Cumhuriyet, Cumhuriyet'e karşı!

Cumhuriyet, bilindik haber anlayışıyla bu sefer, Âkif'in dergisi Sebîlürreşad'ı hedef aldı...

Cumhuriyet, Cumhuriyet'e karşı!
16 Aralık 2019 - 01:05 - Güncelleme: 16 Aralık 2019 - 01:12
“Milli Mücadelenin Yüzüncü Yılı”nda, üstelik 20-27 Aralık tarihleri arasında Tüm Türkiye’de ve KKTC çeşitli etkinliklerle kutlanması resmi hâle getirilen “Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Haftası” arifesinde; Milli Eğitim Bakanlığı ile Sebîlürreşad Tarih Eğitim Kültür ve Medeniyet Derneği arasında 9 Aralık 2019 tarihli bir işbirliği protokolü imzalandı ve basın duyuruları yapıldı…

Her türlü takdirin üstündeki projeye “tek” itiraz, 7 Mayıs 1924 tarihinden beri ülkemizde yayımlanan Cumhuriyet gazetesinden geldi. Şaşırdık mı? Elbette hayır…

Adı geçen gazete, 50 bin okuruna; “MEB’den vakıf ve dernek görünümlü dinci yapılarla işbirliği” manşetli kin ve iftira dolu asparagas haberini paylaştı…

Cumhuriyet, bilindik haber anlayışıyla bu sefer, Âkif'in dergisi Sebîlürreşad'ı hedef aldı...


Güya, Milli Eğitim Bakanlığı, halifelik hayali bulunan dinci Sebîlürreşad Derneği ile protokol imzalamış bu da ortaya çıkmış! Haber değeri olan ve medya yayın organlarıyla paylaşılan protokole ilişkin hazımsızlık göstergesi olan haberin devamında; “Okullarda etkinlik düzenleyecek dernek, çocuklara “Sebîlürreşad Elçisi” kartı ile “Genç Asım” rozetleri dağıtacak.” İafadeleri kullanılmış. “Mehmet Akif Ersoy” olan 440 okulda “kutsal ve milli değerlere” sahip çıkılması ve öğrencilerin “milli şuur bilincini” pekiştirmenin “dinci” ve “gerici” sayılarak haberleştirilmesi; başta adını Cumhuriyet’ten alan günlük gazetenin 50 bin okuruna yapılan büyük bir hakarettir…
Oysa projede “Amaç” başlığı altında geçen orijinal metinde;
Mehmet Âkif ERSOY'un bilim ve teknolojiye bakışı doğrultusunda, “Dijital Eğitim İçerikleri” geliştirilmesi ve bunların adı “Mehmet Âkif Ersoy” olan okullarımızda öğrenim gören öğrencilerin kullanımına açarak; kutsal ve millî değerlerimize, İstiklâl Marşı’mıza ve bayrağımıza sahip çıkması için öğrencilerin “millî şuur” bilincini pekiştirmek, eğitim, öğretim ve iş hayatında Âkif’in rol model olarak çizdiği “Asım’ın izinden yürümelerini sağlamak” şeklinde belirtilmiştir.

Gaflet içinde, iftira metoduyla, karalama kampanyasına dönüştürülmek istenen haberle, bir yandan projeyi değersizleştirme girişiminde bulunulmak istenmiş, diğer yandan proje kapsamında protokol imzalayan, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sebîlürreşad Tarih Eğitim Kültür ve Medeniyet Derneği “halifelik hayali” ile yaftalanmış.
Araştırmaya dayanmayan ve doğruluk değeri bulunmayan haberin altına imza atandan, haberin yayınlanmasına onay verenlere varıncaya kadar adı geçen isimler, bize 100 yıllık emanet bırakan başta Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarına, Milli Mücadelenin en önemli cephesinde ateşli hutbeler veren ve “Milli Şair” ünvanı alan İstiklâl Marşı’mızın yazarı, 1908 yılında kurulan ve ilk baskısı o zamanki kıt imkânlara rağmen 70 bin basılan 111 yıllık sönmeyen meş’âle Sebîlürreşad Mecmuasının Başmuharriri ve kurucusu Mehmet Âkif Ersoy’a karşı büyük bir terbiyesizliğin yapılmasına göz yumanlardan başkası değildir!
Milli şairimizin ideâlize ettiği “Âsım’ın Nesli”nden duyulan rahatsızlığın, Cumhuriyetle yaşıt köklü bir gazetede “Asım’ın izinden yürümelerini” gericilik gibi Akif’in şiddetle reddettiği bir ifadeyle haberleştirmesi kabul edilemez bir hadsizliktir.

Bilinmeli ki, okulların kapıları Sebîlürreşad yöneticilerinden ziyade, bahsi geçen derginin yegâne sahibi Mehmet Akif’e ve son 10 yılda 250 bin gençle buluşan onun hayattaki torunu Selma Ersoy Argon’a ve onun eserlerine açılmış oldu.

İmzalanan protokol kapsamında, Bakanlık öğretmen ve personelinin görevlendirmesinden daha başka doğal ne olabilir ki? Kaldı ki, proje ile çalışma yürütülecek okulların bir iletişim ağı ile birbirine bağlanması ve etkileşim ve paylaşım içinde bulunması hedeflenmektedir. Sormak lazım, “Bu mu gericilik?”
İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmet Âkif Ersoy’un çileli hayat hikâyesinin içinde en önemli kesiti barındıran “Milli Mücadele”ye atıfta bulunan “İstiklâl” isimli tiyatro oyunumuz haberde geçen bir meze değil, tam tersine iftihar vesilemizdir.

Âkif, bir asırdır tüm isimlerin üzerinde ittifakla durduğu münevver bir vatanseverdir ve siyaset üstü bir isimdir. İstiklâl Marşı dendiğinde nasıl ki akla önce Âkif geliyorsa ki gelmeli, Sebîlürreşad demek de Mehmet Âkif demektir. Bu gerçekten bihaber olanların haber üretmekle iştigal etmeleri ne acıdır!

Evet, 50 yıllık suskunluğun ardından Akif’in ailesinin izni ile 2016 senesinden beri bir avuç ce sur ve gönüllü İttihadı İslam’ın temsilcileriyle o meş’âleyi yakan derginin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Bayhan’ın ifadesiyle; “Onlar istemese de biz genç nesillere Âkif'i anlatmaya, Âsım'ın neslini yetiştirmeye gayret edeceğiz."
Uğruna milyonlarca canın verildiği ve verilmeye de devam edecek olan ay yıldızlı bayrağımızın bu gökkubbede ilelebet dalgalanması için canla başla hizmet etmeye devam edeceğiz.

Biz sözümüzü söyledik, haksızlık karşısında susacak değiliz! Konuyla ilgili gerekli görmeleri halinde Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk'un da söyleyecekleri illa ki olacaktır.
Milli şairimizin ruhaniyetine sarılarak onun veciz şiirleriyle yazımı sonlandırayım…

KORKMA!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

Evet, bize emanet edilen bayrağı dalgalandırmaya, hak ve hakikati dillendirmeye korkmadan devam edeceğiz.

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

#SebilurresadAkifindir
Ömer Faruk Arlı
16 Aralık 2019

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum