Orhan Okay'dan doğu ile batı arasındaki tanpınar?

Prof. Dr. Orhan Okay, son eseri, “Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar” kitabında hocasını, çok akıcı bir dille, Doğu ile Batı arasında gidip gelmelerini anlatmıştır...

Orhan Okay'dan doğu ile batı arasındaki tanpınar?
15 Ocak 2018 - 20:11 - Güncelleme: 15 Ocak 2018 - 20:30

Uçakla Atlantik''i geçerken, sürekli Doğu''dan Batı''ya gidildiği için, yol boyunca güneş hiç batmaz. Atlantik yolunda, güneş Doğu''dan değil, Batı''dan doğuyormuş gibi görünür. Atlantik''te uçak içinde bugünden yarına geçme, tam günde değil, yarım günde gerçekleşir. Akdeniz saatinden Atlantik saatine geçme, tarih içinde bir yüzyıldan, başka bir yüzyıla geçme gibi, insana korku ile karışık bir ürperti verir.


Tarih içinde de, toplumların bir kültürden başka bir kültüre geçmeleri, hep sancılı olmuştur. Türkiye''nin de, Cumhuriyet döneminde, tabandan daha çok tavandan gelen bir baskıyla, büyük bir kültür değişimine zorlanması, Anadolu insanının bağrında onulmaz yaralar açmıştır. Kültür değişiminin getirdiği travma, Türk toplumun ekonomik yapısını altüst ederek, her alanda büyük bir üretim güçsüzlüğüne yol açmıştır.

Prof. Dr. Orhan Okay, son eseri, “Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar” kitabında hocasını, çok akıcı bir dille, Doğu ile Batı arasında gidip gelmelerini anlatmıştır. Tanpınar Türkiye gibi değişmeden değişmesini başaramamıştır. Okay'ın tespit ettiği gibi eşikte duran bir edebiyatcı izlenim vermiştir. Ancak Tanpınar Türkiye'nin geleceğini Paris'te değil, Anadolu'da aramıştır

Tanpınar, Mehmet Akif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl gibi, Anadolu insanının bir gömlek değiştirircesine, kültür değiştirmeye zorlandığı dönemlerde yaşamıştır. Tanpınar Yahya Kemal''in, Okay Tanpınar''ın öğrencisi olmuştur. Düşünür, romancı, şair ve denemeci olan Tanpınar, zaman zaman Doğu ile Batı arasında “eşik”te duran bir izlenim verse de, O her iki dünyaya, bir uçak yolcusu gibi, sınırların birbirine karıştığı yerden bakmasını bilmiştir.

Prof. Dr. Mehmet Kaplan''ın vurguladığı gibi: “Tanpınar, Türk edebiyatının, bugüne kadar yetiştirdiği en zengin kültürlü yazarıdır”. Tanpınar “Beş Şehir” isimli kitabıyla, dünyanın sayılı denemecilerinden biri olduğunu göstermiştir. Beş Şehir''de Tanpınar, tarihin “parçalanmaz akışında”, İstanbul, Bursa, Konya, Ankara ve Erzurum''dan yola çıkarak, “muradına ermiş, abasız, postsuz bir derviş” gibi, Anadolu insanını yoğuran bin yıllık kültürün, evrensel değerlerini büyük bir ustalıkla anlatmıştır.

Kültürler ne kadar Batı''ya giderlerse, Doğu''yu buldukları gibi, ne kadar Doğu''ya giderlerse, Batı''yı bulurlar. Uçaklarda, binlerce metre yükseklikten bakıldığında, sınırlar önemlerini yitirirler. Büyük düşünürlerde iki kültür birlikte bulunur, biri yıkılırken, diğeri yapılır. Eşik''teki Tanpınar''da da, Batı kültürü önemini yitirirken, Doğu kültürü önemini artırmıştır. O Batı gözüyle bakmış, Doğu gönlüyle yazmış ve değişmeden değişmeyi savunmuştur.

Tanpınar Batı''ya bakarak Doğu''yu görmüştür. Yahya Kemal gibi, Tanpınar da kökleri geçmişte olan, bir geleceğin özlemini çekmiştir. Onların bozgun yıllarında gördükleri rüya, Özal sonrasında gerçekleşmiştir.

Yirmibirinci yüzyılın Türkiye''si Batı''nın peşinde koşan değil, onu aşmaya çalışan bir Türkiye''dir.

Dünya artık Batılaşmayı değil, Doğululaşmayı tartışıyor.

NECİP FAZIL'I EN GÜZEL ORHAN OKAY ANLAMIŞ VE ANLATMIŞTIR

Anadolu insanının düşünce, sanat ve eylem dünyasında, Necip Fazıl''ın gözardı edilmesi mümkün olmayan bir etkisi vardır. Necip Fazıl, bin yıllık Anadolu tarihinin kültürel dinamiklerini, bütün boyutlarıyla, Yirminci yüzyıla taşımıştır. Cumhuriyet döneminin canlı bir aynası olmuştur. Onun bir ömür boyu devam eden, med ve cezirlerle dolu şiir dünyası, Türkiye''nin yaşadığı siyasal ve kültürel çalkantıların, entelektüel düzlemdeki tarihidir.

Anadolu insanının edebiyatının karakutusu olan Prof. Dr. Orhan Okay: ''Bir faninin hayatı içinde 60 yıl, adeta durup dinlenmeden yazı yazmak, hem de Necip Fazıl gibi şiir, tiyatro, hikaye, roman, deneme, fıkra; tarihi, dini, tasavvufi incelemeler; siyasi ve sosyal makelelerle çok değişik türlerde ve alanlarda yazmak; 42 yıl süreyle, hem tek başına denebilecek bir azimle dergi ve gazete çıkarmak, bir milletin kültür tarihinde nadir görülen bir hadisedir.'' diyerek, çok haklı ve çok yerinde bir değerlendirme yapmıştır.

Necip Fazıl Anadolu insanın yaşadığı büyük kriz dönemlerinde, öncüsü olmayan öncüdür. Eylem sevdalısı Nuri Pakdil''in vurguladığı gibi: ''Onunla sözcüklere kurşun gibi ağır, ama öldüren değil, inşa eden bir yük yüklenmiştir.'' Soğuk Savaş dönemindeki sağ ve sol çatışmalarının doruk noktasına çıktığı yıllarda, O Türkiye''de yaşanılan siyasal ve kültürel krizlerin çözümünü, Washington ve Moskova''da değil, Ankara''da, içinde yaşadığı toplumda, Anadolu''da aramıştır.

Tarihin her döneminde, kültür ve ekonomi arasındaki ilişkiler ile kültür ve ekonominin altın oranda harmanlanması, büyük sorunların başında gelir. Bunun için, dünyada ekonomist olmayan ekonomistlerin, büyüklerinden kabul edilen J. K. Galbraith, ''Kapitalizm''de insan insanı, Komünizm''de ise, insanı insan sömürür'' demekten kendini alamaz. Necip Fazıl da, bütün dünyaya ''Kapitalizm ve Komünizm arayıp da bulamadığı ne varsa, gelsin onu İslam''da bulsun'' çağrısında bulunur.

İslamın özü tasavvuftur, tasavvufun özü sohbettir, sohbetin özü şiirdir. İlk şiiri 1923''te 18 yaşında yayınlanan, 23 yaşında bütün edebiyat çevrelerinde saygı gören, 1983 yılında ölümüne kadar şiir yazan, Necip Fazıl''a göre: ''Şair Allah''ın beni ara diye ok attığı insandır.'' Necip Fazıl düşünce, sanat ve eylemi, İslam için bilir. O İslam''ın hizmetinde olduğunu ve islam ile ödüllendirildiğini hiçbir zaman ne unuttu ne de çevresinde yer alanları unutturdu.

Necip Fazıl Anadolu insanının şiirini Yunus''ta aradı ve Yunus''ta buldu. Anadolu''nun sesi Yunus''a: ''Rüzgara bir koku ver ki, hırkandan / Geleyim, izine doğru arkandan / Bırakmam, tutmuşum artık yakandan,'' diye seslenir. O şiiriyle, görünmeyen dünyanın balını, görünen dünyanın peteğine taşıdı. Dergisi Büyük Doğu, gerçeği arama yolunda, büyük rüya görenlerin ve beyaz haber verenlerin dergisidir.
Bütün insanlığın, canhıraş bir telaşla aradığı gerçek şiirdedir. Gerçeği aramak, iki dünyanın üzerindeki örtüyü kaldırmaktır.

Gerçeğin örtüsünü kaldıran, kendini bulur, kendini bulan, Allah''ı bulur.

Şiirle bilinen sorulara bilinmeyen cevaplar aranır.

Şair arıdır şiir baldır.

Şiir iman için bilinir.

Dünya şiirle değişir.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum