AZGIN AZINLIĞIN UYUŞTURUCUSU: DARBE!
Yalan haber endüstrisi ve post truth hali...
Sistematik olarak kitleleri etkileme ve bu senkronizasyonla doğru bilgi ve gerçekliği birbirinden ayırt edememe, körlüğü oluşturma hali de diyebiliriz.
Amaç, toplumu fesada uğratacak köreltilmiş zihni alanlar açmak olduğu gibi sunulan bilginin inandırıcılığını ve işe yararlılık derecesi üzerinden kitleleri politize etme işidir desek, sanırım anlaşılır olacaktır.
Hakikat sonrası olarak belirtilen post-truth kavramını bugün en etkin haliyle kullananlara şöyle bir göz attığımızda başta muhalefet oluşumları ve işbirlikçi medya unsurlarının olması oldukça dikkat çekici.
Peki sistematik yalan ve gerçek ötesi algıyla neler yapmaya çalışıyorlar?
Toplumda gerçeklerden kopuk ve tekdüze düşünebilmeye sevkeden ana arterler açarak, saha ve yönetimsel hakimiyeti ele geçirmek istiyorlar.
Bunun en güzel misalini "herşey çok güzel olacak" argümanıyla elde ettikleri gibi...
Demokrasi, hak ve hukuk kavramlarının; özgürlüklerin topluma anlatıldığı düzlemde gerçekleştirilebilecek illüzyonist propagandalar vasıtasıyla şekillendirdikleri gibi...
Bir yandan da kendilerine inandırılmış tabanın motivasyonunu muhafaza ederken, "seçilmiş ve kurucu" etiketli üstün vatandaş aldatmacasıyla söz hakkı olan grup teşkil etme derdindedirler.
Mevzu, kitle etkileşim ve 5. Kol faaliyetlerinin profesyonel bazda yapılan işgalci mantığıyla da birebir örtüşüyor.
Gelelim CHP ve bu düzlemde sıralanan muhalif güruha.
Baykal'ı koltuğundan alan kurmay akıl birliğine kuşkusuz Fetöcü post-truth mimarlarının katkısı gözle görünür biçimde aşikar.
Kılıçdaroğlu ve ekibine "liderlik ve post-truth" hizmet içi eğitim verenlerin, şimdilerde meyvelerini mahalli seçimlerde aldığını söylemek yanlış olmaz.
Kuşkusuz bu 5. Kol faaliyetinde görev alan medya organları, (yerli ve yabancı) bu sistematiğin önemli ayakları pozisyonundadırlar.
Seçilmiş iktidarın kamuoyu nezdinde bağlarını itibarsızlaştırmak, mümkünse zayıflatmak ve gerçeklik algısını baltalama ve manipüle etmek için gece-gündüz çalışmaları rastgele değildir.
Bütün bunlar sürekli servis edilirken başta CHP ve muhaliflerin neden "yalan" mekanizmasını kullanmakta ısrar ettiklerine şaşırmamak gerekir.
Bu ekibin başında CHP'yi yeniden dizayn etme girişimleri başta olmak üzere, medya ayağını da organize eden ABD'li aktörlerin olduğu biliniyor.
Bunlardan en dikkat çekeni sanırım Rasim Bölücek.
Kemal Kılıçdaroğlu'na kritik kararlar alması ve post-truth tekniğini kullanmasının sonuç alacağına inandırdığı Bölücek...
Önder Sav ve ekibinin Kaftancıoğlu'na kadar uzayan etki alanına müdahil olan Bölücek...
Son "darbe" manifestosunu Özgür Özel'in kulağına sufle eden aktör...
CHP güdümlü medyaya "ayar" veren aktör, gerçekte kimin misyonunu yüklenmiş hepsi biliniyor!
Son "darbe" suflesinin gerçeği yansıtmadığını, aksine hedef saptırmak olduğunu Kaftancıoğlu'nun ifadesiyle de anlamış olduk.
Asıl darbe, Önder Sav ve ekibine CHP'yi iktidar için yeniden "dizayn et" emrinin verilmiş olmasında görmeli.
CHP'de HDP yanlısı politika yapmayanlar tek tek aforoz edilecek.
Kaftancıoğlu "mübaşir" görevini yerine getirdi.
Şimdi sıra gardiyanlarda...
Binnur Günay