DÜŞMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANMAK.
Geçtiğimiz günlerde Başkan Erdoğan'ın sarf ettiği bir cümleler dizini ve tespiti vardı ki bunu basınımız dahil bir çok düşünürümüz ve yazarımızın atlamış olmasını oldukça manidar buldum.
Oysa ifadedeki derinlik ve çağın derinliğine okunup tahlil edildiği bir bakışın süzgeçten geçmiş hali tasvir edilmişti.
Başkan Erdoğan: "Teknolojinin insansız dünyaya doğru evrilmeye çalışıldığı tarihi yol ayrımında, insanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz." Demişti.
Ne demektir bu?
Yapay zeka gerçeğinin hayatın her safhasına sirayet ettiği zaman diliminde insana dair gerçeklerin emperyalizmin ve siyonist aklın cenderesinde tersyüz edildiği ve makinalaşma ile insana dair reddiyelerin her geçen gün alan bulduğu dönemlerdeyiz.
İşte tam da burada teknolojinin dijital boyuta evrilen cephesinde "dijital faşizm" kavramının hem sosyolojik boyutta, hem toplum psikolojisi alanında yarattığı tahribatın görünmeyen yüzünde ortaya çıkan tehlikenin göz ardı edilemeyeceğini iyi görmek gerekiyor.
İnsanı önceleyen medeniyet tasavvurunun ancak inanç temelinde İslam'a muhatap bir anlayışla mümkün olabileceğinin net vurgularına işaret eden Başkan Erdoğan'ın söyleminin ne denli önem arzettiğini bir kez daha görmüş olduk.
Yine Başkan Erdoğan'ın ifadesi bu hususa daha farklı bir cepheden bakmamızın ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor: "Dünyanın pek çok yerinde başarıya ulaşan kirli siyasi ve sosyal bölücülük oyunu Türkiye'de tutmamıştır, tutmayacaktır."
Net okumayla bu savaşa farklı bir formatla, şuurla hazırlanmamızın işaretleri olarak bakmak lazım.
Çağın silahını ve silahlarını bilip duruş sağlayan bir kararlılık bu.
Buna da muvaffak olduğumuzu, olacağımızı söylemekte fayda var.
Binnur Günay