SABETAY DESTEKLİ MUHALİF PROJE.
Boğaziçi Üniversitesi algısının içini doldurmak adına sahada proje çalışmalarının sürekliliği dikkatimden kaçmıyor.
Hatta Boğaziçi sabetaylarının iç cephede desteklediği akademisyenler, STK'lar ve siyasi aktörlerin muhalif gibi görünen mevzisi ve bunun üzerine bina edilen provakasyonların farklı bir güzergaha dönüştürülerek devam ettirileceği kanatindeyim.
Olayın daha önce ifade ettiğim ve edilen yüzünün dışa dönük cephesinde dış destek arayışı ve "hak, özgürlük" kılıfına konulması tamamen bir illüzyonist gösterimden ibaret.
Sıradaki algı operasyonu Cumhuriyet tarihi boyunca topraklarımızda yaşanan "beyin göçü" vurgusu ile desteklenmesi tam anlamıyla toplum mühendisliği projesi olarak önümüzde duruyor.
Çarpıcı vurguya alet edilen öğrencilere, "figüranlar"a dikte edilerek kaydedilen videoda, Türkiye'den ümitlerini kestikleri ve yapılan haksızlık(!) söylemi üzerinden "ülkeyi terk etme" kararı aldıklarından dolayı "üzgün olduklarını" dile getiren bir mizansen var ortada.
Ülkenin parlak gençleri, genç beyinlerin yaşanılan sürecin varlık bütünlüklerini tehdit ettiği tezi işlenerek ayrıştırmaya kin ve nefret beslemeye sevkeden bir propagandaya başvurdukları görülüyor.
Sözde masumane ve dramatik senaryonun hangi ellerce hazırlandığını çok iyi biliyoruz.
O eller ki, İstanbul tekfurunun omuzuna "dokunan el"dir.
O eller ki, sistemin konformizm yapısı içindeki kolaycılığı çözüm olarak önerirken, beyin göçünü tetikleyen vesayet odaklarıdır.
O eller ki, 60 ihtilalinden bu yana bu ülkenin gençlerini birbirine kırdıran ve ülkesine ihanet etmeyi özgürlük sayan işbirlikçiler vasıtasıyla emperyalizmin elleridir.
Tam bağımsız Türkiye hedefinde o ellerin bir bir kırılacağına dair her zaman ümitvarım.
Binnur Günay