FRAVUN VE FRAVUN YÖNETİMİNDEKİ GERÇEKLER
Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, FRAVUN VE FRAVUN YÖNETİMİNDEKİ GERCEKLERİNİN, GÜNÜMÜZDEKİ ANLAYIŞ İLE BENZERLİĞİ Zuhruf suresi 54: Böylece Firavun hilesiyle kavminin aklını çeldi; onlar da kendisine körü körüne boyun eğdiler. Doğrusu onlar, iyice yoldan çıkmış bir topluluktu. Zuhruf suresi 55: Nihâyet gazabımızı üzerlerine çektiler. Biz de hak ettikleri cezayı onlara verdik de hepsini suda boğduk. Mısırın hükümranı olan Fravunun halkını nasıl kendisine itaat ettirdiği,bu itaat ile nasıl yönettiğini halkların idarecilerini nasıl ilahlaştırdıgı ,noktasında,Hz Kuran bizlere ışık tutmaaktadır. Halkının aklı üzerinden,Fravun halkına,idare ettiği tebasına,kendi anlayışının daha dogru oldugunu,kimilerine korku ile, kimileride kendi menfaat ve cıkarını gözeterek Fravun iktidarına biat ederek,itaat etmişler,bu suretle Fravun ve Fravun zihniyeti halkını yönetmekteydi.Firavun böylece kavmini adam hesabına koymayıp, hafife aldı, ahmaklaştırıp aldattı da, onlar da ona boyun eğer hale geldiler. Halk hak ve hakıkatı bildigi halde,Allahtan korkmayıp Fravundan korkar hale gelmesiyle,Fravunada bu şekilde itaat edince onlar hak yoldan çıkmış bir toplum oldular. Kuranı azimi şanda Hz.Allah inananlara bir cok yerde,Ey İman edenler,Allahtan Korkun ve Allahtan sakının diyerek hitabındaki hikmet, Tevhidi akidede,yalnız Allahtan korkulup,onun yasaklarından sakınılması gerektiğini ifade ederken,günün insanı Allahtan başka herşeyden korkar ve sakınır hale gelmesiyle,hak ve hakıkatın karsısında seslerini cıkarmaz,hale gelmiştir.İdarecilerden,rahiplerden,hahamlardan,korkan,onlaraın emir ve yasaklarına karşı daha duyarlı ve sakınır hale gelmek suretiyle, Tevbe suresinin 31 ayeti geregi,''Allah'ı bırakıp, (Yahudiler) hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Halbu ki bunlar da ancak, tek ilah olana (Allah'a) kulluk etmekle emrolunmuşlardır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur ancak tek ilah O'dur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzak sübhan olandır. Rab ismi celili ,Yüce Allah'ın sıfatlarından biri olup; bir topluluğu yönetmek, onların üstünde olmak, bir şeye sahip olmak anlamlarını taşır. Kur'ân-ı Kerim'de en çok tekrarlanan Allah'ın sıfatlarından biridir. Türevleri ile birlikte Kur'ân'da bu kelime (984) kere zikr edilmiştir. Ayeti rab kelimesinin tam Türkcemize cevirdiğimizde, ''Allah'ı bırakıp, (Yahudiler) hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i bir topluluğu,Allah ile aldatarak,kendilerinin ortaya koydukları hükümler ile yönetmeleri suretiyle hahamlar,rahipler, meryem oglu İsa adına ortaya koydukları sistemleri ile halkı terbıye ederek, onların yani halkın üstünde,kendilerini ayrıcalıklı hale getirerek yönetmeleri neticesinde buna ses cıkaarmayanların İlahi huzurdaki karşılıgı,bu zıhnıyetin sahiplerinin Rableştirilmesine izin vermeleri neticesinde şirke düştüklerinin gercegi ile karşı karşıya kalmışlardır., Bu sebeble Hz Allah Nisa ﴾136﴿ suresinde iman edenlere, Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır. Eger asrın müslümanları olarak Hz Allahımızın bızlere bu uyarısını dikkate almaz isek, (Zuhruf suresi 55: Nihâyet gazabımızı üzerlerine çektiler. Biz de hak ettikleri cezayı onlara verdik de hepsini suda boğduk.) Nisa suresi 135 ayetinde,Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Günümüz dunyasında,insanların adalet anlayışları maalesef,bu ayetteki durumdan farksız gibi,insanlar cıkarları,menfaatleri dogrultusunda,bazen korkularının esiri olarak zalime,adil yakıştırmaları ile,bazende kimin gücü kime yeterse,anlayısı ile yaşarlarken konu kendi başlarına geldikleriinde Fravun düzeninden adalet beklemektedirler,böyle bir sosyal yaşamın insan ve insanlıga huzur getirmeyecegi gibi cıkmaz sokaga giren kişiye benzemektedir. Bir gün sahabe-i kıramdan Allah Rasulune bir soru sorrlar.Ey Allahın Rasulu Yahudiler cok eski bir millet olmalarına ragmen neden kurdukları devletler üzün vadeli olmadan yıkılıp gittiler diye sorarlar.Allah Rasulude,Yahudiler,zengin,etrafı olanlar,nufuslu,ekabir kimseler bir suç işlediklerinde,ona ceza vermezler,veya cezalarda kayırırarak onu aklamaya,calışırlar,bir şekilde aklarlardı,fakat garip,kimsesiz,etrafı olmayan sıradan vatandaş olanlar ihtiyaclarından dolayı bir ekmek calsa,ona ceza verirlerdi,bu yuzden kurdukları devletler uzun vadeli olmamış ve yıkıllıp gitmiştir.Günümüz insanlarının,adalet anlayıslarının getirisi,ortalıkta adalet adına zülümün pahidar oldugu sistemler içerisinde insanlar inim inim inlemektedirler. Hz.İsa (a.s)peygamberliği döneminde Pagan inancının yaşandıgı,Roma İmparatorlugunda,iktidar olan Romanın konsili içerisinde yer alan HAHAMLAR Romanın Yahudı milletinin sorunlarını Roma İmparatorlugunda cözüm için varlıklarını devam ettirirlerken,ortaya cıkan Hz.İsa (a.s) Kudüs’teki Süleyman Mabedinin avlusunda, faizle borç veren din adamlarının HAHAMLARIN PARA tezgahları vardı. İncil’de anlatılan bir hikayeye göre; İsa, Kudüs’e girdiğinde ilk işi, HAHAMLARIN PARA TEZGAHLARINI TEKMELEYEREK ALLAHIN FAİZİ HARAM KILDIGINI,HAHAMLARIN BUNU HELAL OLARAK HALKA KABUL ETTİRMELERİNİN NETİCESİNDE günün holdıngleşmiş tabirde hata olmaz ise BANKA şirketlerinin KARŞISINDA KURULAN FAİZ SİSTEMİNE karşı gelmesi neticesinde HAHAMLAR güç ve yetkilerini kullanarak,Roma imparatorlugunda,kendilerine borclu olan konsül üyelerininde yardımı ile İSA (a.s)ın carmıga gerilmesini saglamışlardır.(fakat Allah,İsanın (a.s) yerini kambazlayan havarisini İsa(a.s) zannederek onu astılar) Günümüz dünyasında bilhassa islam ülkelerinde,Faizsiz baba ogluna borc para vermez hale gelmişken,birde nakıt paranın ortadan kaldırılması sayesinde,her para hareketininde ,hizmet bedeli adı altında paralarımız pul olurken asgari üçretle calışnaların bile hemen hemen borsalara para yatırdgıı bir sistemde,üretmeden tüketimin hat safada oldugu,herkesin bır biri ile ekonomik olarak yarış yaptıgı bır sosyal nızamda hayat pahalılıgından bahsetmekte ne ola desek yanlış demiş olmayız herhalde. Kuranı azımı şanda Hz ALLAHIMIZ Bakara suresi 278 ayetinde FAİZİ YASAKLADIGINI yasak geldikten sonra bunun peygammber vasıtası ile inananlara tebliğinden sonra faiz alış verişine devam edenlerin Allah katındaki durumunun Allah ve Rasulune savaş acmak hükmünde oldugunu bizlere izah etmiştir. ((((278 .Allah'tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın. Bunu yapmazsanız Allah ve resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin. Eğer tövbe ederseniz, haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere anaparanız sizindir.))))) Şimdi kendi nefsimizi bu mana ile hesaba cekersek, Allah(c.c) ın gazabını üzerimize cektiğimizi düşünürek,günün müslümanlarının içinde bulundugu şu an ki durum Allahın gazabı karsısında iyi günler olarak degerlendirebiliriz. Yeniden imanlarımızı resetleyerek,Hz.Allahın(c.c) bizlerden razı olacagı kullar olma dilegi ile,