BOĞAZIN SOROSÇULARI PANİKTE,
Birbirinden bağımsız gibi görünen hamleler gelmeye devam ediyor.
Görünenin arka planında işleyiş moduna uygun alt yapılar hazırlanıyor.
İlker Başbuğ ve Boğaziçi Üniversitesi denkleminden ötedeki bu hamleleri TBMM'de kabul edilerek yasalaşan "terörün finansmanına" dair kanunun bir dışavurumu olarak görüyorum.
İlk etapta alakasız gibi dursa da tam da "daraltılan alan" çaresizliği ve bunu kırmak için işbirlikçi Sorosçu yapıların hamle girişimleridir.
Eylemin ya da söylemin ana gerekçesi üzerinden aktörlerin işaret çabalarıdır.
İlker Başbuğ'un tam da bugün 27 Mayıs'a vurgu yapması tesadüfle izah edilemeyecek kadar şifreler silsilesidir.
Şimdilik bunu bir kenarda tutalım ve takip edelim...
Asıl önemli gördüğüm mevzu Boğaziçi Üniversitesi'ne dönük eylem yaptıranlar, organize eyleme destek veren STK'ların tetkik edilmesi.
Daha önceki yazımda "Sorosçu yapılara suçüstü" başlığını neden attığımı daha net görmenizi istedim.
Boğaziçi Üniversitesi ile dolaylı bağlantıları ve ilişkileri olduğunu düşündüğüm bir çok dernek ve vakıf var. Ve bunların arka planında desteklerini esirgemeyen Sorosçu finansman kaynakları...
İşin en can alıcı noktası eylemlere terör örgütü üyeleri ve CHP'nin "demokratik hak" perspektifinden dahil olması, tezgahta hangi kumaşların kullanılacağına dair bize ipuçları veriyor.
Mesele "yeni rektör atanmasına" tepki değil, uygun şart ve formatın beklentisini harekete geçirebilmenin gerekçesidir.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki hadisenin özeti şudur.
Buradan yeni dönem "gezi eylemi" tezgah edecek aktörler ve enstrümanların dumura uğratılmışı adına Devlet refleksinin hamleyi gerekli görmesidir.
Peki neden?
Düşünün, FETÖ'ye ait dershanelerin kapatılması hadisesindeki panik ne ise Boğaziçi'ndeki mevzu da bu paniktir.
Dershaneler olayında CHP'nin mevzi aldığı yer neresi ise Boğaziçi hadisesinde aldığı ve beklediği mevzi de odur.
Binnur Günay