NATO VE TÜRKİYE'YE PROVOKASYON?
Tespitleri doğru yapmak gerekir
17 Kasım 2017 - 20:00
Tespitleri doğru yapmak gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan 'amacımız dostları arttırmak, düşmanı azaltmaktır' diyor. Bu doğru bir tutumdur. Ama kimi zaman sizin dost olmak istedikleriniz sizinle dost olmak istemeyebiliyor. Onların hiç de hayra alamet olmayan başka niyetleri vardır. O zaman onlara karşı da gardınızı almak zorundasınız.
NATO içinde Amerikan menşeli bir grup var. En büyük destekleri de Almanya'dan. Bunların derdi Türkiye iledir. Başta silah tekelleri olmak üzere batılı tröstler adına dünyayı kontrol altına almak istiyorlar. Küreselleşmeden anladıkları budur. Türkiye'yi bu amaçları önünde engel olarak görüyorlar. Bu engeli ortadan kaldırabilmek için de Türkiye'nin siyasal yönetimini ve coğrafi sınırlarını değiştirmek, onu küçülterek başına kendi amaçları doğrultusunda bir yönetim geçirmek istiyorlar.
Aparatları DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi yapılar. Bunları kullanarak Türkiye'nin gücünü zayıflatmak istiyorlar. Böylece 'turkey ' yani hindiyi, kızarmış olarak sofralarına koyabilecekler. Sonrasında sıra Rusya ve İran'a gelecek. Oradan öte daha başka ülkeleri de dizayn edebilecekler.
Obama yönetimi bu grubun hizmetinde idi. Ama Trump bunlarla pek uyum sağlamıyor. Bu nedenle Trump yönetimini de itibarsızlaştırıp düşürmek ya da boyun eğdirmek istiyorlar. Bu stratejiyi gözümüzün önünde cereyan eden algı operasyonları ile yürütüyorlar.
Türkiye zayıflatılıp yalnızlaştırılabilirse bu projeyi hayata geçirebileceklerini hesap ediyorlar. Norveç'teki NATO tatbikatında ortaya çıkan skandal, bu oyunun bir parçası. Zaten uzun zamandır Türkiye'nin NATO dan çıkarılması için sinsi bir propaganda yürütmekteydiler. Bu gerçekleşirse Türkiye'nin daha kolay dizayn edilebileceği düşüncesindeler. Oyun bu.
Nitekim son oyun tutmuş gibi. NATO yönetimi aciz kalmış durumda. Türkiye haklı olarak en sert tepkisini koydu, ipler gerildi. Norveç provokasyonunu yaparken amaçladıkları da buydu işte.Fakat unutmamak gerekir ki gerek NATO içinde, gerekse de batılı çevrelerde bu düşman düşünce kadar, Türkiye'ye dost bir düşünce de mevcut. Önce dostluk yanlılarını geriletmeleri gerekiyor. İşte Norveç provokasyonu bu anlayışla tezgahlandı.
Kaderin cilvesine bakın ki ömrünün önemli bir bölümünü emperyalizmden bağımsızlaşmak, bunun için de NATO dan çıkmak gerektiği düşüncesi ile geçirmiş biri olarak bana, NATO nun bir kanadına karşı diğerini tercih etmek düştü. Çünkü bahsettiğim klik çok tehlikeli bir kliktir. Bu klik ateşle oynuyor; üçüncü dünya savaşını tetikleyecek işler yapıyor. Bunlar ikinci dünya savaşı öncesindeki faşizmi ve dünya savaşını kışkırtan finans kapitalin en gerici, en vahşi, en gözü dönmüş kesimi gibidir.
Günümüzde, o döneme benzer bir senaryoyu sahneye koymaya çalışıyorlar.
Tabi oyunları her zaman tutmuyor. Fakat gözleri o kadar dönmüş ki bütün oyunları deşifre edildiği halde asla sırtlanlıktan vazgeçmek niyetleri yok. Bir gün Kuzey Afrika'da, öbür gün Ukrayna'da, ertesinde Ortadoğu'da, sonrasında Arap yarımadasında tezgah açıyorlar. Nereden tutturabilirlerse oradan yürüyecekler.
Türkiye şimdilik bu saldırıya anında ve sert tepki verdi. Yapması gereken buydu. NATO yönetimi de özür üstüne özür diledi. Onun da yapması gereken buydu. Fakat neo faşizm ve savaş özentili bu güruhu geriletmek için daha çok şey yapılmasına ihtiyaç var. NATO gibi bir kurumun, böyle aciz duruma düşmemesi, bu tür bir provokasyona imkan vermemesi gerekirdi.
CHP nihayet bir dış saldırı karşısında olumlu tutum aldı. Fakat o provokasyonda Atatürk'ün resmi kullanılmamış olsaydı, yani hedefe sadece Erdoğan konulsaydı aynısını yapar mıydı emin değilim. Bu, sadece AK Partinin savaşı değil, Türkiye'nin savaşı. O yüzden Türkiye, bu badireyi atlatabilmesi için topyekun tavır alabilmeli. Yani bu güruhun Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarının bir parçası olmamak, onların saldırısından fayda ummamak gerekir. Kurdun başkasına yiyecek getirdiği görülmüş duyulmuş şey değildir. Tıpkı bu gün olduğu gibi. Ve de evet, bu düşmanlık karşısında Türkiye, dostlarını arttırabilmeli. Hem doğuda, hem batıda, hem de NATO içinde...
Firuz Türker / Ülke Postası
NATO içinde Amerikan menşeli bir grup var. En büyük destekleri de Almanya'dan. Bunların derdi Türkiye iledir. Başta silah tekelleri olmak üzere batılı tröstler adına dünyayı kontrol altına almak istiyorlar. Küreselleşmeden anladıkları budur. Türkiye'yi bu amaçları önünde engel olarak görüyorlar. Bu engeli ortadan kaldırabilmek için de Türkiye'nin siyasal yönetimini ve coğrafi sınırlarını değiştirmek, onu küçülterek başına kendi amaçları doğrultusunda bir yönetim geçirmek istiyorlar.
Aparatları DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi yapılar. Bunları kullanarak Türkiye'nin gücünü zayıflatmak istiyorlar. Böylece 'turkey ' yani hindiyi, kızarmış olarak sofralarına koyabilecekler. Sonrasında sıra Rusya ve İran'a gelecek. Oradan öte daha başka ülkeleri de dizayn edebilecekler.
Obama yönetimi bu grubun hizmetinde idi. Ama Trump bunlarla pek uyum sağlamıyor. Bu nedenle Trump yönetimini de itibarsızlaştırıp düşürmek ya da boyun eğdirmek istiyorlar. Bu stratejiyi gözümüzün önünde cereyan eden algı operasyonları ile yürütüyorlar.
Türkiye zayıflatılıp yalnızlaştırılabilirse bu projeyi hayata geçirebileceklerini hesap ediyorlar. Norveç'teki NATO tatbikatında ortaya çıkan skandal, bu oyunun bir parçası. Zaten uzun zamandır Türkiye'nin NATO dan çıkarılması için sinsi bir propaganda yürütmekteydiler. Bu gerçekleşirse Türkiye'nin daha kolay dizayn edilebileceği düşüncesindeler. Oyun bu.
Nitekim son oyun tutmuş gibi. NATO yönetimi aciz kalmış durumda. Türkiye haklı olarak en sert tepkisini koydu, ipler gerildi. Norveç provokasyonunu yaparken amaçladıkları da buydu işte.Fakat unutmamak gerekir ki gerek NATO içinde, gerekse de batılı çevrelerde bu düşman düşünce kadar, Türkiye'ye dost bir düşünce de mevcut. Önce dostluk yanlılarını geriletmeleri gerekiyor. İşte Norveç provokasyonu bu anlayışla tezgahlandı.
Kaderin cilvesine bakın ki ömrünün önemli bir bölümünü emperyalizmden bağımsızlaşmak, bunun için de NATO dan çıkmak gerektiği düşüncesi ile geçirmiş biri olarak bana, NATO nun bir kanadına karşı diğerini tercih etmek düştü. Çünkü bahsettiğim klik çok tehlikeli bir kliktir. Bu klik ateşle oynuyor; üçüncü dünya savaşını tetikleyecek işler yapıyor. Bunlar ikinci dünya savaşı öncesindeki faşizmi ve dünya savaşını kışkırtan finans kapitalin en gerici, en vahşi, en gözü dönmüş kesimi gibidir.
Günümüzde, o döneme benzer bir senaryoyu sahneye koymaya çalışıyorlar.
Tabi oyunları her zaman tutmuyor. Fakat gözleri o kadar dönmüş ki bütün oyunları deşifre edildiği halde asla sırtlanlıktan vazgeçmek niyetleri yok. Bir gün Kuzey Afrika'da, öbür gün Ukrayna'da, ertesinde Ortadoğu'da, sonrasında Arap yarımadasında tezgah açıyorlar. Nereden tutturabilirlerse oradan yürüyecekler.
Türkiye şimdilik bu saldırıya anında ve sert tepki verdi. Yapması gereken buydu. NATO yönetimi de özür üstüne özür diledi. Onun da yapması gereken buydu. Fakat neo faşizm ve savaş özentili bu güruhu geriletmek için daha çok şey yapılmasına ihtiyaç var. NATO gibi bir kurumun, böyle aciz duruma düşmemesi, bu tür bir provokasyona imkan vermemesi gerekirdi.
CHP nihayet bir dış saldırı karşısında olumlu tutum aldı. Fakat o provokasyonda Atatürk'ün resmi kullanılmamış olsaydı, yani hedefe sadece Erdoğan konulsaydı aynısını yapar mıydı emin değilim. Bu, sadece AK Partinin savaşı değil, Türkiye'nin savaşı. O yüzden Türkiye, bu badireyi atlatabilmesi için topyekun tavır alabilmeli. Yani bu güruhun Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarının bir parçası olmamak, onların saldırısından fayda ummamak gerekir. Kurdun başkasına yiyecek getirdiği görülmüş duyulmuş şey değildir. Tıpkı bu gün olduğu gibi. Ve de evet, bu düşmanlık karşısında Türkiye, dostlarını arttırabilmeli. Hem doğuda, hem batıda, hem de NATO içinde...
Firuz Türker / Ülke Postası
FACEBOOK YORUMLAR