MESCİDİ NEBEVİ'DE SECDEDE ÖLEN ÇİNLİ?
Yeni Müslüman olan Çin'li Muhammet'in ibretlik hikayesi...
Editör: Ülke Postası Haber Sitesi
06 Mayıs 2021 - 03:59
Türkistanlı bir gencimiz Çin’deki insanlarla internet üzerinden arkadaşlık kurar. Yazışmaları öyle bir noktaya gelir ki, bunlar Türkiye’yi merak ettiklerini söylerler. Türkistanlı genç bunları davet eder.
Gruptan üç kişi Türkiye’ye gelir. İstanbul’da bir otele yerleşirler. Birkaç gün boyunca şehrin camilerini gezerler. Camilerdeki ihtişam, ibadet eden Müslümanlardaki hoşgörü Budist olan bu insanları öylesine etkiler ki, bir gün bunlar üçü de Müslüman olmaya karar verirler ve bunu Türkistanlı gence söylerler. Doğruca İstanbul Müftüsüne götürür. Bunlar orada ihtida ederler. Kendilerine birer Müslüman adı verilir. İçlerinden birisi; ‘Ben İslam Peygamberinin adını alma istiyorum’ der ve ona bu ad verilir, ertesi günü, Mekke ve Medine’yi görmek istediklerini söylerler. Hemen bir Umre seya-hati düzenleyen firmaya giderler. İşlemleri yapılır ve Mekke’ye uçarlar.
Eşyalarını yerleştirdikten sonra Kabe’ye giderler. Orada namaz kılacaklardır. Türkistanlı bunlara, ‘Benim arkama durun ve benim yaptıklarımı tekrar edin. Namaz sureleri yerine de içinizden tekbir getirin’, diye yönlendirir. Namaza dururlar, birinci rekattan sonra Muhammed adını alan Çinli secdeden kalkmaz, ikinci, üçünü, dördüncü rekat derken. Çinli hala secdededir. Türkistanlı, uyarır ve kaldırır. Niye bu kadar secdede kaldığı sorulunca da verdiği cevap anlamlıdır: ‘Secdedeki nuşu hali beni öylesine etkiledi ki, adeta Rabbimle yüzyüze gelir gibi oldum. Ömrümde bugüne kadar böyle bir lezzet almadım. Değmeseydiniz sabaha kadar burada öyle kalırdım’, diye karşılık verir.
Birazdan Medine’ye geçerler. Mescidi Nebevi’ye giderken, Muhammed, Türkistanlıya; ’buradaki insanlar çok hoş. Benim Çinde büyük bir Alkol fabrikam var. Buraya maliyetine içki göndersem, bu kardeşlerimiz satıp para kazansalar nasıl olur?’ diye sorar.
Türkistanlı, içkinin İslam’da haram olduğunu hatta üretilmesinin, satılmasının da haram olduğunu söyler. Çinli birden durur; ‘bana bir ankesörlü telefon bulalım, Çine telefon etmem lazım’ der. Telefon bulurlar, açar karşıdaki kardeşine, ‘Fabrikayı hemen kapatıyorsun, .bundan böyle içki üretmeyeceksin’ der. Kardeş itiraz ederse de ‘Hayır, ben böyle istiyorum derhal dediğimi yapacaksın’, talimatını verir. Mescidi nebeviye girip namaza başlarlar. Muhammed yine secdeden kalkmaz, ikinci, üçüncü, dördüncü rekat derken namaz biter. Muhammet hala secdededir Kaldırmak istediklerinde görürler ki, Muhammed secdede ruhunu teslim etmiştir.
Kaynak: Muhsin İlyas Subaşı
Gruptan üç kişi Türkiye’ye gelir. İstanbul’da bir otele yerleşirler. Birkaç gün boyunca şehrin camilerini gezerler. Camilerdeki ihtişam, ibadet eden Müslümanlardaki hoşgörü Budist olan bu insanları öylesine etkiler ki, bir gün bunlar üçü de Müslüman olmaya karar verirler ve bunu Türkistanlı gence söylerler. Doğruca İstanbul Müftüsüne götürür. Bunlar orada ihtida ederler. Kendilerine birer Müslüman adı verilir. İçlerinden birisi; ‘Ben İslam Peygamberinin adını alma istiyorum’ der ve ona bu ad verilir, ertesi günü, Mekke ve Medine’yi görmek istediklerini söylerler. Hemen bir Umre seya-hati düzenleyen firmaya giderler. İşlemleri yapılır ve Mekke’ye uçarlar.
Eşyalarını yerleştirdikten sonra Kabe’ye giderler. Orada namaz kılacaklardır. Türkistanlı bunlara, ‘Benim arkama durun ve benim yaptıklarımı tekrar edin. Namaz sureleri yerine de içinizden tekbir getirin’, diye yönlendirir. Namaza dururlar, birinci rekattan sonra Muhammed adını alan Çinli secdeden kalkmaz, ikinci, üçünü, dördüncü rekat derken. Çinli hala secdededir. Türkistanlı, uyarır ve kaldırır. Niye bu kadar secdede kaldığı sorulunca da verdiği cevap anlamlıdır: ‘Secdedeki nuşu hali beni öylesine etkiledi ki, adeta Rabbimle yüzyüze gelir gibi oldum. Ömrümde bugüne kadar böyle bir lezzet almadım. Değmeseydiniz sabaha kadar burada öyle kalırdım’, diye karşılık verir.
Birazdan Medine’ye geçerler. Mescidi Nebevi’ye giderken, Muhammed, Türkistanlıya; ’buradaki insanlar çok hoş. Benim Çinde büyük bir Alkol fabrikam var. Buraya maliyetine içki göndersem, bu kardeşlerimiz satıp para kazansalar nasıl olur?’ diye sorar.
Türkistanlı, içkinin İslam’da haram olduğunu hatta üretilmesinin, satılmasının da haram olduğunu söyler. Çinli birden durur; ‘bana bir ankesörlü telefon bulalım, Çine telefon etmem lazım’ der. Telefon bulurlar, açar karşıdaki kardeşine, ‘Fabrikayı hemen kapatıyorsun, .bundan böyle içki üretmeyeceksin’ der. Kardeş itiraz ederse de ‘Hayır, ben böyle istiyorum derhal dediğimi yapacaksın’, talimatını verir. Mescidi nebeviye girip namaza başlarlar. Muhammed yine secdeden kalkmaz, ikinci, üçüncü, dördüncü rekat derken namaz biter. Muhammet hala secdededir Kaldırmak istediklerinde görürler ki, Muhammed secdede ruhunu teslim etmiştir.
Kaynak: Muhsin İlyas Subaşı
FACEBOOK YORUMLAR