Anımsamakta yarar var, Yıldıray Uğur'dan Kronolojik sıralamadan özet?
Sırrı Süreyya Önder hem HDP yöneticisiydi hem de İmralı heyetindeydi, bu durumda Gezi olaylarının başlangıcında liderlerin önüne geçip direnişi ateşlerken '' Barış süreci '' hakkında ne düşünüyordu acaba...
Ölmeden önce cevabını almak istediğim bir kaç soru var...
Sırrı Süreyya Önder hem HDP yöneticisiydi hem de İmralı heyetindeydi, bu durumda Gezi olaylarının başlangıcında loderlerin önüne geçip direnişi ateşlerken '' Barış süreci '' hakkında ne düşünüyordu acaba...
Azıcık politik ve tarihi bilgisi olanların, birazcık mesel dinlemişlerin, hendek kazarak bir yere varılamayacağının, acımasızca ezileceğini tahmin edecekken Selahattin Demirtaş bu eylemlerden ne umdu da, her kesi defalarca desteğe çağırıp, binlerce Kürd gencinin kıyımına yol açtı...
Öyle anlaşılıyor ki, Kandil Türkiyedeki her şeyini Suriyedeki ABD desteğine feda etti...
Değdimi bari...
Sonuçtan çok mutlularmı bari...
Şeyh Sait isyanı neredeyse bir asır tartışıldı. Özellikle İngiliz destekli ve kışkırtması iddiası !!!
Oysa ilerde bu günler tartışıldığında ABD'nin desteği vaatleri ve kışkırtmasında hiç tereddüt olmayacak. PKK yönetiminin ihanetinden hiç kimse şüphe etmeyecek !!!
Önce şu muhteşem kronolojiye bir göz atalım...
Bu kronolojiyi bir yerlerde arşivleyin, çünkü çok lazım olacak...
28 Şubat 2015: Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi için yapacağı çağrının üzerinde Kandil ve İmralı anlaştı. Geniş bir demokratikleşme programını içeren 10 madde silah bırakmak için ön şart yapılmadı, bu maddelerin hayata geçirileceğinin garantisi olarak da hükümetin olduğu bir toplantıda okunmasına karar verildi. Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Öcalan’la görüşmeleri yürüten eski MİT başkan yardımcısı, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in olduğu toplantıda Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi toplama çağrısı Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu.
28 Şubat 2015: Tarihi açıklamaya 20 dakika sonra canlı yayında ilk tepki HDP lideri Demirtaş’tan geldi. Demirtaş İç Güvenlik Paketi’ni öne sürerek “Hükümet bir yandan pakette ısrar edip bir yandan demokratikleşmede ilerleme sağlıyorum diyemez. Bu tasarı barış getirecek bir yasa tasarısı değildir. Barışa uzaklaşacağım diye çalışmıyoruz, Barışı çok arzuluyoruz. Hükümet yürüttüğü politikayla, zerre kadar umut vermiyor, barışa yaklaşmıyor” dedi.
28 Şubat 2015: Aynı gün açıklama yapan PKK yöneticisi Mustafa Karasu: “AKP Hükümeti Önderliğin ortaya koyduğu 10 başlıkta müzakere edip sorunu çözecek midir, çözmeyecek midir? Bu sorunun cevabı çok önemlidir. Bu sorun çözülmeden PKK silah bırakacak, PKK Kongresini yapıp silah bırakma kararı alacak biçimindeki yaklaşımlar demagojidir, aldatmak ve sorunu çarpıtmaktır”
01 Mart 2015
Dolmabahçe’de tarihi açıklama Hükümetten Başbakan Yardımcısı Akdoğan ile HDP’den Önder, Buldan ve Baluken’in yaptığı ortak açıklamada, Öcalan’ın, PKK’ya “silah bırakma kararına ilişkin kongre toplama” çağrısı okundu.
Önder’in sıraladığı 10 madde şöyle:
1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği
2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması
3. Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri
4. Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar
5. Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları
6. Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması
7. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri
8. Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi
9. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması
10. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa
11 Mart 2015:
Dolmabahçe üzerine IMC TV’de Banu Güven’e Kandil’de konuşan KCK eşbaşkanları Cemil Bayık ve Bese Hozat: “PKK silah bırakacak açıklamaları seçim propagandasıdır. Silahların bırakılması, ancak Öcalan’ın bizzat katılacağı bir kongrede karara bağlanabilir. Yani PKK bu kararı Öcalan serbest kalmadan açıklamayacak. Bu adımlar atılmadan hareketimize, halka, Türkiye demokrasi güçlerine güven vermeden kongrenin toplanması, kongrenin onların belirttiği gibi kararlar alması düşünülemez.”
17 Mart 2015: Seçime parti olarak girme kararı veren HDP lideri Demirtaş partisinin Meclis grup toplantısında kürsüye çıkıp üç cümlelik bir konuşma yaptı: Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız.
17 Mart 2015: Seçime parti olarak girme kararı veren HDP lideri Demirtaş partisinin Meclis grup toplantısında kürsüye çıkıp üç cümlelik bir konuşma yaptı: Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız.
20 Mart 2015: Cumhurbaşkanı Erdoğan izleme komitesine olumlu bakmadığını açıkladı: Ben gazetelerden okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim haberim yok. Şunu da çok net söylüyorum ben olumlu bakmıyorum. Bunlar doğru şeyler değil. Bu işler istihbarat teşkilatlarıyla yürür”
21 Mart 2014; Öcalan'ın mektubu Diyarbakır Newroz'unda okundu: "Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız" diyen Öcalan 17 Aralık sonrası pozisyonunu sürdürdü: "Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur."
22 Mart 2015: Ukrayna dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe açıklamasını doğru bulmadığını söyledi: "Bir metin okunmadı, iki metin okundu. Onların okuduğu metinle Yalçın Bey'in okuduğu metin birbirinden tamamen ayrı. Aynı metin değildi dikkat ederseniz. Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum.
Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok.
Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim?
Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hala yeni yeni talepler ortaya çıkıyor. Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok.
O zaman neyi görüştüler?
Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz?
Böyle bir şey var mı?
05 Mayıs 2015: KCK Eşbaşkanı Bese Hozat konuştu: "Bizim şu anda kongreyi toplama gibi bir gündemimiz yok. Çünkü, bu süreç işlemedi ve hiçbir adım atılmadı. Bırakalım müzakereyi, diyalog süreci de ortadan kaldırıldı. Bir aydır önderliğimiz ile görüşme olmuyor, heyet önderliğimizin yanına gitmiyor. PKK devletin atacağı adımlar üzerinden kongreyi toplayacaktı. Biz kongreyi gündemden çıkardık. Kürt sorunu çözülmeden PKK böyle bir kongre yapmaz. Kürt kimliği tanınmadan, bu temelde anayasa değiştirmeden ve Kürtlerin statüsünü kabul etmeden böyle bir kongreye asla toplayamaz. Öcalan'ın bir taraf olarak resmi kabul edilmesi gerekiyor."
12 Haziran 2015: Seçimlerden sonra Demirtaş'ın Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın silah bırakabileceği açıklamasına KCK cevap verdi: “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP, PKK’nin yasal partisi değildir. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Abdullah Öcalan'ın böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir. Bu tutumumuz ne Öcalan'ı dinlememek, ne de HDP’nin politika yürütmesinin önünü almaktadır"
26 Haziran 2015: Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD'nin Suriye'nin güneyinde devlet kurma girişimleri, Türkiye'nin askeri müdahalesi tartışmaları üzerine konuştu: Tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz"
29 Haziran 2015: Karayılan: Açıkça söyleyeyim, eğer onlar Rojava'ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz; o zaman Türkiye'nin tümü bir savaş sahasına dönüşür. Türkiye yetkilileri halkımızın 6-7-8 Ekim'deki kalkışını unutmamalıdır. Halkımızın o büyük başkaldırısını, içinde geliştiği ortamı uygun görmeyen Önder Apo'nun ancak durdurabildiği iyi biliniyor. Açık ki bu halk böyle bir müdahaleye müsaade etmez. Kısaca böyle bir müdahale kararı Türkiye için stratejik bir karar olur, Kürt halkı için de yeni bir dönem başlamış olur. Biz bu konuda kimseye yalvaracak değiliz. Kendileri bilir. Yaparlarsa Kürt halkı olarak elbette bizim de yapacaklarımız olur."
11 Temmuz 2015: KCK barajları gerekçe göstererek ateşkesi bitirdiğini açıkladı: "Özgürlük hareketimizin titiz tavrı istismar edildi. Barajlar ve baraj yapımında kullanılan araçlar gerilla güçlerimizin hedefinde olacaktır. Her tutuklama artık gerilla için bir misilleme nedeni olacaktır. Özgürlük Hareketimiz artık ateşkes tutumunun istismar edilmesini kabul etmeyecek, oyalama yaparak Kürt sorununu çözümsüz bırakan politikalara karşı da tutumunu koyacaktır."
14 Temmuz 2015: KCK Eşbaşkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesine "Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır" başlıklı bir yazı yazdı. Hozat "devrimci halk savaşı ve serhıldan" çağrısı yaptı.
20 Temmuz 2015: KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık halkı silahlanmaya ve tünel ve siper hazırlamaya çağırdı: "Halkımız meşru savunma örgütlenmesini ve bilincini de geliştirmeli. Bu sadece askeri güçlerin büyütülmesi temelinde değil, halk olarak meşru savunmasını geliştirmeli. Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli. DAIŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli"
22 Temmuz 2015: Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde görevli polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar sabaha karşı yataklarında uyurken infaz edildi. Fırat Haber Ajansı'nda yer alan HPG Basın İrtibat Merkezi'nden yapılan açıklamada şöyle dendi: "22 Temmuz günü bir Apocu fedai timi, Suruç katliamına misilleme olarak bugün sabah 06.00 sularında Ceylanpınar'da DAİŞ çeteleriyle işbirliği içinde olan iki polise karşı bir cezalandırma eylemi gerçekleştirmiştir"
Ölmeden önce cevabını almak istediğim bir kaç soru var...
Sırrı Süreyya Önder hem HDP yöneticisiydi hem de İmralı heyetindeydi, bu durumda Gezi olaylarının başlangıcında liderlerin önüne geçip direnişi ateşlerken '' Barış süreci '' hakkında ne düşünüyordu acaba...
Azıcık politik ve tarihi bilgisi olanların hendek kazarak bir yere varılamayacağının, acımasızca ezileceğini tahmin edecekken Selahattin Demirtaş bu eylemlerden ne umdu da, her kesi defalarca desteğe çağırıp, binlerce Kürd gencinin kıyımına yol açtı...
Öyle anlaşılıyor ki, Kandil Türkiyedeki her şeyini Suriyedeki ABD desteğine feda etti...Değdimi bari...Sonuçtan çok mutlularmı bari...
Şeyh Sait isyanı neredeyse bir asır tartışıldı. Özellikle İngiliz destekli ve kışkırtması iddiası !!!
Oysa ilerde bu günler tartışıldığında ABD'nin desteği vaatleri ve kışkırtmasında hiç tereddüt olmayacak. PKK yönetiminin ihanetinden hiç kimse şüphe etmeyecek !!!
ANILARI MÜCADELEMİZE ÖNDER OLMSA BARİ !!!....
FACEBOOK YORUMLAR