DEHŞET BİR KUMPAS PLANI. HALKBANKIN SOYULMASI..?
Türkiye günlerdir İstanbul Kartal'da bulunan ve Geçtiğimiz günlerde Halkbank tarafından mal varlığına el konulan İSTANBUL ŞEHİR ÜNV. mevzusunu konuşuyor. toplumun Büyük bir kısmı bu konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığı için mevzunun, ERDOĞAN ile DAVUTOĞLU arasında cereyan eden siyasi bir çekişmeden kaynaklı olduğunu Zannediyor. Oysaki mevzu çok daha derin ve siyasi çıkarlardan çok daha dehşet verici... birileri eğitim öğretim bilim ve sanatı bahane ederek,ülkeyi soymaya kalkıyor... Bunu da kamuoyuna siyasi bir rantmış gibi lanse etmeye çalışıyor...rnrnGelin mevzunun tamamını Yazalım da. Tüm halkımız olayın perde arkasını tüm çıplaklığı ile öğrenmiş...Ve sürekli gündemde tutulan bazı algı operasyonlarının ne maksatla yapıldığını anlamış olsun. Konuyu özetlemeye başlamadan önce, burada şunu Özellikle belirtmek isterimki, bir yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim. Arkadaşlar. Vakıflar veyahut tüzel kişiler özel veyahut da kamuya ait bir üniversite veya okul açmak istediğinde devlete başvururlar. kendilerine okul yapmak için bir arazi tahsis edilmesini isterler... Devlet, bu vakıfların veyahutta kişilerin niyetlerini araştırır.. devletten talep ettikleri arazinin eğitim için uygun olup olmadığını araştırır...rnrnEğer ki arazinin kullanımı hususunda herhangi bir pürüz yoksa, bu arazinin kullanım hakkını 25 yıllığına veyahut da 49 yıllığına o vakfa devreder. devletin bunu yapmaktaki Maksadı, eğitim yükünü devletin üzerinden hafifleterek, bilime ve sanata katkı sunmaktır. fakat devlet bunu yaparken de asla ve asla bu arazileri vakıflara veyahutta kişilere bağışlamaz. sadece kullanım hakkını devreder. Ayrıca Devlet Bu hakkı vakıflara devrederken de asla ve asla vakfın menşeine bakmaz. böyle bir hakkı yoktur. Nitekim devlet büyüklerimiz daha önce de KOÇ üniversitesine. SABANCI ÜNİVERSİTESİNE ve dahi diğer vakıflara da yer tahsisinde bulunmuştur... bu vakıfların talep ettikleri arazilerin kullanım haklarını o vakıflara devretmiştir... bunu belirtmem de ki Amaç, devletin vakıflara yer tahsisi yaparken asla ve asla ayrımcılık yapmadığını anlamanızı sağlamaktır... buraya kadar her şey tamam... asıl olay Bundan sonra başlıyor...rnrnBugün yaşanan tartışmaların temelinde, İstanbul Şehir Üniversitesi'nin kampüs olarak kullandığı, Kartal ilçesinde, Dragos Tepesi yakınlarında bulunan..Ve iki buçuk milyar değerinde olan eski TEKEL arazisi var.rnHatırlayacağınız üzere TEKEL, 2001 yılında özelleştirme kapsamına alınmıştı. Tekel özelleştirilince TEKEL'in bu arazisi de Özelleştirme İdaresi'ne geçmişti...rnrnAhmet Davutoğlu'nun kurucularından olduğu, 1980'lerde bir grup muhafazakâr aydın öncülüğünde faaliyetlerine başlayan Bilim ve Sanat Vakfı, bu olayı fırsata çevirmeye çalışarak, 2008 yılında İstanbul Şehir Üniversitesi'ni kurdu...rnrnÜniversite aynı yıl,TEKEL'den özelleştirme idaresine devredilen Kartal'daki bu arazinin 49 yıllığına kullanım hakkı için harekete geçti.. Evet 2008 yılında Davutoğlu Babacan ve Mehmet Şimşek'inde hem kuruyucu hem de Mütevelli heyetinde bulunduğu İstanbul Şehir Üniversitesi kuruldu..Ve daha önce tekel'e ait olan ve sonrasında özelleştirme idaresine tahsis edilen bu arazinin 49 yıllığına kendilerine tahsis edilmesini talep etti... o dönemde Erdoğan baştaydı.. ve üniversitenin eğitime başlaması için bu araziyi bilim ve sanat Vakfına 49 yıllığına tahsis etti...Bu süreçten sonra ise, arazinin devredilmemesi için hem eylemler hem de yıllara yayılacak bir davalar süreci başlamış oldu...rn2009 yılında Cevizli Tekel Dayanışması adlı kampanya grubu kuruldu....rnDavaların arkasındaki en önemli kurum Mimarlar Odası'ydı..rnArazinin kullanım hakkı girişimi davalara takıldı..rnDerken 2015 yılında Özelleştirme İdaresi sıkandal bir karara imza attı. Özelleştirme Yüksek Kurulu 2015 yılında o güne kadar emsali ne rastlanmayan bir karar aldı ve bu araziyi bedelsiz olarak üniversiteye devretti... böyle bir devir hakkına şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç rastlanmamıştır. Sadece eğitim faaliyetleri için kullanılacağı şerhinin düşüldüğü kararda, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile. dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan... ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de ismi vardı... üniversite kurulacaktı... üniversiteyi kuracak kadar para yoktu...rnrnÜniversite yönetimi bu araziyi teminat göstererek, Halkbank'tan yüklüce miktarda yatırım kredisi çekti... Halkbank'tan çektiği bu Krediyi kullanarak arazide bir kampüs kurdu... ve 2017 yılında buraya taşındı...rnAncak bu sırada Mimarlar odasının üniversite yönetimine karşı açtığı davalar devam ediyordu....rnMimarlar Odası'nın arazinin bedelsiz tahsis edildiği iddiasıyla açtığı davayı Danıştay, 2018 yılında haklı buldu...rnrnDanıştay, arazideki en büyük parselle ilgili açılan bu davada, özelleştirme Kurumu'nun yaptığı usulsüz devir kararını iptal etti...rnrnşimdi ortada daha büyük bir sorun vardı... çünkü Üniversite, Halkbank'tan kredi alırken bu araziyi teminat. olarak göstermişti... ve Halkbank bu araziyi teminat olarak kabul ettiği için yatırım kredisi başvurusunu onaylamıştı... Danıştay arazinin özelleştirme Kurumu tarafından, bilim ve sanat Vakfı'na devirini iptal edince üniversitenin halk Banka teminat olarak gösterdiği bu arazi üniversite yönetiminin elinden çıktığı için, Halkbank'ın bu üniversiteye ödediği kredi teminatsız kalmış oldu... hal böyle olunca,rnHalkbank, Danıştay'ın kararını da gerekçe göstererek, üniversiteye tahsis ettiği kredi limitlerinin kullanımını durdurdu.... sonra da tüm bankalardaki varlıklarına tedbir koydu...Bu durum, yıllardır kamuoyunda muhafazakâr camianın prestijli entelektüel kurumlarından biri olarak görülen üniversiteyi mali olarak hareket edemez noktaya getirdi.. Aslında olay bu kadarla da sınırlı değildi... üniversitenin halkbank'a 417 milyon TL borcu vardı.. fakat Halkbank, üniversite yönetimine birçok kolaylık sağlanmasına karşın... üniversite yönetimi yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi..hiçbir şekilde bu borcu ödemeyede yanaşmıyordu... Halkbank daha önce defalarca bu konu hakkında üniversite yönetimine çağrıda bulunmuş... ödemelerin derhal yapılması konusunda uyarı mektupları göndermiş.. fakat buna karşın hiçbir şekilde sonuç alamamıştı...hatta hatta sonuç öyle bir noktaya gelmişti ki, üniversite yönetimi ısrarla bu borcun üzerine çizgi çekilmesini istiyordu.. Hatta en sonunda üniversite yönetimi Halkbank'ın bu borçtan vazgeçmeyeceğini anlayınca, bizim size bu borcu ödeyecek durumumuz yok... Siz iyisi mi üniversiteye kayıt yaptıran çocukların ödemelerine elkoyun demeye kadar getirmişlerdi... Halkbank bu teklifi kabul etmiş olsaydı, belki de bu defa da kamuoyunda halkbank aleyhinde başka bir sansasyon yaratıp... halkbank'ı töhmet altında bırakacaklardı...Yani Aslında Danıştay'ın aldığı bu karar, bir anlamda.. Halkbank'ın imdadına yetişmişti.. Halkbank Bu sayede zararını temin edebilme hakkını kazanmıştı... Fakat olay bu kadarlada kalmadı.. Davutoğlu ve Babacan bu mevzuyu bile isteye Medyaya taşıyarak, olayı kamuoyuna siyasi bir çekişmeymiş gibi lanse ettiler...Bu krizin zamanlaması itibariyle kamuoyunda Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ve Erdoğan,kendisine karşı muhalefet bayrağını açan Davutoğlu'nu cezalandırmak için üniversitenin üzerine gidiyor algısı yaratmaya çalıştılar...böylece... bir taşla bir kuş değil... onlarca kuş vurmayı hedefledi ler... hem halk tarafından Erdoğan üzerinde baskı kurup arazinin tekrardan kendilerine teslimini sağlayacaklardı..rnHem eğitim ve bilim için kurulduğu iddia edilen bu üniversitenin borçlarını sildireceklerdi...rnhem de Erdoğan'ı siyasi açıdan yıpratma imkanı bulacaklardı...rnTam da yeri gelmişken bunu da buradan izah edeyim..Şehir Üniversitesi mevzusu ortaya çıktı çıkalı, tüm muhalif sayfalardarn Erdoğan futbol kulüplerinin borçlarını siliyor.... fakat iş eğitim ve bilime gelince, üniversitelerin borçlarını silmiyor diye büyük puntalı başlıklar atıldığına şahitlik etmiştik..Hani son bir 2 yıldır Erdoğan spor kulüplerinin borçlarını siliyor diye bir algı operasyonu yapılıyordu ya... şimdi gelinen noktada, bu olayın gün yüzüne çıkması ile birlikte... yani şehir Üniversitesi'nin halkbank'a borçlarımızı silinrndiye baskı yaptığını öğrenmemizle birlikte,bu eski algı operasyonunun neden yapıldığını da anlamış olduk...rnBakın...olaylar bu kadarla da sınırlı değil...Devletimiz dört bir yandan kuşatma altına girmişken.. bu ülke için, bizler ne yapabiliriz diye Erdoğan'ı Bir kez bile aramayan Abdullah Gül, Yana yakıla Erdoğanı aramış... ve bu konuda üniversiteye yardımcı olmasını Talep etmiş... Erdoğan ise, bu mevzunun yargı erklerini ve Halkbankı ilgilendiren bir mevzu olduğunu... kendisinin bu sürece müdahale edemeyeceğini söyleyince, bu görüşme basına yansıtılmış... Erdoğan'ın üniversitenin geleceği için hiçbir şey yapmadığı ima edilmeye çalışılmıştı.. Eğer ki Erdoğan, eğitimi engellemek isteseydi, bu araziyi üniversite yapılması için kendilerine tahsis etmezdi... ne yazık ki, bu insanlar, bu gerçeği... ve bu konu hakkındaki birçok gerçeği halktan gizleyerek... ve konunun içinden Sadece bazı bölümleri cımbızlayarak, olayı kamuoyuna siyasi bir çekişmeymiş gibi yansıtıp... Erdoğan'ı ve Halk Bankası'nı töhmet altında bırakmaya kalkmışlardı... anlayacağınız...Şehir Üniversitesi mevzusu tamamen hukuki ve ticari temellere dayanmakla birlikte, olay Erdoğan'a ve halk Bankası'na mal edilmeye çalışılmaktadır... Erdoğan Uzun zamandır bu konu hakkında çıkıp hiçbir açıklama yapmıyordu... fakat dün bu konu hakkındaki sessizliğini bozdu... Ve Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı toplantıdarnŞehir Üniversitesi konusunda kamuoyunda, bir siyasi ayağında bizim olduğumuzu... bir siyasi ayağında da malum zatın (davudoğlunun) olduğu söylendi... Şunu çok açık söylemek durumundayım... her şeyden önce şehir üniversitesinin tahsisini başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat başbakan olunca,ne yapıp edip bu tahsisi şehir üniversitesine mülkiyet devrine dönüştürmüştür...rnTürkiye’de hiçbir üniversiteye tapu devri olmamıştır... Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyorlar..Fakat Öksüz yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle çalıyorlar..rnBu nasıl doğruluk.. Peki...bu malum zatın yanında kim var..? Yine bir başka isim... Sayın Babacan var.... Mehmet Şimşek var... Başka kim var... Feridun bilgin var...rnHani bunlar dürüsttü ya...? Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu ya..?rnAlavere dalavere yapıyorlarrnKimin ne olduğunu, yaptıklarıyla öğrenin diye anlatıyorum... bunlar, üniversite üzerinden Halkbank'ı da dolandırmaya çalışıyorlar... Halkbank bunlara ciddi bir kredi veriyor... fakat ödeme planlarında bunlar Halkbank’a ödemeleri yapmıyorlar...Ödemeyi yapmayınca Halkbank'ta sürekli kendilerini uyarıyor...Borçları 417 milyon noktasında... Yapılandıralım diyorlar.... Neyi nasıl yapılandıracaksın...Sen Halkbank'a teminat dahi vermedinki.... Halkbank borçlarını geri ödemeyen Futbol kulüplerinin bütün gelirlerine el koyuyor... Senin neyine el koyacak....rnBir başka alavere dalavere yapıyorlar... Alacağımız öğrencilerin yapacakları ödemeye el koyun.... diyorlar... Sen daha mevcut kotanı doldurmamışsın... Bizim halef selef olduğumuz cumhurbaşkanı (Abdullah gül) aradı... “Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz..” dedi.... Kendisine dedim ki;rntemenni ederdim ki siz benim yerimde olun....rnGeçmişte bankaların nasıl battığını biliyoruz. Bizim dönemimizde bankaların hiçbiri kasayı boşaltmadı... Biz de kasayı boşaltamayız... Ülker grubu buraya ciddi destekler verdi ...daha sonra çekildi....rnBuranın hamisi Marmara Üniversitesidir... Marmara Üniversitesi borçları ödesin diyorlar. YÖK de diyor ki siz de mütevelliyi bırakın. Onu da yapmıyorlar. Kardeşlerim tezgah başka. Biz ne oradaki öğrencilerimizin... ne de akademisyenlerin düşmanıyız.. Hiçbir vakıf üniversitesinde bunların yaptığı gibi bir uygulama yok...Burada adeta Halkbank'ın dolandırılması söz konusu...rnaçıklamasında bulunarak, Davutoğlu Babacan ve onlarla birlikte hareket edenlerin tüm kirli çamaşırlarını ortaya döktü...rnŞimdi Tam da bu noktada benim aklıma ABD'de görülen... ve ülkemiz içindeki siyasi çalkantılar Baş gösterdiğinde sürekli ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan, HALKBANK DAVASI geldi.. Ve içimden ACABA MI..? demekten kendimi alamadım..Taktir sizin...rn(PAYLAŞIN..İFŞA OLSUNLAR..)rnŞenay Tek