TÜRKİYE GÜÇLÜDÜR!
Muhsin İlyas Subaşı / Ülke Postası Türkiye üzerindeki oyunlardan en önemlisi, bu ülkeyi siyasi ve manevi bağı bulunduğu ülkelerden kopararak yalnızlaştırma politikasıdır
21 Kasım 2017 - 22:34
Muhsin İlyas Subaşı / Ülke Postası
Türkiye üzerindeki oyunlardan en önemlisi, bu ülkeyi siyasi ve manevi bağı bulunduğu ülkelerden kopararak yalnızlaştırma politikasıdır. Güçlü bir Türkiye’nin model olması varken, bunu ortadan kaldırmayı isteyenler her asırda var olmuşlardır ve olmaya da devam edeceklerdir. Osmanlı’yı bu zihniyet yıkmıştır. Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler de yine bunlardır.
Böyle bir eğilimin içinde bize biçilen rol de İngilizlerin akıl hocalarından Arnol Toynbeenin ifadesiyle şöyledir:
“Çağdaş İslâm dünyasının en ilginç olaylarından birisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel İslâmî dayanışmayı kabul etmemek için direnmesidir. Türkler, kendi kurtuluşumuzu kendi ellerimizle sağlamak inancındayız. Bize göre bu kurtuluş ekonomik olarak kendi kendine yeterli, siyasal olarak bağımsız bir devletin Batılı model üzerine kurulmasına bağlı. Diğer Müslümanlar kendi kurtuluşlarını istedikleri yerde arayabilirler. Onlardan yardım beklemediğimiz gibi, onlar da bizden beklemesinler. Herkes başının çaresine baksın. Her koyun kendi bacağından asılır”
Aslında Türk devlet adamları böyle demiyor, bunun İngilizler böyle olmasını istiyorlar. Çünkü yalnızlaştırılmış bir Türkiye çok daha çabuk kontrole alınabilir. Bugün yürütülen iç ve dış mücadelenin altında da bu vardır. İstedikleri “Batılı Model”i yukarıda tanımlıyor. Türkiye bu hale gelirse, ya da getirilirse ne olur bunu düşünebiliyor musunuz?
Bakın bunu da yine aynı zat söylüyor:
“Batı medeniyeti, bütün insanlığın büyük bir toplum halinde birleştirilmesi ve modern Batı tekniği sayesinde kullanabildiği yerdeki, gökteki, denizdeki her şeyin kontrolünü isteyen büyük bir hırsın bir parçasıdır…
Dünya mallarının adaletsiz dağılımı pratik bir gereklilik olmaktan çıkıp ahlâkî bir düşkünlük halini almış durumda.”
Bizim esas problemimiz bu değildir elbette. Böyle bir şemaya çekilmek istenen ülkemiz insanının modernleşme uğruna bu tuzağı fark edememesidir.
“Otur” dedikleri zaman oturan, “kalk” dedikleri zaman kalkan bir Türkiye isteyenlerin bu hayallerini besleyen içimizde sayılmayacak kadar talihsiz insan vardır. Tarih boyunca 16 Türk devletini, biz ellerimizle yıkmışız. Batılılar bizim geçmişimizi çok iyi biliyorlar, bunun için de içimizde bizi yıkacak bir güç oluşturmanın derdinler.
Unutmayalım, son Türk Devleti’ni yıkarlarsa, onun enkazı altında ilk kalacak kişiler, bu tuzağı hazırlaya dış güçlerin içimizdeki kuklaları olacaktır!
Böyle bir karamsarlığa sahip miyiz?
Hayır, değiliz. Türkiye artık yıkılamayacak kadar güçlüdür. Bu gücünü de ona halkımızın bağımsızlık ruhu vermektedir!
Yeter ki, içimizdeki ihanet odaklarının kanlı ihtiraslarını kontrole alabilecek gücümüzün farkında olalı!
Muhsin İlyas Subaşı / Ülke Postası
Türkiye üzerindeki oyunlardan en önemlisi, bu ülkeyi siyasi ve manevi bağı bulunduğu ülkelerden kopararak yalnızlaştırma politikasıdır. Güçlü bir Türkiye’nin model olması varken, bunu ortadan kaldırmayı isteyenler her asırda var olmuşlardır ve olmaya da devam edeceklerdir. Osmanlı’yı bu zihniyet yıkmıştır. Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler de yine bunlardır.
Böyle bir eğilimin içinde bize biçilen rol de İngilizlerin akıl hocalarından Arnol Toynbeenin ifadesiyle şöyledir:
“Çağdaş İslâm dünyasının en ilginç olaylarından birisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel İslâmî dayanışmayı kabul etmemek için direnmesidir. Türkler, kendi kurtuluşumuzu kendi ellerimizle sağlamak inancındayız. Bize göre bu kurtuluş ekonomik olarak kendi kendine yeterli, siyasal olarak bağımsız bir devletin Batılı model üzerine kurulmasına bağlı. Diğer Müslümanlar kendi kurtuluşlarını istedikleri yerde arayabilirler. Onlardan yardım beklemediğimiz gibi, onlar da bizden beklemesinler. Herkes başının çaresine baksın. Her koyun kendi bacağından asılır”
Aslında Türk devlet adamları böyle demiyor, bunun İngilizler böyle olmasını istiyorlar. Çünkü yalnızlaştırılmış bir Türkiye çok daha çabuk kontrole alınabilir. Bugün yürütülen iç ve dış mücadelenin altında da bu vardır. İstedikleri “Batılı Model”i yukarıda tanımlıyor. Türkiye bu hale gelirse, ya da getirilirse ne olur bunu düşünebiliyor musunuz?
Bakın bunu da yine aynı zat söylüyor:
“Batı medeniyeti, bütün insanlığın büyük bir toplum halinde birleştirilmesi ve modern Batı tekniği sayesinde kullanabildiği yerdeki, gökteki, denizdeki her şeyin kontrolünü isteyen büyük bir hırsın bir parçasıdır…
Dünya mallarının adaletsiz dağılımı pratik bir gereklilik olmaktan çıkıp ahlâkî bir düşkünlük halini almış durumda.”
Bizim esas problemimiz bu değildir elbette. Böyle bir şemaya çekilmek istenen ülkemiz insanının modernleşme uğruna bu tuzağı fark edememesidir.
“Otur” dedikleri zaman oturan, “kalk” dedikleri zaman kalkan bir Türkiye isteyenlerin bu hayallerini besleyen içimizde sayılmayacak kadar talihsiz insan vardır. Tarih boyunca 16 Türk devletini, biz ellerimizle yıkmışız. Batılılar bizim geçmişimizi çok iyi biliyorlar, bunun için de içimizde bizi yıkacak bir güç oluşturmanın derdinler.
Unutmayalım, son Türk Devleti’ni yıkarlarsa, onun enkazı altında ilk kalacak kişiler, bu tuzağı hazırlaya dış güçlerin içimizdeki kuklaları olacaktır!
Böyle bir karamsarlığa sahip miyiz?
Hayır, değiliz. Türkiye artık yıkılamayacak kadar güçlüdür. Bu gücünü de ona halkımızın bağımsızlık ruhu vermektedir!
Yeter ki, içimizdeki ihanet odaklarının kanlı ihtiraslarını kontrole alabilecek gücümüzün farkında olalı!
Muhsin İlyas Subaşı / Ülke Postası
FACEBOOK YORUMLAR