HER VEDA MEKTUBA SIĞMAZ.
HER VEDA MEKTUBA SIĞMAZ Mart ayı… Zamanın durduğu anıların sis perdesi arkasından göz kırptığı o ay.. Takvimler 14 Mart’ı gösterdiğinde içimde bir boşluk yankılanıyor. O boşluk ki ne kelimelerle doldurabiliyor ne de zamanla kapanıyor. Annemi Alzheimer’a yenik düştüğü gün bu hastalığa dair en ufak bir bilgim yoktu. Annemi Alzheimer’den dolayı kaybettiğimde sadece onu değil, ben de bir parçamı yitirdim. Bu hastalıkla tam 15 yıl mücadele ettik. Doktor, doktor gezdik çare aradık .. Tahliller, tedaviler, yoğun bakım süreçleri… “Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter.” (Talak 3) Allah’ın kudretine sığındım. Her defasında umutlandım her defasında Rabbim’den şifa diledim. Dualarımda hep "Allah’ım, annemi bana bağışla" dedim. Ama bazen insan ne kadar çabalarsa çabalasın kaderin önüne geçemiyor. Allah’tan gelen her şeye boyun eğmeyi öğrendim. Kaderi bir yazan vardır, kainatın gerçek sahibi kendini bir kez daha hatırlattı.. Dağ gibi güçlü duran o kudretli kadını Alzheimer sinsice aldı . Önce anılarını çaldı, sonra beni unutturdu. Adımı unuttu yüzümü unuttu… Yabancıya bakar gibi bakıyordu güzel, iri gözleri .. Ama ben onu hiç unutmadım, unutamam. Çünkü o, benim ilk öğretmenim, ilk kahramanım en büyük dayanağımdı. Onsuz geçen her gün tarifsiz bir eksiklikle dolu. Onun yerini hiçbir şey doldurmadı, dolduramaz da.. Annesiz olmak zor insan annesinin duasıyla güçlenir, sevgisiyle iyileşir, varlığıyla tamamlanır. Onu kaybetmek köksüz kalmak gibi. Hayat devam ediyor ama eksik bir parçayla... İnsan ölüm karşısında ne kadar da çaresiz. Yüzyıllardır değişmeyen bir gerçek ama her seferinde aynı acıyla karşılanan bir kayıp… Dünya telaşı içinde çoğu zaman fark etmiyoruz ama aslında her an ölümle burun burunayız. Her şey geçici her şey fanî… Bunu bilmek yetmiyor ama farkına varmak bazı şeyleri daha anlamlı kılıyor. Annemin ardından öğrendiğim en büyük ders şu oldu; Sevdiklerinize zaman ayırın, incitmeden sevin. Sevginizi söylemekten çekinmeyin. Ve dünya hayatına aldanmayın. Çünkü bir gün, ezanla başlayan serüven bir selâyı-veda ile son bulabilir. Ve inanın her veda bir mektuba sığmaz… Saygılarımla Tülay TÜREDİ (Araştırmacı, Gazeteci)