"KUKLA' MI OLMAK İSTERDİN, YOKSA KENDİ HİKAYENİ'Mİ YAZMAK.?
Kukla'mı olmak isterdin yoksa kendi hikayeni' mi yazmak?
Her birimizin tahmini varsayımlar ve ihtimallerle kodladığı bu hayatta, kendi kodlarımıza göre bir yaşam tarzı seçip ya da bize dayatılan kodları kabullenerek yaşamaya çalışıyoruz. Kimilerimiz hayatı zevkler diyarı olarak tanımlıyor ve olabildiğince bundan nemalanmaya çalışıyorken, bazıları ise hayatı tekamül, öğrenme, ilerleme olarak görüyor ve daha iyi bir insan olma yolunda kendisini adıyor. Peki senin hayattaki varlık amacın nedir?
Trafikte seyrederken yurdum insanının her zamanki gibi araba arkasına yazdığı “ne için varsan, onun için yaşa” sözü bende güçlü bir etki yarattı. Bu söz, bakıldığında altı kelimeden oluşsa da çok derin bir anlam ifade ediyor aslında. Demek ki, varoluş sebebi herkesin farklı bu yazıya göre. Gerçekten de şöyle bir düşünüp durduğumuzda hayat tam da bizim elimizde değil mi? Madem kimse bize net bir cevap veremiyor, hayattaki varlık amacımızı kendimiz belirleyemez miyiz? Aslında ne olmak istiyorsan onun için değecek, emek verilecek bir hayat yaşamak doğru değil mi? Pek çoğumuz hayatlarımızı haybeye yaşıyoruz. Bu çok ama çok acı verici. Başkalarının bizim için kodladığı ve buna göre yaşamamızı istediği hayatlarda sadece bir kukla olmaktan öteye gidemeyeceğimizi söyleyebiliriz öyle değil mi? Kukla hayatlar, sadece ve sadece başkalarının bize çizdiği rolleri gerektirir. İyi bir koca ol, iyi bir kadın ol, aman çocuklarını ihmal etme, bak yarın işe girdiğinde yükselmek için çok çalış…… Bu ve pek çok kod havada uçuşurken biz de tam bir makine edasıyla bu kodların uygulayıcıları oluyoruz. Amacımız kendi yaşam planımıza göre ilerlemek değil, adeta bizim haricimizdeki herkesi mutlu etmek oluyor bir süre sonra. Ama bu bir yere kadar sürüyor. Bir an geliyor ki insan birden bire aydınlanma yaşıyor ve işte o zaman anlıyoruz başkalarının planına göre oyun oynadığımızı.
Pek çoğumuz hayatlarımızı haybeye yaşıyoruz. Bu çok ama çok acı verici. Başkalarının bizim için kodladığı ve buna göre yaşamamızı istediği hayatlarda sadece bir kukla olmaktan öteye gidemeyeceğimizi söyleyebiliriz öyle değil mi? Kukla hayatlar, sadece ve sadece başkalarının bize çizdiği rolleri gerektirir. İyi bir koca ol, iyi bir kadın ol, aman çocuklarını ihmal etme, bak yarın işe girdiğinde yükselmek için çok çalış…… Bu ve pek çok kod havada uçuşurken biz de tam bir makine edasıyla bu kodların uygulayıcıları oluyoruz. Amacımız kendi yaşam planımıza göre ilerlemek değil, adeta bizim haricimizdeki herkesi mutlu etmek oluyor bir süre sonra. Ama bu bir yere kadar sürüyor. Bir an geliyor ki insan birden bire aydınlanma yaşıyor ve işte o zaman anlıyoruz başkalarının planına göre oyun oynadığımızı.
Kendi varoluş amacımızı, ne için var olduğumuzu keşfettiğimiz anda insan zaten o amaç uğruna daha anlamlı bir hayat yaşamaya başlıyor. Bu “ne için varsan” söylemi, herşey olabilir. Kendini bu dünyada ne için düşünüyorsan… Burada ne yapmak istiyorsan… Önce kendini keşfetmek, atılacak ilk adımlardan birisi. Ama bu, öyle çok kolay değil. Sürekli kendini keşfedici eylemler gerektiriyor. Okumak, gözlemlemek, öğrenmek, ve bu eylemleri belki senelerce sürdürmek. Bıkmadan ve usanmadan. Evet zorlu bir yol, kabul ediyorum. Başka oyunlarda kukla olmak daha kolay. Hazır bir senaryo zaten var ve rolün de hazır. Ama burada tüm senaryo ve rolü sen özenli bir terzi edasıyla sabırla oluşturacaksın. Bu gerçekten zor. Eğer özgürlük diyorsak işte gerçek özgürlük burada. Kendini keşfetmek, kendini oluşturmak…
Ne için varsanız onun için yaşayın. Kendi hayat amacınızı keşfedin ve ona ulaşmak için o hayata göre yaşayın. Dilerim yeterli sabrınız vardır.
Saygılarımla.