Cangılda bir ceylan !
Politika söz konusu olunca dürüstlük gerçekçilik ve duygusallık ortadan kalkar denilse de, benim için tamamı ve fazlası da halen bire bir geçerli hasletlerdir...
Editör: Ülke Postası Haber Sitesi
09 Mayıs 2021 - 02:33 - Güncelleme: 10 Mayıs 2021 - 22:02
Analiz Makale Kaynağı: Mustafa Satış
yıl öncesinde adı sonradan GSB-Öncü olarak anılsa da, asıl ismi hareket olan bu yazı dizisine başlayalım istedim. Nasip olursa olkdukça önemli bir yazı dizisi olacak.
Bu hareketin kıyısından geçmiş olanları ve aktif poılitik yaşama katılmışları derinden etkileyecek bir yazı dizisi olacak ve temel ilkesi '' Neyse o '' olacak.
Beni incitekmiş, bir başkasının canını yakacakmış hiç umurumda olmayacak. Başkaları, tek varlıkları olan hayatlarını vermiş insanların anıları dururken onun bunun veya benim incinmemin ne kıymeti olabilir ki. Hem kendime hem başkasına karşı çok acımasız olacağımı şimdiden söylemiş olayım.
Yirmi yıl öncesinde baş rolu bir bir hareketin kurucuları olan kişiler oynasa da, onunla kalınmamış, bu harekete bir şekilde bulaşmış analar bacılar, akrabalar, orta öğretim arkadaşları, hapishane arkadaşları, mahalle arkadaşları edirneden kuskulu köyüne Kermita Hemmoya kadar sosyolojik bir döküman, kişiyi birey olarak değil bir üzüm salkımı olarak sergilenmiş göreceğiz, söyleşi bantları çözüldüğünde.
Bu kasetleri dinlerken ki her birini bir kaç kez dinledim. Her defasında gerçeğin başka bir yanını gördüğümü fark ettim.
Örgü kitabımda Japonyadaki Şinto tapınağından söz etmiştim. Bu tapınağın özelliği neresinden bakarsanız bakın tapınağın yeddi köşesinden ancak altısını görebilirsiniz ve her bakışınızda bir köşeyi göremezmişsişniz.
Yani her olayın eksik nir yanı vardır ve tamam, ben hepsini gördüm dememek lazımmış.
İşte ben yalnızca benim gördüklerimle değil, gerçekten samimi anlatımlarını dinlediğimde, kasetleri sayısız kez başa sarıp dinlediğimde şu iddiada bulunabiliyorum, Ben bu konuda bir süreçte hakikat nedir sorusuna cevabım hakikat budur, gerçek budur diyebildim. Yani Şinto tapınağının yeddi köşesini de gördüm ve artık anlatabilirim.
Bunu diyebilmek tamı tamına kırk yılımı aldı.
Hareket neydi, samimiyet neydi, işin içine uluslar arası ilişkiler girince nasıl çakallıklar oluştu.
Ceylanı sırtlanlar nasıl parçaladı.
En yüce idealler dilden düşmezken yalanın en kallavisi nasıl neye sığınarak söylendi.
İhbar, tecrit, nasıl yapıldı. Siyasette samimiyet ve saflığa yer olmadığı, cehennemin yollarının gerçekten iyi niyet taşlarıyla döşenmiş olduğu.
İddealler penceresinden bakıldığında ülkemizde sağın sol, solun da sağ olduğu acı gerçeğinin hiç tartışmaya mahal vermediğini göreceğiz hep beraber.
Pandoranın kutusunu değil, cehennemin kapısını araladığımın farkındayım.
Yalanın en sunturlusu nedir onu göreceğiz.
Cehennemin kapısına hoş geldiniz.
Canlı cenazeler, sizi gerçekten son kez ve temelli gömmeye geldim.
yıl öncesinde adı sonradan GSB-Öncü olarak anılsa da, asıl ismi hareket olan bu yazı dizisine başlayalım istedim. Nasip olursa olkdukça önemli bir yazı dizisi olacak.
Bu hareketin kıyısından geçmiş olanları ve aktif poılitik yaşama katılmışları derinden etkileyecek bir yazı dizisi olacak ve temel ilkesi '' Neyse o '' olacak.
Beni incitekmiş, bir başkasının canını yakacakmış hiç umurumda olmayacak. Başkaları, tek varlıkları olan hayatlarını vermiş insanların anıları dururken onun bunun veya benim incinmemin ne kıymeti olabilir ki. Hem kendime hem başkasına karşı çok acımasız olacağımı şimdiden söylemiş olayım.
Yirmi yıl öncesinde baş rolu bir bir hareketin kurucuları olan kişiler oynasa da, onunla kalınmamış, bu harekete bir şekilde bulaşmış analar bacılar, akrabalar, orta öğretim arkadaşları, hapishane arkadaşları, mahalle arkadaşları edirneden kuskulu köyüne Kermita Hemmoya kadar sosyolojik bir döküman, kişiyi birey olarak değil bir üzüm salkımı olarak sergilenmiş göreceğiz, söyleşi bantları çözüldüğünde.
Bu kasetleri dinlerken ki her birini bir kaç kez dinledim. Her defasında gerçeğin başka bir yanını gördüğümü fark ettim.
Örgü kitabımda Japonyadaki Şinto tapınağından söz etmiştim. Bu tapınağın özelliği neresinden bakarsanız bakın tapınağın yeddi köşesinden ancak altısını görebilirsiniz ve her bakışınızda bir köşeyi göremezmişsişniz.
Yani her olayın eksik nir yanı vardır ve tamam, ben hepsini gördüm dememek lazımmış.
İşte ben yalnızca benim gördüklerimle değil, gerçekten samimi anlatımlarını dinlediğimde, kasetleri sayısız kez başa sarıp dinlediğimde şu iddiada bulunabiliyorum, Ben bu konuda bir süreçte hakikat nedir sorusuna cevabım hakikat budur, gerçek budur diyebildim. Yani Şinto tapınağının yeddi köşesini de gördüm ve artık anlatabilirim.
Bunu diyebilmek tamı tamına kırk yılımı aldı.
Hareket neydi, samimiyet neydi, işin içine uluslar arası ilişkiler girince nasıl çakallıklar oluştu.
Ceylanı sırtlanlar nasıl parçaladı.
En yüce idealler dilden düşmezken yalanın en kallavisi nasıl neye sığınarak söylendi.
İhbar, tecrit, nasıl yapıldı. Siyasette samimiyet ve saflığa yer olmadığı, cehennemin yollarının gerçekten iyi niyet taşlarıyla döşenmiş olduğu.
İddealler penceresinden bakıldığında ülkemizde sağın sol, solun da sağ olduğu acı gerçeğinin hiç tartışmaya mahal vermediğini göreceğiz hep beraber.
Pandoranın kutusunu değil, cehennemin kapısını araladığımın farkındayım.
Yalanın en sunturlusu nedir onu göreceğiz.
Cehennemin kapısına hoş geldiniz.
Canlı cenazeler, sizi gerçekten son kez ve temelli gömmeye geldim.
FACEBOOK YORUMLAR