ERDOĞAN'IN TEMSİL ETTİĞİ; İADE-İ İTİBAR?
Yıl 1958,Irak da darbe yapılıyor. Kan gövdeyi götürüyor, asker ile kral tarafı ve aşiretler çatışıyorlar. O zamanda da, bu ağır çatışmanın ablukasında kalan Kürtler, Araplar, Türkmenler kaçarak Türkiye sınırına gelip dayanıyor. Türkiye buna karşılık sınıra iki piyade asker yollayarak, bu sığınmayı kontrollü yapmak istiyor. Amaç eli silahlı taraflar sızmasın, ateş altında kalan mazlum halk içeri alınsın.
Daha o gün, asker sınırda konuşlandığı an, ABD Büyükelçisi Ankara'da Başbakanlık binasına geliyor.
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes..
Randevusuz direk hışımla binaya giriyor, o sırada merdivenlerden inen müsteşar büyükelçiyi görünce şaşırıyor, "Ekselansları ne oldu, hayrola" diyor. "Başbakan nerede" diyor Büyükelçi..
Müsteşar, "Bakanlar kurulu toplantısı var şu an", orada deyince büyükelçi müsteşarı iterek merdivenleri çıkıyor, selamsız sabahsız direk kapıları açarak kurul toplantısının yapıldığı odaya dalıyor. Herkesin şaşkınlığı altında Başbakan'a sirke suratıyla, parmağıyla işaret ederek, emir kipiyle; "odana gel!" diyor ve çıkıyor.
15 dakika Rahmetli Menderes ile odasında görüşüyor, sonra ikisi birlikte odadan çıkıyor, merdivenden birlikte inerek büyükelçinin aracının önüne geliyorlar.
Büyük elçi aracın önünde bir süre duruyor, Menderes afallıyor. Özel kalemi orada, koruması orada, şöförü orada, Menderes'in gözlerinin içine bakıyor. Bir süre sonra Menderes anlıyor ki, kapımı aç diyor. Menderes hazırolda.
Büyükelçiyi yolluyor öyle odasına çıkıyor. Arkasından bir kaç saat sonra Başbakanlığa, büyükelçilik faks çekiyor.
Arşivlerden alınmış mühürlü faksta yazan aynen şu;
"Irak sınırında bir askerî hareketlilik gördük. Irak sınırınıza adım atmayacaksınız. BU BİR RİCA DEĞİLDİR"
Yani emirdir.
Menderes'in cevabı ise şöyle oluyor;
"ABD'ye bölgemizde barışa yaptığı katkıdan dolayı minnetarız.. "
Tabiki böyle yazacak değil mi? Bir gücümüz yok, askerimiz ABD emrinde, İstihbaratımız keza maaşını ABD'den alıyor. Ne diyecekti Menderes, odasına kapı bile çalmadan cüretle giren sahibi ABD'ye?
"Orada ne işiniz var mı" diyecekti?
"Darbeyi siz yaptınız mı" diyecekti?
Nitekim olaydan tam iki yıl sonra Menderes, Çelik Fabrikası kurmak için ABD'den kredi istiyor, uzun süre oyalanıp vermeyeceklerini anlayınca bu defa krediyi Rusya'dan istiyor. Rusya parayı veriyor arkasından 27 Mayıs 1960'da ABD yapımı darbe iniyor.
İşte şimdi bu tarihi, kahredici gerçekleri gelelim 2002 Türkiye sonrasına koyalım.
Bugün ABD değil Başbakan'ın odasına dalmak, yolladığı en kıdemli adamına bile ayar çekilerek başkanın kapısından yollanıyor.
Rusya'dan S-400 alırken ABD'ye hesap bile vermiyor.
Bir telefonla Putin buraya geliyor, bir sabah kalkıp kendi gidiyor.
Darbe yapıyorlar indiremiyorlar, algı yapıyorlar tutmuyor, ekonomik saldırı yapıyorlar, güçlenen ekonomi saldırıyı süsbanse edebiliyor.
Parmak sallıyorlar, Erdoğan o parmağı kibirlerine gömüyor, dünyaya rezil oluyorlar, karizma çiziliyor.
Onun yaptığı dik duruşu ne İngiltere yapabiliyor ne Almanya ne Fransa.
Fransa örneğinde olduğu gibi, biri dik durmaya kalksa ülkesi karışıyor.
Bugün o yüzden Trump da dahil bütün dünya liderleri Erdoğan'a hayran.
Halkının, ezilmişliğin, içeride ve dışarıda teslimiyetin, müstemleke kompleksini onun sayesinde üstünden atmış, coşkusunu da arkasına alarak önüne çıkarılan her engele postayı koyarak, her engelden güçlenerek çıkıyor.
Evet dünya dengeleri değişiyor doğru, ama bu yeni dengeler bir dik duruş zafer hikayesi ile Türkiye'yi de içine dahil ediyor bugün.
Birileri yeni dengelerde ekmek yiyecekse bizimle de bölüşmek zorunda olduğunu öğrenmek zorunda kalıyor.
Çünkü bugün; Milli Ordu, Milli Kolluk Kuvvet, Milli İstihbarat, Milli Cumhur İttifakı ve Milli, Yerli Millet sonunda dengelerin genini değiştirdi ve nerede kalmıştık diyerek özlediği genlerine döndü.
Bugün olan işte budur.
Günün sonunda kabul etmek zorunda kalacakları tek gerçek artık eski Türkiye'nin tarih olduğudur.
Artık varlığını idame ettirmek isteyenler bize rağmen değil, bizimle yürümek zorunda olduklarını öğrenmek üzere olanlardır.
An meselesi ve Erdoğan devletimizin başında oldukça..
İnci Salar