BİZE BİZ Mİ ÇEKİDÜZEN VERECEİZ, BAŞKALARI MI?

Bizler, sadece kendi hayatlarının değil, topyekûn ülke hayatının yükünü omuzların da taşıyan bir neslin dramından doğmuşuz...

BİZE BİZ Mİ ÇEKİDÜZEN VERECEİZ, BAŞKALARI MI?
24 Aralık 2017 - 18:31

Bizler, sadece kendi hayatlarının değil, topyekûn ülke hayatının yükünü omuzlarında taşıyan bir neslin dramından doğmuşuz. 
Yokluk yıllarını düşünün; açlıktan ölüm noktasına gelmiş kadının yarım ekmeğe namusunu satmasının ıstırabını duymayanların çocukları bugün fuhuş bataklığına doğru koşmaktadır. 
Adına özgür düşünce, özgür hayat dedikleri bir şablonla sırtımıza bir günah kamburu gibi yüklenen bu felaketinin hesabı nasıl verilecektir bilemiyorum?

Lüks ve israf, bütün erdemlerinin üzerine kâbus gibi çökerek, yaşanılır hayatı dayanılmaz hayat haline getirmesi, sanırım yanlınca bizim ülkemize has bir hastalık haline geldi.
Varlıklı olmak elbette güzel şeydir. Hayat mücadelemiz, bir başkasına muhtaç olmamak için değil midir? Bizim atalarımız bir hayat telakkisi olarak, ”Allah’ım, muhannete muhtaç eyleme”, diye dua etmezler miydi? Ancak bu, ‘olan yalnız bende olsun’ ihtirasını beslerse felaket getirmez mi?

Kanaati kaybettik, karşımızdakileri fark etmeyi kaybettik, idealizmi kaybettik, merhameti, kaybettik. Aristokrat aileler çevreye katkı sağlayan değerler sistemininbirer parçası olmaktan çıktı, kendi kendilerinitoplumdanuzol ederek ferdileşmeye başladılar. Hatta bunlar korforun getirdiği genş imkanları kullanmasını da bilemediler, çocuklarınhı da bu yalnız felaketine doğru sürüklediler. 40 yaşına, 50 yaşına gelmiş insanlarınsokak yosmalarıyla ününügünederekevlmenmemesi neyinizahıdır. 

Yılnızca kendisi için düşünen ve yaşayan, dolayısıyla kendisi için üreten, kendisi için tüketen, hasta bir toplum haline düşüyoruz. Liberal kültürün enaniyetimizi besleyen cezbedici özellikleri bir yaşama biçimine dönüştü. Kendisini çevresine kapatan insanların servetin ihtişamı içerisinde yalnız yaşaması, bunalıma dönüşmeye başladı. Nitelikler ve değerler değil, reklamların hayatımıza perçinlediği kavramların emrindeyiz.

Hatırlar mısınız, birkaç intihar olayı olmuştu. Anne-baba zengin ve konforun bunalımı içerisinde çocuğuyla hiçbir bağı yoktu. Bu tür insanlar, canlarına kıyarak bize ders verdiler. Ne var ki, sosyologlar bunun üzerinde durmadılar. Felsefeciler bunu kendileri için irdelenmesi gereken bir olay olarak görmedi. Din idamları, bunu fark edecek yapıdan çok uzakta oldukları, ‘takdiri ilahi deyip’ hiç de umurlarında görmediler. Meseleler öylece kapatılıp gitti.

Artık şunu öğrenmeliyiz, biz kendimize, kendimiz için çeki düzen vermezsek, başkaları bize kendilerinin hesabına çeki düzen vererek, güdümlerine alıp istedikleri gibi kullanabilirler. Aslı gizli tehdit burası olmalıdır.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum