Türkiye ekonomisi yüzde 7,4 büyüdü mü? 

Tahminler yüzde 5 seviyelerinde idi. Revizyonları saymıyorum. Bu oran, Çin, ABD veya Avrupa ülkelerinden birinde olsa idi, kendini dünyanın geleceği ilan ederdi...

Türkiye ekonomisi yüzde 7,4 büyüdü mü? 
30 Mart 2018 - 02:40
Özel Haber / Gündüz Demirhan / Ülke PostasıEkonomik Büyüme Ne Demektir?

Türkiye ekonomisi yüzde 7,4 büyüdü mü? 
TÜİK verilerine göre, hiç tartışmasız "evet, büyüdü."

Tahminler yüzde 5 seviyelerinde idi. Revizyonları saymıyorum. Bu oran, Çin, ABD veya Avrupa ülkelerinden birinde olsa idi, kendini dünyanın geleceği ilan ederdi. Bakmayın siz şimdi geçmişi unutup ta "büyümeden bize ne fayda?" diyenlere... Büyüme çok önemli...

Niye mi?

Anlatacağım.

Ama önce bugüne ait bir başka haber...

En büyük yatırım bankalarından biri olan Goldman Sachs bizimle yani Türkiye ile ilgili bir açıklama yaptı:

"Türkiye, 2018 yılında yüzde 4 büyüyecek."

Bayram değil, seyran değil, Bu açıklamayı niye bugün yaptı?

Geçen yıl bu zamanlar da yüzde 3 gibi tahminler yapılmıştı. İkinci çeyrek ortasında tahminde revizyon yapmışlar ve yüzde 6 belki demişlerdi. Bugün de, 29 çeyrektir süren bu büyümeyi hazmedemedikleri görünüyor.

"Siz bugüne bakmayın, seneye bu oran nasılsa düşecek" demeye getiriyorlar. Çok ucuz bir itibar düşürme operasyonu...

Büyüme önemlidir.

Gelir düzeyini yükseltmenin en güvenilir yöntemi ekonomiyi büyütmektir.

Doğal bir sonuç olarak, büyüme önce zenginleri daha zengin yapar. Ama bu durum, fakirin daha fakir olması demek değildir.

Büyüme sonrası yeniden gelir dağılımı düzenlemesi yapılmazsa, sürdürülebilirlik olmaz.

Büyüme, talep artışı ve karşısında da arz artışı demektir.

Büyümenin üçte birine yakın oranı, ücret ödemelerini içerir.

Büyüme, güvenilir ve istikrarlı bir ekonomide gerçekleşir.

Sürdürülebilir büyümede, ekonomik bir disiplin oluşmuş demektir.

Dünyada yaklaşık 3 trilyon dolar büyüklüğündeki sıcak para, yatırımını yönlendirmek için yukarıdaki özelliklerdeki gibi bir ülke aramaktadır.

Materyalist büyümenin amacı, güçlü olmaktır.

Halbuki, sosyal adaleti tesis edemeyen büyüme her zaman eksik kalır. Tam da bu noktada, beytülmal yani havuz sistemini hafızada tutmak lazımdır.

Havuz, vergiler ve devletin öncülüğündeki ekonomik yatırımlarla dolduğu kadar, doğrudan veya dolaylı "zekat sistemi" ile desteklenmelidir.

Doğru olan "balık verme, balık tutmayı öğret" değil; "hem balık ver, hem balık tutmayı öğret" mantığıdır.

Asgari ücretli biri kendini geliştiremez. Ücreti yüksek kişinin imkanları ve hayata katkısı daha fazladır. Eğlence amaçlı yemek yemesi veya sinemaya gitmesi bile bu kapsamdadır. İşte tam bu noktada iş adamlarına çok büyük bir yük düşmektedir.

Devletin görevi ise...
Zekat ve vergisini vermeyenlere savaş açmaktır.

Hz. Ebubekir, iki tane yalancı peygamberden önce, zekat vermeyen kabilelere savaş açmıştır... Yeri gelmişken tekrar hatırlatmış olayım.

Bilelim..

Şeytan gücünü, bizim güçsüz oluşumuzdan alır.

Unutmayalım...

O'ndan olan selam, zengin ile fakir arasında muhabbet; yine O'na olan dua, geleceğimiz olsun.

Mübarek cuma, tüm alemi İslama hayırlar getirsin.

Özel Haber / Gündüz Demirhan / Ülke Postası


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum