GELİN KENDİMİZİ TEST EDELİM; YETERLİ TAKVA SAHİBİ MİYİZ?

GELİN KENDİMİZİ TEST EDELİM; YETERLİ TAKVA SAHİBİ MİYİZ?
20 Ocak 2018 - 20:11

Takvayı Müslümanlar hep Allah’a karşı kulluk sorumluluğu olarak görürler. Bu alan, zamanla giderek daralmış, sadece ibadetlere indirilmiş. Oradan da uzaklaşarak iyi kalpli olmayla sonuçlandırılmış. Bu sorumluluktan kaçışın tipik bir göstergesidir. İnsan, yaratılırken, yani insan vasıflarıyla donatılarak hayat emanetiyle gönderilirken, Yüce Yaratıcımız ona bazı ciddi yükümlülükleri de beraberinde vermiştir.

Takva, böyle bir sorumluluğun bilincinde olmaktır. Bu, insandan insana, insandan hayvana, insandan eşyaya karşı halka halka genişleyerek gider. 

Takvayı en geniş anlamıyla düşünürsek, “bütün varlıklara karşı sorumluluk kavramına sahip olmak diye bakabiliriz. 
Böyle olunca takva sadece ibadetle sınırlı bir olay olmamaktadır. İbadet yaparsınız, ancak çıkınca bir başkasının dedikodusunu yapıyorsanız bu takva sizi hiçbir yere götürmez, hatta içtiğiniz sigaranın izmaritini gelişigüzel sokağa atıyorsanız, kullandığınız tüketim malzemesinin ambalajını aynı şekilde sağa sola savuruyorsanız, havayı bilinçsizce kirletiyorsanız, hayvanı, hayvanın yaşama hakkını korumuyorsanız namaz sizi kurtarır mı acaba? İnsanları çekiştiriyor, haksız zan altına sokuyorsanız siz takva ehli olamazsınız. Hele hele yalan söylüyorsanız, kendinize küçük menfaatler sağlarken toplumun ortak değerlerine hasar açacak davranışlarda bulunuyorsunuz takvada nasıl yer sahibi olacaksınız?
Kur’an’da takva ile çok sayıda ayet vardır. Onlardan birkaçı şöyledir:
“Allah, takva sahiplerini sever.” (3/76)
“Allah, takva sahipleri ve ihsanda bulunanlarla beraberdir” (16/128)
“Muhakkak ki, Allah indinde en değerliniz takvaca en ileri olanınızdır.” (49/13)
Bu ifadelere bakarak, takvayı Allah’tan korkmak olarak algılamak değildir. Bir Müslümanın korkudan ziyade yaptığının bilincinde olması ve sokağın kirlerinden, duygusal çıkarlarından, kendi nefsine hoş gelen ancak onu kötülüğe götürecek şeylerden korunması demektir.
Bugün İslam toplumunun en önemli meselelerinden birisi bu ruhsal disiplini kaybetmiş olmasıdır.
Varlıklı bir insan zekât verir ve hayır yapar, bu güzel bir şeydir. Bundan en önemli beklentisi affedilmesi ve ahirette umduğu makama kavuşabilmesidir. Ancak “Ben bu varlığa hangi yoldan ulaştım?”, diye bir vicdani değerlendirmede bulunmaz ise, bu hayrın yerini bulduğu konusunda emin olabilir miyiz?
Sonuç itibariyle Yüce Yaratıcı bize “Vicdan” diye bir duygu vermiştir. Bu insanın kendi kendisine özeleştiri yapmasının merkez noktasıdır. 
Müslümanım diyen bir insan özeleştiri yapmadan takva kavramından bir şeyler bekliyorsa, yazık!..
Şimdi gelin şu kısa değerlendirme çerçevesinde kendimizi test edelim, biz geçekten yeterli takva sahibi insanlar mıyız?


Takvayı Müslümanlar hep Allah’a karşı kulluk sorumluluğu olarak görürler. Bu alan, zamanla giderek daralmış, sadece ibadetlere indirilmiş. Oradan da uzaklaşarak iyi kalpli olmayla sonuçlandırılmış...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum