Görmek, Okumak, Yapmak
Havuzun başında duruyordu. Çömelmiş vaziyette. Canı sıkılan sıradan bir çocuk gibiydi. Elinde bir çubukla suya vuruyordu. Suyun sıçrayışını, damlaların hareketlerini ve suyun berraklığına takılmıştı. Güneşten gelen ışınların ne kadar güzel yansıdığına bakıyordu. İçinden şu sözler geçti:
“Bana bunun temiz olduğunu hissettiren şey nedir? Benim biyolojik yapıma uygun organizmalar ile dolu olması mı?”
“Neyse,” dedi. Bir nefes aldı.
“Bugün felsefe yapmayacağım.”
Az ileride bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında, suya girmekte olan bir ördeğin ayaklarındaki çamurun suyun içerisinde dağılışını izledi.
“Ya Allah'ım, felsefe yapmayayım diyorum, sonra böyle oluyor,” diyerek kendini durdurmaya çalıştı. Su biraz lekelenmişti. Fakat suyun hâlâ büyük bir kısmı temizdi. Aklına yüzlerce bilgi adeta aktı. Sanki gökyüzünden üzerine bir kova dolusu bilgi dökülmüştü. Ayağa kalktı. Dünyanın bilgisini arayan adam...
“Ben bir insanım,” dedi.
“Bitkiler topraktan mineraller, güneşten enerji, havadan karbondioksit alır. Her bitkinin en iyi verimi için uygun bir toprağa ihtiyacı vardır. Her bitkinin kendine has bir sulama biçimi var. Bahçe bitkisi ya da iç ortam bitkisi var. Yani uygun ortam, uygun beslenme, uygun atmosfer olunca ağaç meyve verebilir. Peki benim verimlilik şartlarım nedir? Ne yemeli, ne içmeliyim? Nasıl bir ortamda olmalıyım? Hangi meyve ağacıyım? Hangi ortamlarda büyüyemem? Sebebi nedir? Mesela bitki neden sadece su ile yetişemiyor ya da sadece uygun toprak olması yetmiyor? İnsanlar gibi onun da ruhsal, bedensel, zihinsel uygunluğa mı ihtiyacı var?”
“Peki, benim en uygun hâlim nasıl şekillendi? Kim beni neye uygun olacağıma karar verdi?” derken komşunun çocuğunun ona seslendiğini duydu.
“Bağırmana gerek yok, seni duyabiliyorum!” dedi.
Meğer bizimki konuşarak düşünüyormuş. Çocuk bir kez daha seslendi:
“Neden kendini otlarla karşılaştırıyorsun? Tarihte örnek alabileceğin, aklı başında bir insan yok mu?”
Sonra ekledi:
“Bu soruya cevabın yoksa gel, top oynayacağız. Kaleci ol.”
Dedikten sonra gitti. Dünyanın bilgisini arayan adam, göldeki ördeğe yem verdi ve ardından o da gitti.
Her şey bir sistemdir. İç içe de olabilir. Hepsi bir ya da her biri bir de olabilir. Gerçek şu ki, her sistemin kendine has ihtiyaçları vardır. Her sistemin verimliliği vardır. Her sistemin çıktısı vardır. Yolu görüp yürüyebilen yol alır.
Susarsan, okumaya başlayabilirsin.
Altan BEZEK
25.12.2024
FACEBOOK YORUMLAR