister istemez pişman olurlar da geri dönmek ve doğru gitmek arzusunda bulunurlar. Fakat zanneder misiniz ki bu kâfirlerin o zamanki pişmanlıkları ve iman etme arzuları ciddi ve doğru bir iman eseridir? Hayır, bundan önce gizledikleri kötülükleri, kışkırtıcılıkları, çirkin amelleri karşılarına çıkar, yüzlerine vurulur da bu ondandır, ondan rahatsız oldukları içindir. Yoksa geri çevrilmiş olsalardı yine dönecek, herhalde yasaklandıkları yasakları yapacaklardı. Şüphe yok ki bunlar bu sözlerinde, bu vaadlerinde yalancıdırlar. Aynı dunyada sıkışınca Allah deyıp,rahatlıga kovuşunca Allahı unuttugumuz gibi,zülme ugradıgımızda,zalimin zulmu varsa Allahı var deyip,İlk fırsatta eline güç gectigiz zaman,kendisine zulmedenlerden daha zalim kesilmesı gibi, Müddesır Suresının﴾48﴿ Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.Hükmünu melekler sakar ehline okuyacaktırlar. Cünkü hüküm sahibi İLAHIMIZ olan Allah emir vermiştir,Artık bu emre dur diyecek olan yine zatından başka hüküm sahibi bir İLAH yoktur. Allahımız bizleri kendisinin razı oldugu kullar zümresinden ve sakara gitmeyecek olan kullarndan eylemesi temenlisi ile tüm insanlıgı,Hakka iman noktasında davet ederek rabbime emanet olun.Kardeşiniz Adnan Albayrak Şimşek