KÜRT MESELESİ -|- YANAN ZEMİNDE SİYASET.?
Kürt hareketinin tek temsilcisi PKK imiş gibi bir hava egemen oldu memlekette ... Oysa her kes bilir ki, sayısız görüş ve topluluk var PKK dışında. Bu geniş kesimlerin nasıl susturulduğuna girmeyeceğim gireceğim...
Editör: Ülke Postası Haber Sitesi
17 Ocak 2020 - 01:44
1968-69 da İstanbul’da Doğu Kültür Ocaklarına katıldığımda beri, Kürt meselesinden çok söz edildiğine, lakin hiç bir tarafın bu konuda açık seçik konuşmadığı inancındayım. Ortamımı var sanki diyenlerin haykırışlarını duyar gibiyim. Tamam bu meselenin serbestçe tartışıldığı bir ortamın olmadığı kabul ancak, tartışma olanağı ve imkanı olduğunda da konuşulmadı sanki. Bir çok konuda olduğu gibi Kürt meselesinde karnından konuşmak tarafların işine geldi sanki.
Mesela Dolmabahçede yapılan ortak basın toplantısının ertesinde iktidar PKK’nın masayı devirdiğini söyledi. Ben de o inançtayım ama, masayı kim devirmişse devirsin, demek ki bir mesele vardı ama çözülmeden masa devrildi, yani mesele çözülmediği ortada. Oysa iktidar bu gelişmeler ertesinde ‘’ Kürt meselesi çözüldü, böyle bir sorun yoktur.’’ tezini savunmaya başladı. Sanki masanın devrilmesi meseleyi çözmüş gibi bir tezle karşı karşıya kaldık. Bunun kabülü çok zor...
Tekrar olacak ama önemine binaen, sorun varmıdır yokmudur meselesinde ortak bir kanaatin olmadığı inancındayım... Bu konuda açıklık olmadığına göre vardıysa neydi, nasıl çözüldü ve yok oldu ...Varsa, çözülmediyse nedir ve nasıl çözülür konusunun tartışılmadığı ortada değilmi ...
Sorun nedire cevap yoksa, ikinci adıma yani çözüme nasıl gidilecek, yani ikinci adım nasıl atılacak ...
Ortada yığınla çözüm önerisi uçuşmakta. Ana dilde eğitimden özerkliğe oradan ayrı devlete kadar çözüm önerisi ve daha bir çok şey var. İnanırmısınız bilmem ama ben bu yaşa geldim, bu güne kadar meselenin açık seçik ve anlaşılır bir şekilde dile getiridiğine şahit olmadım. Yalnız şöyle bir şey var, elli yılı aşan politik yaşamımda politikleşmiş Kürt insanının neredeyse tamamının ayrı devletten yana olduklarından başka bir isteğe şahit olmadım. Bence asıl meselede burada. İster özerklik olsun ister ayrılma veya federasyon olsun. Tamamı açık seçik bir şekilde tartışılmalıdır. Mesela ayrılıp devlet kurmanın olanağı, yararı, zararı ne olur tartışılabilmelidir. Federasyon ne derece imkan dahilindedir ve halklara ve milletlere ne yararı vardır. Özerklik ve benzeri çözümlele ilgili önerilerde de aynı. Özellikle bir arada yaşamak ama hangi iyileştirmelerin ışığında yürünebilir de dahil ...
En çok ileri sürülen ergüman HDP yöneticilerinin, en çokta Selahattin Demirtaş’ın PKK ile arasına sınır koymasının çözüm olduğu dile getiriliyor. Tamam da, bugün Demirtaş söyleneni yapsa HDP tabanında ne etkisi olabilir. Tartışmaya bile gerek yok bence, etkisi sıfır olur. Asıl olan PKK stratejisinin nasıl değiştireleceği veya etkisizleştirilmesidir bence.
PKK’nın silah külah işlerini bırakmadığı açık olmasına rağmen, HDP tabanı tarafından sempatiyle karşılanması Cumhuriyet tarihi boyunca yönetimin Kürt halkına karşı tarifi imkansız hakzızlıklarda ve şiddette yatmaktadır. HDP tabanında şöyle bir inanç var ‘’ PKK silahlı mücadele vermeseydi, Kürtler kartkurt’tan ileri gidemezdi.’’ PKK’nı gerek kuruluşu, gerekse geçirdiği evrilmeler onu ABD’nin enstürmanı bir cıfıt mahallesine çevirdiği ortadayken. Garnizon devlet olarak ülkenin birliğini bozmak için emir bekler durumda beklerken, memlekette bu meselenin gündemin başına alarak tartışılmasının sakıncalarını görmüyor değilim. Gerçekten de bu konuda raçete sahibi değilim. Yüz yıllık cumhuriyet tarihi boyunca kendine özgü koşullar sonucu ülkede Kürtlerin ve Türklerin ayrıştığı ve yoğunlaştığı bölgeler neredeyse yok gibidir. Nereyi ölçü olarak alırsanız alın bir apartmanda dört Kürt ailesi varsa bir o kadar Türk vardır. Bu iç içe geçmişlik bir sonuçtur ve ayrıştırma yönünde her hareket bu ülkenin felaketini istemek anlamına gelir. Böyle bir istem ne Türkün ne de Kürdün yararınadır. Dediğim gibi bir reçetem yok ve zaten bu nedenle konunun en ince detayına kadar tartışılmasından yanayım. Karnından konuşmanın kimseye yararı olmadığı inancındayım ...
Özel Haber: Mustafa Satış
PKK’nın bugünkü stratejisi Suriyede kurulması amaçlanan ABD’nin tepeden tırnağa techizatlandırdığı garnizon devleti temel almaktadır. İşin garibi, gerek PKK gerek HDP söylemlerinde bu konuya hiç değinilmemektedir. Böyle bir şey yokmuş gibi bir tutum var. Esamesi bile okunmuyor garnizon devletin.
Hayati bir mesele daha var. Kürt hareketinin tek temsilcisi PKK imiş gibi bir hava egemen oldu memlekette ... Oysa her kes bilir ki, sayısız görüş ve topluluk var PKK dışında. Bu geniş kesimlerin nasıl susturulduğuna girmeyeceğim burada. Bu konuda adeta jenosit derecesinde katkliamlar uygulanmasına rağmen her şeyi göze alıp konuşanlar var ancak gerçekte bu kesimlerin sanıldığından çok fazla taraftarı vardır. Bu suskunlukta PKK’nın şiddet politikasının çok önemli rolü var bence...
Konunun çok hayati olduğunun farkında olmamak mümkünmü. Mayın tarlası gibi. Başlıkta söyldiğim gibi zemin yanıyor. Zemin kan revan içinde ...
Bu hamurun çok su götüreceği ortada, burada kesmeden önce bir gözlemimi söylemek istiyorum.
Elli yıllık politik yaşamımda Kürt meselesinde Ak Parti ve CHP’yi karşılaştırdığımda, olan biten her şeye rağmen Kürt meselesine en çok yaklaşanın Ak Parti olduğuna şahit oldum. CHP’nin bir kez olsun bu konuya samimi yaklaştığına şahit olmadım.
Biliyorum çok insanın bana karşı çıkacasğını bu ahval ve şerait içinde.
Görüşlerimi bir kez daha dile getireyim dedim.
Özel Haber: Mustafa Satış
Mesela Dolmabahçede yapılan ortak basın toplantısının ertesinde iktidar PKK’nın masayı devirdiğini söyledi. Ben de o inançtayım ama, masayı kim devirmişse devirsin, demek ki bir mesele vardı ama çözülmeden masa devrildi, yani mesele çözülmediği ortada. Oysa iktidar bu gelişmeler ertesinde ‘’ Kürt meselesi çözüldü, böyle bir sorun yoktur.’’ tezini savunmaya başladı. Sanki masanın devrilmesi meseleyi çözmüş gibi bir tezle karşı karşıya kaldık. Bunun kabülü çok zor...
Tekrar olacak ama önemine binaen, sorun varmıdır yokmudur meselesinde ortak bir kanaatin olmadığı inancındayım... Bu konuda açıklık olmadığına göre vardıysa neydi, nasıl çözüldü ve yok oldu ...Varsa, çözülmediyse nedir ve nasıl çözülür konusunun tartışılmadığı ortada değilmi ...
Sorun nedire cevap yoksa, ikinci adıma yani çözüme nasıl gidilecek, yani ikinci adım nasıl atılacak ...
Ortada yığınla çözüm önerisi uçuşmakta. Ana dilde eğitimden özerkliğe oradan ayrı devlete kadar çözüm önerisi ve daha bir çok şey var. İnanırmısınız bilmem ama ben bu yaşa geldim, bu güne kadar meselenin açık seçik ve anlaşılır bir şekilde dile getiridiğine şahit olmadım. Yalnız şöyle bir şey var, elli yılı aşan politik yaşamımda politikleşmiş Kürt insanının neredeyse tamamının ayrı devletten yana olduklarından başka bir isteğe şahit olmadım. Bence asıl meselede burada. İster özerklik olsun ister ayrılma veya federasyon olsun. Tamamı açık seçik bir şekilde tartışılmalıdır. Mesela ayrılıp devlet kurmanın olanağı, yararı, zararı ne olur tartışılabilmelidir. Federasyon ne derece imkan dahilindedir ve halklara ve milletlere ne yararı vardır. Özerklik ve benzeri çözümlele ilgili önerilerde de aynı. Özellikle bir arada yaşamak ama hangi iyileştirmelerin ışığında yürünebilir de dahil ...
En çok ileri sürülen ergüman HDP yöneticilerinin, en çokta Selahattin Demirtaş’ın PKK ile arasına sınır koymasının çözüm olduğu dile getiriliyor. Tamam da, bugün Demirtaş söyleneni yapsa HDP tabanında ne etkisi olabilir. Tartışmaya bile gerek yok bence, etkisi sıfır olur. Asıl olan PKK stratejisinin nasıl değiştireleceği veya etkisizleştirilmesidir bence.
PKK’nın silah külah işlerini bırakmadığı açık olmasına rağmen, HDP tabanı tarafından sempatiyle karşılanması Cumhuriyet tarihi boyunca yönetimin Kürt halkına karşı tarifi imkansız hakzızlıklarda ve şiddette yatmaktadır. HDP tabanında şöyle bir inanç var ‘’ PKK silahlı mücadele vermeseydi, Kürtler kartkurt’tan ileri gidemezdi.’’ PKK’nı gerek kuruluşu, gerekse geçirdiği evrilmeler onu ABD’nin enstürmanı bir cıfıt mahallesine çevirdiği ortadayken. Garnizon devlet olarak ülkenin birliğini bozmak için emir bekler durumda beklerken, memlekette bu meselenin gündemin başına alarak tartışılmasının sakıncalarını görmüyor değilim. Gerçekten de bu konuda raçete sahibi değilim. Yüz yıllık cumhuriyet tarihi boyunca kendine özgü koşullar sonucu ülkede Kürtlerin ve Türklerin ayrıştığı ve yoğunlaştığı bölgeler neredeyse yok gibidir. Nereyi ölçü olarak alırsanız alın bir apartmanda dört Kürt ailesi varsa bir o kadar Türk vardır. Bu iç içe geçmişlik bir sonuçtur ve ayrıştırma yönünde her hareket bu ülkenin felaketini istemek anlamına gelir. Böyle bir istem ne Türkün ne de Kürdün yararınadır. Dediğim gibi bir reçetem yok ve zaten bu nedenle konunun en ince detayına kadar tartışılmasından yanayım. Karnından konuşmanın kimseye yararı olmadığı inancındayım ...
Özel Haber: Mustafa Satış
PKK’nın bugünkü stratejisi Suriyede kurulması amaçlanan ABD’nin tepeden tırnağa techizatlandırdığı garnizon devleti temel almaktadır. İşin garibi, gerek PKK gerek HDP söylemlerinde bu konuya hiç değinilmemektedir. Böyle bir şey yokmuş gibi bir tutum var. Esamesi bile okunmuyor garnizon devletin.
Hayati bir mesele daha var. Kürt hareketinin tek temsilcisi PKK imiş gibi bir hava egemen oldu memlekette ... Oysa her kes bilir ki, sayısız görüş ve topluluk var PKK dışında. Bu geniş kesimlerin nasıl susturulduğuna girmeyeceğim burada. Bu konuda adeta jenosit derecesinde katkliamlar uygulanmasına rağmen her şeyi göze alıp konuşanlar var ancak gerçekte bu kesimlerin sanıldığından çok fazla taraftarı vardır. Bu suskunlukta PKK’nın şiddet politikasının çok önemli rolü var bence...
Konunun çok hayati olduğunun farkında olmamak mümkünmü. Mayın tarlası gibi. Başlıkta söyldiğim gibi zemin yanıyor. Zemin kan revan içinde ...
Bu hamurun çok su götüreceği ortada, burada kesmeden önce bir gözlemimi söylemek istiyorum.
Elli yıllık politik yaşamımda Kürt meselesinde Ak Parti ve CHP’yi karşılaştırdığımda, olan biten her şeye rağmen Kürt meselesine en çok yaklaşanın Ak Parti olduğuna şahit oldum. CHP’nin bir kez olsun bu konuya samimi yaklaştığına şahit olmadım.
Biliyorum çok insanın bana karşı çıkacasğını bu ahval ve şerait içinde.
Görüşlerimi bir kez daha dile getireyim dedim.
Özel Haber: Mustafa Satış
FACEBOOK YORUMLAR