KANAL İSTANBUL'A TEK İTİRAZIM!!
10 bin sayfa ÇED raporunu okumamış, konu ile ilgili 1 sayfa bile bilgisi olmayan bir kesim insanlar Kanal İstanbul'a karşı çıkıyor, buna mukabil yine tam manasıyla bir bilgisi olmayan diğer kutubun mensupları da, sırf karşı taraf itiraz ediyor diye, onlar itiraz ediyorsa doğru projedir tümevarımından destekliyor. Ben de 10 bin sayfa ÇED raporunu okumadım, sadece çapraz görüşlerin ekseninde edindiğim bilgiler ve görüş kabiliyetimle kendimce sadece bir itirazım oluştu.rnrnŞimdi geniş kapsamda o itirazımın kelebek etkisiyle ulaştığı tüm sıkıntıları kendimce yazmak istedim. Evvela beni düşündüren 70 milyar dolar proje maliyetinin değer üzerinden fizibilitesi en doğru bağlamda nasıl bir veri ortaya koyuyor?rnrnRakam büyük ve böyle de olunca, Sanayiye aktarılması Türkiye'nin vizyonundan çok daha hızlı büyümesine katkı sağlaması evlalığına konu gelip dayanıyor. Bu bağlamda bir İtirazım da neden hep İstanbul?rnrnTürkiye'de %80 dev projeler, mega oluşumlar, vizyon programlar İstanbul'a çalışıyor. Tabiki sadece o değil, yine bu itirazla bağlantılı bir örnek; daha dün yerli otomobil fabrikası için Bursa/Gemlik belirlendi.rnrnTürkiyede son 30 yıl içinde çeşitli bölgelerdeki Sanayi grupları Körfez Bölgesine taşındı, bıraktıkları bölgelerin istihdam ve refah seviyelerine balta vurarak gittikleri yerleri kalkındırdılar. Örneğin Sabancı grubunun neredeyse tüm fabrikaları Adana'da iken, Adana Türkiye'nin 4. Büyükşehiriydi, şimdi ise, Sadece Sabancı grubunun fabrikalarını taşımasından dolayı bile, Bursa 4. Büyükşehir. Adana ise aldığı bu darbe ile geriledikçe geriliyor. Sanayide limanların önemini biliyoruz, Körfez bölgesi elbette limanıyla Sanayiye avantaj sağlıyor ancak orada yığılırken, Akdeniz'de Mersin de bir liman bölgesi ancak çevresinde neden sanayi kompleksleri geliştirilmiyor?rnrnİhmal edilince de Mersin Limanı PKK'nın kaçakçılık kulvarına rant sağlıyor. Yine Adana'dan bir örnek vereyim, daha geçtiğimiz gün Temsa konkordato ilan etti. Temsa, Sabancı grubunun Adana'da bıraktığı bir iki fabrikasından biriydi ancak borç batağına düşünce İsviçre menşeili bir şirkete sattı. Şirkette, banka faizlerinin altından kalkamayınca konkordatoda mecbur kaldı!rnrnBence bu durum Yerli ve Millilik diyorsak, Türkiye için bir utançtır! Devletin bu gibi Sanayiye büyük katkısı olan fabrikalari desteklemesi, satılmasına engel olması gerekir. Anadolu'daki illerin Sanayisi bölgeyi terkedip, kendilerine yeni hinterlandlar bulup gitmeleri ve bu bölgelere yığılmaları ülke sınırları içinde nur topu gibi Fırsat eşitsizliği, gelir dağılımı eşitsizliği doğurdu. Elbette ki Bölgecilik yapmıyoruz ancak istihdam dağılımı açısından İl ve Bölge genelinde Sanayi yayılımcılığı şarttır. Tarım da bir Sanayidir, bu bakımdan her bölgenin kendi içinde elverişli sanayi alanları vardır.rnrnBugünden itibaren daha adaletli gelir dağılımı gözetilerek, dev sanayi projelerini ülke geneline yaymak milli gelirin eşit dağılımına katkı sağlar. İşte benim Kanal İstanbul'a tek itiraz noktasından baktığım yer burasıdır. Sadece bir İl için, vizyon projeye 70 milyar dolar yatırım bütçesi oluşturmak yerine, Anadolu'nun 81 Vilayeti bütününde istihdam sağlayacak ve tabiki Milli Gelir havuzuna aktarılacak ama bunun yanında eşit fırsat eşliğinde dağılacak 70 milyar dolarlık projeler daha elzem değil mi?rnrnTürkiye İstanbul'dan mütevellit değil yahut Sanayi sadece Körfez Bölgesinden mütevellit olmamalı. Çok kapsamlı yeni bölgesel Arge ile ve elverişli dağılım ile yeni fizibiliteler yapılmalı. Ha diyorsa ki İktidar; ben onu da yaparım, Kanal İstanbul'u da yaparım, O zaman bizim de Kanal İstanbul'a bir itirazımız olmaz. Aksi taktirde Büyümek mi istiyoruz? Malesef ki bunu başarmak sadece İstanbul'u kalkındırarak olmaz! İnci Salar