NEYİN BAYRAMINI KUTLUYORUZ
NEYİN BAYRAMINI KUTLUYORUZ
Ramazan Bayramını İLAHİ Devrimin
KADİR GECESİ İLE İLANI OLDUGUNUN Bilinci ile
Ey İnsanlık Beni Öldürün.Öldürün ki
Allahın İlahlıgı karsısında,Kulun İlahlıgı,kulun saltanatı,kulun nizamı son bulsun.
Eger bireyler olarak bunu başaramaz isek Adalet yerine Zulum Payidar olur.
Ey İnsanlık Beni Öldürün.Öldürün ki ebedi olun,beni öldürmedikce,zaten ölüsünüz.
Tevhid Akidesinde Allahın Hükmüne ne kadar razıyız.Diyerek bu günkü makalemize başlamak istiyorum.
İslam dinine mensup oldugunu beyan eden her birey Allahın(c.c) Kuran ve Rasulu vasıtası ile bizlere nasıl iman etmemiz ve sosyal hayatımızda nasıl hareket etmemizi,sosyal hayatın getirisi olumlu ve olumsuz sosyal ilişkilerden tutun her hareketlerimize Allahın (c.c) mudahalesine razı ve boyun egmek oldugunu kabul ettigimizin göstergesi olan davranış sergileyenlere müslüman denmektedir.
Müslüman Allahın hükmüne teslim olan demektir.Peki Allahın bizler için uygun gördüğü
hükümlere razımıyız yoksa işimize,nefsimizin hoşuna gittiği gibimi razıyız.
Peki önce sunu sormak lazım.Müslüman Allaha madem teslim oldu,o taktırde Allahın hükmü cercevesinde hareketle emronulduguna göre burda nefsımızın hoşuna gitmesi noktasında Hoşumuza gidenden Allah razımı degilmi,şayet Allahın hoşuna gitmediyse,bireyin hoşnutlugu,Allahın karsısında yok hükmünde oldugu yine Allah tarafından bizlere emredilmedimi,emredildiğine göre o zaman nefislerimizi İLAH edinmiş olmuyormuyuz kurani bir ifade ile
Furkân,suresinin 43.ayetinde ''Allâh’a kul olamayanlar, nefislerinin hevâ ve hevesine kul-köle olmaktan kurtulamazlar. Âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak: “(Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini (kötü duygularını ve nefsânî ihtiraslarını) kendisine ilâh edineni gördün mü?..” buyurmaktadır.
Demekki,insanoglunun heva ve hevesleride onun yapacagı karar verecegi her hal üzere bireye bır hüküm koymakta,İnsan ise heva ve heveslerinin hükmüne degil Allahın hükmüne itaat etmekle emronulmamışmıydı.
Hadîs-i şerîfte de:
“Allâh’a göre gök kubbe altında ibadet edilen sahte ilâhlar arasında, peşine düşülen hevâdan (nefsânî arzulardan) daha ağırı ve daha kötüsü yoktur.” buyrulmuştur. (Heysemî, I, 188)
Heva ve hevesleri insan oglunu, Rabbi olan Allahın karsısında bir hüküm koyucu gibi davranması insanoglunu nereye götürmekte üç günlük dünya hayatı içerisinde..
Nefsi İlah Edinmek Dünyada İnsana Verilmiş Bir Beladır…
Furkan, 43. ayetindeki; Kendi istek ve tutkularını (heva ve heves) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?
İnsan dünyada bir değil bir çok bela ile karşı karşıya gelir ama insanın çekip üzerine doğru sürüklediği en tehlikeli bela nefsini ilah gibi görüp her şeye ben merkezinden bakmasıdır.
Yani kişinin hak olarak sadece nefsinin kabul ettiğini görmesi ve hayatını bu çerçevede devam ettirmesi bir yönü ile nefsini ilahlaştırması anlamına gelmektedir.
Bugün müslümanlar olarakta etkisinden kurtulamadığımız bu hastalık ayetin ifadesi ise hastalıktan öte bir ilahlaştırmaya dönüşmektedir.
İnsan, cibilliyeti (aslı) ve yaratılışı cihetiyle nefsini sever. Belki evvelen ve bizzat yalnız zatını sever, başka her şeyi nefsine feda eder. Allah’a layık bir tarzda nefsini medheder Cenab-ı Hakk’a karşı yapması gereken övgüyü nefsine karşı yapar.
İnsan önce kendi üzerinde var olmayı,bu varlık oluşu ile,kendi benliğinde,kendini heva ve heveslweri dogrultusunda İLAHLAŞTIRIR,Hafızanallah.
Ahzab suresi ﴾36﴿nde; Allah ve resulü herhangi bir konuda hüküm verdiklerinde artık mümin bir erkek veya kadın için işlerinde tercih hakları yoktur. Allah’ın ve resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.
Ahzab suresindede Hükmün Allaha ait oldugunu ap acık acıklarken,ortaya konan İLAHİ DEVRİMİN degiştirilez,degitirilme teklifi bile yapılamaz olan hükümleri karsısında kimsenin tercih hakkının olmadıgı belirtilerek uymayanların durumunun Allah karsısında
yoldan cıkanlar olarak nitelendirmiş, onların ortaya koydukları herşeyin yok hükmünde oldugunuda beyan etmiştir.
Eger insanoglu İLAHİ HUKUMLERE KARŞI,boyun egmez ise
Ahzab ﴾39﴿süresinde;
Allah’ın, kendisi için takdir ve emrettiği bir şeyi yerine getirme hususunda peygamber için bir sıkıntı ve sakınca olamaz. Allah’ın hükmü değişmez kaderdir. Daha önce gelip geçen, Allah’ın vahyini insanlara ulaştıran, O’ndan çekinen, Allah’tan başka hiçbir kimseden çekinmeyen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Hesap sorucu olarak Allah kâfidir.
Allahımız Hesap sorma noktasında bizatıhi kendisinin sorgu yapacagınıda acıklamış
İlahi devrimin,İlahi hükümleri cercevesinde,ilk nezarathane olan KABIR nezarathanesinde (bir mahkumun mahkemeye hazırlanması ve savcılıga cıkarılmas misali) bu Mahkemenin Tek Hakımı ve Tek Sorgu Savcısı olarak bizleri Allah hesaba cekecektir.
Bu sorgulamada insan oglu yine Ahzap suresinin ﴾66﴿ hükmünde; (insanoglu)
Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” diyecekler.
﴾67﴿ Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
diyeceklerdir.Rabbimizde kimmiş bu efendileriniz,buyukleriniz diye soracak ve yine Kuranı bir cevap ile insanoglu sunu Savcılıkta beyan ederek suç duyurusunda bulunacak.
Allahtan başka rab edindiler,Kimdir bunlar ya rab dediğimizde,
Tevbe Suresi - 31 . Ayet Tefsiri
((((Allah'ı bırakıp, (Yahudiler) hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Halbu ki bunlar da ancak, tek ilah olana (Allah'a) kulluk etmekle emrolunmuşlardır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur ancak tek ilah O'dur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzak sübhan olandır.)))
Allah insanlara akıl vermiş, ona yardımcı olmak üzere peygamberlerle çok değerli bilgi ve ölçüler göndermiştir. Asıl kullanılacak olan bilgi araçları bunlardır. Bunları bırakıp da din, siyaset, cemiyet, sanat, medya vb. alanlarda meşhur veya karizma sahibi olmuş, otorite kazanmış olan veya öyle sunulan kimseleri taklit edenler, bunların söylediklerini ölçüp biçmeden, tenkide tâbi tutmadan kabul edip uygulayanlar ya doğru yoldan uzaklaşırlar veya tesadüfen onun üzerinde bulunsalar bile bunun şuurunda olamazlar. Hiç kimseyi, dünyada ve âhirette “Filân dedi ben de inandım ve yaptım” gibi bir mazeret kurtaramaz; “İnsana senin aklın ve iraden neredeydi diye?” sorarlar.
Gelin yaratılış amac ve gayemıze uygun olarak,bunun bilincinde olarak,Yaradanın,
İlahlıgı karsısında Allaha TESLİM (islam) olalım ki kurtuluşa erelim yoksa,yine Kuranı hüküm geregi
Ahzab Suresindeki ﴾68﴿ Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde.
Cezalandır Diyenlerin duasına mazhar olmayalım .Selam ve Dua ile