ŞEHİRLERİN ÜÇ BELASI?

17 Ülke resmen eşcinsel evliliği tanırken, 1981 yılından buyana 35 milyon insanın bu evlilikler nedeniyle ortaya çıkan AİDS’ten öldüğünü de Dünya Sağlık Örgütü açıklamaktadır. Yani Batılı, yılda, bu kirli tarafına bir milyona yakın insanını feda etmektedir.

Bunun farkına varan Bulgaristan Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov’da çok önemli bir noktaya parmak basıyor:

"Avrupa’da, ülke vatandaşlarıyla ilgilenebilecek tek yapının, direktifler dağıtan ve ulus devleti yok etmekte kullandığı eşcinsel evlilikler ve diğer icat edilmiş fikirlerle meşgul olan pahalı bir Avrupa bürokrasisi değil, ulus devletin kendisi olduğu ortaya çıktı"

Ayrıca, rakamlarını önceki yazılarımızda ayrıntılı bir şekilde verdiğimiz Batı’daki gayri meşru çocuk oranlarının giderek ürkütücü boyutlara ulaşması da ayrı bir olay. Bugün ortalama olarak Avrupa’da doğan her iki çocuktan birisi bizim tabirimizle ‘veled-i zina’dır. Yani babasız çocuk!

Alman Milli Takım Teknik Direktörü Joachim Löw bu ahlaki çöküşün getirdiği olumsuzluklara işaret ederken şöyle demektedir:

"İnsanların davranışları sonrası doğa bir cevap veriyor. Son yıllardaki hareketlerimiz cevapsız kalamazdı. Tek odak noktamız para, aç gözlülük, daha fazla güç ve daha fazla karlılıktı. Trajik bir biçimde gerçeklerin doğal felaketler ve kıtlıklar olduğunun farkına vardık. Başımıza, herkesi etkileyen bir olay geldi. Her şeyin ailemiz, dostlarımız, insan olmak, birbirimizle iletişim kurmak ve saygı duymak olduğunun farkına vardık. Bunlar, her zaman birinci sıraya koymamız gereken şeylerdir aslında."

Bugün dünya böylesi kirli bir yapıyla boğuşmaktadır. Bunların tamamı şehir atmosferi içinde cereyan etmektedir. Şehirler böylesine üç belanın korkunç bir kuşatma altındadır ve bizler gözlerimizle göremediğimiz bir virüsten korunabilmek için evlerimize hapsolduğumuz gibi, evimizdeki kapı kollarını tutmaktan bile kaçınmaya başlayan bir gizli köleliğe sürükleniyoruz.
Ders alacak mıyız, bilmiyorum?