ABD'NİN SON BÜYÜCÜSÜ SATTERFİELD!
Ortadoğu'da yeni denklemler kuruluyor. Yeni ittifak arayışlarının hedeflediği saha ve alan hakimiyetini esas alan sürdürülebilir politikaların değişimine şahit oluyoruz. Özellikle Arap Birliğindeki dağılmaların, Suriye merkezli duruşların, projenin dış eksenli gibi görünse de Arap coğrafyasını Ankara cephesine dönük hazırlama girişimi olarakta okunabilir. Neticede İslam Dünyası'ndaki son başkentlerin düşürülmesi Ankara ve Tahran cephelerine bağlı.. Bütüncül kuşatma bu merkezler üzerinde icra edilmedikçe Ortadoğu'da Emperyalizmin kalıcı netice alması imkansız. İşte bütün denklemlerin düğüm olarak ortaya çıktığı noktaya gelindi. Siyonizm eksenli Kürdistan için Ankara ve İran'ı yalnızlaştırma, mümkün olursa çarpıştırma ve bu iki eksene boyun eğdirme girişimleri... Güvenli bölge projesinin ardından Ankara'yı yumuşatma ve domine etme hamlesinin mimarlarından David Satterfield'in Ankara Büyükelçisi olarak atanması yukarıda ifade ettiğim tezimi doğrular nitelikte. Zira Satterfield Ortadoğu ülkelerini çok yakından takip eden biri olduğu kadar Suriye, Irak, Lübnan, Mısır ve Suudi Arabistan'da farklı misyonlarla görev yapmış CIA'nın en çok itibar ettiği üst düzey aktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. DAEŞ sonrası ABD'nin Suriye politikası üzerinde itibar edilen projelerin mimarlarından olduğu kadar, DAEŞ ve PKK terör piyonlarına dayalı ABD politikalarının icra edilirken doğru kullanımı(!)na dair tezlerini unutmamak gerekir. Bir diğer vasfı ise, SDG'nin misyon olarak nasıl konumlandırılacağına dair tezlerinin ise hala kullanılıyor olması dikkat çekici. Kuşkusuz Satterfield John Bass'ın Ankara'da istenmeyen adam ilan edilmesinden sonra adı sıkça geçen bir aktör olarak dillendirildi. Bunca süre beklenmesinin ardındaki gerçek Ortadoğu'da ABD politikalarının tıkanma süreciyle de yakından alakalı. Satterfield'ın Suriye için küçük Amerika grubunda yer alıyor olması ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun son kozu olarak tabir edilmesi boşuna değil. Pompeo gibi Ankara'yı her türlü enstrümanlarla sıkıştırmak adına ABD senatosunda ettiği yemin bir diğer kayda geçecek ayrıntı. Ankara'yı stratejik hamleler doğrultusunda doğru karar verme adına sıkıştırmaya gidiyorum sözü oldukça iddialı olduğunun göstergesi. Ancak şu var ki, John Bass'ta aynı iddialar ile gelmiş avucunu yalayarak soluğu Afganistan'da almıştı! Satterfield hakkında bir ayrıntı var ki oldukça önem arzediyor. Takipçilerim bilir ki Blackwater yani paralı asker kurumsallığının Ortadoğu'daki aktivitelerine dair değişik analizler yapmıştım. İşte bu kurumsallığın farklı ülkelerde legal gibi görünen faaliyetleri bulunuyor. Dünyanın neredeyse 110 ülkesinde güvenlik şirketleri üzerinden örgütlenen G4Sin farklı uzantıları olarak karşımıza çıkıyor. Ve Satterfield'ında bu kurumsallığın bir dönem sözcülüğünü yapıp, coğrafi özelliklere göre politikalarını belirlediği biliniyor. Şimdi zurnanın zırt dediği yere gelecek olursak; ABD'nin Suriye'den asker çekme beyanının ardından Blacwater'lara iş düşmüştü değil mi? Peki bu Blacwater'ların beyni durumundaki Satterfield Ankara'ya neden yeni büyükelçi olarak atandı? İyi tahlil edersek sorumuzun yanıtını da bulmuş oluruz. Satterfield'ın iyi derecede Türkçe bilmesinin, hatta 2 yıl boyunca Fetöcü teröristlerden akademik düzeyde dersler almış, (Eaton Road Saylarsburg) yerleşkesine yakın olması boşuna olmasa gerek. İyi bir terör uzmanı. Terörizmin önlenmesi, kontrol edilebilirliği kadar yönlendirilmesi hususlarında üst düzey bir beyin olmasını nasıl okumak gerekiyorsa öyle okuyanlardanım. Satterfield'in bir dönem sözcülüğünü yaptığı güvenlik şirketleri topluluğunun Türkiye'de kayıtlı, (Ankara ve İstanbul) dahil görev süresince nasıl bir etkileşimlerde bulunacağını merak ediyorum. Bu aktörler üzerinden hangi suikastler ve iç kargaşa zemininin hazırlanması hususunda misyon üstleneceğini de merak edenlerdenim! Unutmadan, David ismi sıradan bir isim değil! Ankara Şah-Mat hamlesine giden yolun nereden geçtiğini yakinen görüyor. Hamle üstünlüğü bizde... Bütün unsurlarımızla piyonları tek tek ezeceğiz! Bass'tır git Satterfield! Binnur Günay