BAŞKAN ERDOĞAN'A ABDÜLHAMİD HAN TUZAĞI?

Binnur Günay - Algı uzmanı, Araştırmacı - Yazar binnur-gunay@ulkepostasi.com
ABONE OL

Yıl 2013 İstanbul'un fethinin 560. Yıldönümü.
O zaman Başbakan olan Başkan Erdoğan Ayasofya'nın cami statüsünde ibadete açılması için yoğun talepler aldıklarını ifade ederek, konuyu değerlendirmeye aldıklarını belirtmişti.
Ardından konuyla ilgili bazı sözde "mufazakarların" ve STK'ların mevzuya hakim olmadıkları gerekçesiyle bu durumun provakasyon olduğundan bahsetmişti. Hiç unutmadım.
Hatta bu mevzu ile alakalı "siyasi boyutu" olan Ayasofya hakikati üzerinden tezgahlanan girişimlerin varlığından haberdar etmişti kamuoyunu.
Yapılan çağrılar ve algıların tezgah ürünü olduğuna vurgu yapmıştı.
Mevzuyu gündeme alma hadisesine beynelmilel alandaki gelişmelere paralel olarak değerlendirme çabasında bulunacağını ifade etmişti.
Bugün geldiğimiz noktada Başkan Erdoğan'ın o gün ifade ettiği konjonktürel gelişmeler ya da "tezgah" tanımlamasının başka bir perdesini yaşıyor gibiyiz.
Siyasi boyutu bulunan Ayasofya hakikati üzerinden bugün girişimlere baktığımızda daha komplike bir tezgah olduğunu görmek mümkün oldu.
Gönül coğrafyalarımızda ülke olarak attığımız her adımı Ayasofya hakikati üzerinden okumakta fayda var.
Yani siyasi olarak muktedir olma ameliyesi ve bunun icracısı olan hamleler silsilesinin devamlılığı...
Bir anlamda tam bağımsızlık sürecinde Ayasofya "kozu"nun kullanılması yer, zaman ve şartlara bağlı bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.
İşte tam burada Başkan Erdoğan'ın vurguladığı "tezgah"ları yapan aktörler ve işbirlikçilerin siyasi parti suretinde ortaya çıkması şaşırtmadı açıkçası.
Zira CHP ve İYİ Parti Ayasofya'nın açılmasına destek veriyor gibi görünseler de gerçekte bu süreci sabote edecek provakasyonel ve tezgaha dayalı hamlelerini göstermeye gayret sarfettiklerine şahit oluyoruz.
Kamuoyu ve iktidar arasındaki bağı "muktedir" olma denkleminde sorgulatacak bir dialektik geliştirmek istemeleri, değişen stratejik bir durum olarak aşikar oldu.
O halde soru şu.
Ayasofya'nın yoğun olarak bugünlerde farklı bir dayatma ile gündeme getirilmesindeki amaç nedir?
Yine Başkan Erdoğan'ın ifadesiyle cevap vermek gerekirse "neyi, ne zaman yapacağımızı biliyoruz" kararlılığını sekteye uğratmak ve global baskı unsurlarının güç dengelerini değiştirmesini hızlandırmak isteyenlerin sinsi tuzağı olarak tanımlamak yanlış olmaz.
Bu "tuzağı" bozacak olan yine karşı hamle ve hamlelerin yer, zaman ve mekan tespiti önemlidir.
Her manada kuşatılmaya çalışılan Anadolu'nun güç dengeleri adına icraya dönük inisiyatif koyuşu stratejik hamle üstünlüğünü kazanmamızla aynı orantılıdır.
Bu süreç Başkan'ın deyimiyle siyasi manevralar bütününün ve tezgahların önlenebilirliği olduğu kadar, bunun üzerinden tertiplenen "tezgahları" da bozmak üzerinden hareket ettirilmektedir.
Tezgah aynı ancak bu kez tezgahtarlar muhalefet gibi görünen proje, siyasi oluşumlar üzerinden devam ettirilmek istenmektedir.
Olay budur.
Binnur Günay