AYASOFYA NIN ÖNEMİ?

Firuz Türker firuz-turker@ulkepostasi.com
ABONE OL

Ayasofya neden çok konuşuluyor? Çünkü tarihsel büyük hesaplaşmanın bir sembolü gibi görülmektedir. Ayasofya İstanbul'un fethinin simgesidir. Fatih Sultan Mehmet fethin şükür namazını ve ilk cumayı acilen camiye çevrilen Ayasofya'da kılmıştır. Çünkü kentte henüz cami yoktu. Ve ondan sonra da cami olarak hizmet vermiştir.
Bugün ayakta olan Ayasofya üçüncü Ayasofya'dır. İlk ikisi isyanlar sırasında yıkılmıştır. Üçüncü Ayasofya'nın kubbesi de bir kaç kez göçmüş, ancak Mimar Sinan'ın güçlendirici inşa çalışmalarından sonra sağlamlaşmıştır. Ayasofya 'mukaddes bilgelik' demektir.
1453 de camiye çevrilen yapı, 1930 yılında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılmış, 1935 de yeniden açılırken de Bakanlar Kurulu kararıyla 'müze' yapılmıştır. Tarihi yapıların yaşatılmasının esası, onların restore edilip amacına uygun olarak kullanıma açılmasıdır. Ayasofya üçüncü kez inşa edildiği 537 yılından itibaren bir ibadethane olarak hizmet vermiştir. Keza yapımı 360 yılında tamamlanan birinci ve onun yıkılmasından sonra 415 de yapılan ikinci Ayasofyalar da birer ibadethane idi. Bu gün ayakta olan üçüncü Ayasofya'nın açılış yılı 537 dir.
Ayasofya 4. haçlı seferi sırasında tüm şehri ele geçiren ve Ortodoksluğu 'sapkınlık' olarak gören Latin haçlılar tarafından yağmalanarak harabeye çevrilmiş ve Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı bir katedrale dönüştürülmüştür. 1261 de yeniden Bizans'ın kontrolüne geçmiş ve bir kaç kez restorasyon görmüştür. Camiye çevrildikten sonra da beş yüz yıla yakın yine ibadethane olarak hizmet vermiştir.
Ayasofya'nın müze yapılmasına ilişkin kararname ''hiçbir zaman Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Tarih ve sayı numaraları da yok''. Kararnamede ABD Büyükelçisi Joseph Grew ve Amerika Bizans Enstitüsü’nden Thomas Whittemore’un entrikaları olduğuna ve de Atatürk'ün imzasının sahte olduğuna dair iddialar var.
Tartışmaların hepsi bir yana, Ayasofya'nın son hali camidir ve de beş yüz yıla yakın bu kisve altında olmuştur. Ayasofya'nın asli görevi olan ibadethane olmaktan çıkarılması doğru değildir. Onun cami olarak görevine devam etmesi en doğal olandır. Bazı yabancı kesimler bunu bir 'onur' ve 'hesaplaşma', İstanbul'un fethinin rövanşı olarak görmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti bu meydan okuma karşısında boyun bükmeyecek, cevap verebilecek konuma gelmiştir. İşin gereği yapılmalıdır artık. Ayrıca bu konu bir egemenlik meselesidir. Kendi kararını kendine dayatılan bir karar olarak değil, kendi özgür iradesiyle verebilmelidir.