FERYADIMDIR?
Ömer Faruk Arlı / Ülke Postası FERYADIMDIR, “Bize Selahaddin ruhlu çocuklar doğurun” “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
07 Aralık 2017 - 02:52
Ömer Faruk Arlı / Ülke Postası
FERYADIMDIR,
“Bize Selahaddin ruhlu çocuklar doğurun”
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu./Varıp eşiğine alnımı koydum,/Sanki bir yeraltı nehri kaynıyordu.” merhum Mehmet Akif İnan’a ait bu dizelerde geçen düş, karabasana dönmüş durumda, çocuk ise kesintisiz ağlayışlarına nehir taşımakta…
Evet, gündemi belirleyen aktör ne yazık ki, yine İsrail ve onun hamiliğine, sponsorluğuna ve cesaret babalığına soyunan Amerika!
Uzun ve kırmızı renkli idamlık urganını boynunda taşıyan Trump, bugün Müslümanları hayrete düşüren ve iki sayfadan oluşan kararını kamuoyuyla paylaştıktan sonra, yarım asırlık işgal altında, şanlı direnişini sürdüren Filistinliler başta olmak üzere, Türkiye gibi hassas dengeleri koruyan ülkelerden siyasi açıklamaların yanında, kararı kınayan toplumsal eylemler de peşi sıra geldi…
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'dan yaptığı açıklamada; “Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı gelmiştir. Tel Aviv'deki büyükelçiliğimizin Kudüs'e taşınması talimatını verdim." derken tuhaf bir açıklamaya da imza attı ve kendisinden önceki ABD Başkanlarını; "20 yıldan uzun süredir tüm başkanlar bu yasanın gereğini yapmayı ertelediler ve buna gerekçe olarak barış çabalarını gösterdiler. Bu sürenin ardından şu anda daha önce olmadığı kadar İsrail ile Filistin arasında kalıcı bir barışa yakınız!” sözleriyle eleştirdi.
FETHE KADAR GÖZÜNE UYKU GİRMEYEN KOMUTAN: SELAHADDİN EYYÜBİ
1.Haçlı işgalinde, Süleymaniye Tapınağı’na tam 40 bin Müslüman’ın kanı dökülmüştü. Herkesin uyuduğu o dönemde, gaflet uykusundan uyanan Selahaddin Eyyübi’nin ise yüzü gülmüyor, zafer için planlar yapıyor, yeminler ediyordu. Miraçla şereflendirilmiş bir Peygamberin (SAV), emanet bıraktığı şehirde Haçlılar gezinmesini içine sindiremiyor; bundan kendini sorumlu hissediyor ve sürekli gözyaşı döküyordu. Üzüntüsünün sebebini soranlara o manidar cevabı veriyordu; “Kudüs ve Mescid’i Aksa, Haçlı işgalindeyken ben nasıl olurda gülebilirim!”
Asaleti, cesareti ve kudretiyle kısa zamanda İslam ve Hristiyan coğrafyasında tanınan Selahaddin, 1187’de Haçlı ordusunun önüne dikilip, onlara yenilgi acısını yaşatmasıyla birlikte, Kubbetü’s Sahra’daki haç sökülmüş, minareler 88 yıllık suskunluğunu bozmuştu.
Zaferden sonra Mescidi Aksa’da kılınan ilk Cuma namazından sonra 8 asır sürecek olan barış dönemi, ‘Yahudilere bir devlet kurma’ amacıyla İngilizlerin 1918 yılında Kudüs’e girmesiyle kapanmıştı.
ADIM ADIM GELEN İŞGAL
1948’te kurulan Siyonist İsrail devleti, 5 Haziran 1967'de Doğu Kudüs'ü işgal etmesinin ardından, 1980 yılında kentin doğusunu ve batısını “tek taraflı” olarak "birleşik başkenti" ilan etti. Ancak��Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), aynı yıl kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
Bu karar çerçevesinde, ABD dâhil, büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunan hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor/du ta ki, bu güne kadar. Kaos fitilini çeken ABD, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu.
"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ HALA DESTEKLİYORUZ" PALAVRASI
İlk kıblemiz, bereketin sembolü, adaletin tecelli ettiği yurt, eski eminliğinden oldukça uzakta… Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehrimizde 50 yıldır süregelen baskı, zulüm ve katliamlara bir de üçüncü ülke konumundakilerin siyasi kararları eklenince, iş iyice şirazesinden çıkmış oldu.
Kudüs meselisinde hassas dengeleri gözardı etmeyen ABD, ‘İsrail ile Filistin arasında iki devletli çözümü hala destekliyoruz’ açıklamasıyla gönüllere su serpme hinliğini gösterse de İsrail-Arap ihtilafının çözümsüz hale bürüneceği muhakkak!
Filistin Devlet Başkanı Abbas, Trump'ın kararıyla ilgili olarak; “Bu karar, Washington'ın barış sürecinden çekilme ilanıdır.” derken, Dışişleri Bakanlığımız ise; ABD yönetiminin, Kudüs’le ilgili yaptığı sorumsuz açıklamasından endişe duyulduğunu belirterek, kararı kınadı.
İşte tam da bu sırada gözler, gelecek hafta yapılacak olan “İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Liderler Zirvesi”ne çevrildi.
Terör örgütü PKK/PYD'ye aleni yapılan silah, mühimmat, askeri araç ve gereç yardımları ve Reza Zarrab Davası ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırma hamlelerine bir yenisini ekleyen Amerika’ya karşı bütün kozlar kullanılarak; Kudüs'ün, Harem-i Şerif'in ve Mescid-i Aksa'nın mevcut statüsünün korunması noktasında bütün olasılıklar masaya yatırılacak.
SON SÖZ VE BİR SORU
ABD'nin, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması kararı, yurt genelinde protesto edildiğine dair haberler gündemin birinci sırasını teşkil ederken, çuvaldız kadar olmasa da iğne deliğinden geçen bir soru sormak istiyorum;
Şimdi biz, fethe kadar dudaklarına gülümse değmeyen büyük komutan Selahaddin Eyyübi gibi gözlerimize uykuyu haram mı edeceğiz, yoksa elimize Amerikan menşeli ve sevimli birer ajan hükmünde olan 7 bin TL’lik oyuncakları alarak, kararı sosyal medya hesaplarımızdan kınamakla mı yetineceğiz?
Ve "son söz olarak annelere sesleniyorum; “Bize Selahaddin ruhlu çocuklar doğurun” Belki de o çocuk doğmuştur, aramızdadır ve zafer planları yapıyordur, kim bilir!
Ömer Faruk Arlı / Ülke Postası
FERYADIMDIR,
“Bize Selahaddin ruhlu çocuklar doğurun”
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu./Varıp eşiğine alnımı koydum,/Sanki bir yeraltı nehri kaynıyordu.” merhum Mehmet Akif İnan’a ait bu dizelerde geçen düş, karabasana dönmüş durumda, çocuk ise kesintisiz ağlayışlarına nehir taşımakta…
Evet, gündemi belirleyen aktör ne yazık ki, yine İsrail ve onun hamiliğine, sponsorluğuna ve cesaret babalığına soyunan Amerika!
Uzun ve kırmızı renkli idamlık urganını boynunda taşıyan Trump, bugün Müslümanları hayrete düşüren ve iki sayfadan oluşan kararını kamuoyuyla paylaştıktan sonra, yarım asırlık işgal altında, şanlı direnişini sürdüren Filistinliler başta olmak üzere, Türkiye gibi hassas dengeleri koruyan ülkelerden siyasi açıklamaların yanında, kararı kınayan toplumsal eylemler de peşi sıra geldi…
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'dan yaptığı açıklamada; “Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı gelmiştir. Tel Aviv'deki büyükelçiliğimizin Kudüs'e taşınması talimatını verdim." derken tuhaf bir açıklamaya da imza attı ve kendisinden önceki ABD Başkanlarını; "20 yıldan uzun süredir tüm başkanlar bu yasanın gereğini yapmayı ertelediler ve buna gerekçe olarak barış çabalarını gösterdiler. Bu sürenin ardından şu anda daha önce olmadığı kadar İsrail ile Filistin arasında kalıcı bir barışa yakınız!” sözleriyle eleştirdi.
FETHE KADAR GÖZÜNE UYKU GİRMEYEN KOMUTAN: SELAHADDİN EYYÜBİ
1.Haçlı işgalinde, Süleymaniye Tapınağı’na tam 40 bin Müslüman’ın kanı dökülmüştü. Herkesin uyuduğu o dönemde, gaflet uykusundan uyanan Selahaddin Eyyübi’nin ise yüzü gülmüyor, zafer için planlar yapıyor, yeminler ediyordu. Miraçla şereflendirilmiş bir Peygamberin (SAV), emanet bıraktığı şehirde Haçlılar gezinmesini içine sindiremiyor; bundan kendini sorumlu hissediyor ve sürekli gözyaşı döküyordu. Üzüntüsünün sebebini soranlara o manidar cevabı veriyordu; “Kudüs ve Mescid’i Aksa, Haçlı işgalindeyken ben nasıl olurda gülebilirim!”
Asaleti, cesareti ve kudretiyle kısa zamanda İslam ve Hristiyan coğrafyasında tanınan Selahaddin, 1187’de Haçlı ordusunun önüne dikilip, onlara yenilgi acısını yaşatmasıyla birlikte, Kubbetü’s Sahra’daki haç sökülmüş, minareler 88 yıllık suskunluğunu bozmuştu.
Zaferden sonra Mescidi Aksa’da kılınan ilk Cuma namazından sonra 8 asır sürecek olan barış dönemi, ‘Yahudilere bir devlet kurma’ amacıyla İngilizlerin 1918 yılında Kudüs’e girmesiyle kapanmıştı.
ADIM ADIM GELEN İŞGAL
1948’te kurulan Siyonist İsrail devleti, 5 Haziran 1967'de Doğu Kudüs'ü işgal etmesinin ardından, 1980 yılında kentin doğusunu ve batısını “tek taraflı” olarak "birleşik başkenti" ilan etti. Ancak��Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), aynı yıl kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
Bu karar çerçevesinde, ABD dâhil, büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunan hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor/du ta ki, bu güne kadar. Kaos fitilini çeken ABD, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu.
"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ HALA DESTEKLİYORUZ" PALAVRASI
İlk kıblemiz, bereketin sembolü, adaletin tecelli ettiği yurt, eski eminliğinden oldukça uzakta… Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehrimizde 50 yıldır süregelen baskı, zulüm ve katliamlara bir de üçüncü ülke konumundakilerin siyasi kararları eklenince, iş iyice şirazesinden çıkmış oldu.
Kudüs meselisinde hassas dengeleri gözardı etmeyen ABD, ‘İsrail ile Filistin arasında iki devletli çözümü hala destekliyoruz’ açıklamasıyla gönüllere su serpme hinliğini gösterse de İsrail-Arap ihtilafının çözümsüz hale bürüneceği muhakkak!
Filistin Devlet Başkanı Abbas, Trump'ın kararıyla ilgili olarak; “Bu karar, Washington'ın barış sürecinden çekilme ilanıdır.” derken, Dışişleri Bakanlığımız ise; ABD yönetiminin, Kudüs’le ilgili yaptığı sorumsuz açıklamasından endişe duyulduğunu belirterek, kararı kınadı.
İşte tam da bu sırada gözler, gelecek hafta yapılacak olan “İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Liderler Zirvesi”ne çevrildi.
Terör örgütü PKK/PYD'ye aleni yapılan silah, mühimmat, askeri araç ve gereç yardımları ve Reza Zarrab Davası ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırma hamlelerine bir yenisini ekleyen Amerika’ya karşı bütün kozlar kullanılarak; Kudüs'ün, Harem-i Şerif'in ve Mescid-i Aksa'nın mevcut statüsünün korunması noktasında bütün olasılıklar masaya yatırılacak.
SON SÖZ VE BİR SORU
ABD'nin, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması kararı, yurt genelinde protesto edildiğine dair haberler gündemin birinci sırasını teşkil ederken, çuvaldız kadar olmasa da iğne deliğinden geçen bir soru sormak istiyorum;
Şimdi biz, fethe kadar dudaklarına gülümse değmeyen büyük komutan Selahaddin Eyyübi gibi gözlerimize uykuyu haram mı edeceğiz, yoksa elimize Amerikan menşeli ve sevimli birer ajan hükmünde olan 7 bin TL’lik oyuncakları alarak, kararı sosyal medya hesaplarımızdan kınamakla mı yetineceğiz?
Ve "son söz olarak annelere sesleniyorum; “Bize Selahaddin ruhlu çocuklar doğurun” Belki de o çocuk doğmuştur, aramızdadır ve zafer planları yapıyordur, kim bilir!
Ömer Faruk Arlı / Ülke Postası
FACEBOOK YORUMLAR