Kılıçdaroğlu'nun "dostları" gündemdeki işgal anayasası hazırlığı ve tecavüz skandallarından son derece rahatsız olmuşlar.
Rahatsız olmuşlar zira bu rahatsızlıklarının dışa vurumu gündemi değiştirmek gibi görünse de, aslında devlet ağlarının mevzilerine doğru yapılan provakatif saldırılar silsilesinin bozulduğunu görmelerindendir.
Partinin legal olma sınırlarının anayasal düzlemi tehdit etmesi ve projelerinin çökme riskinden kaynaklanmaktadır.
Son suikast iddiası ve Kılıçdaroğlu'nun "izleniyorum, takip ediliyorum ve dinleniyorum" çıkışlarını tam da bu gidişatı başlangıç misyon ayarlarına döndürme müdahalesi olarak görüyorum.
Yalanı siyasetin merkezine yerleştirme ve iç kamuoyu hedefli iktidarı yıpratma mekanizmasına dönüştürme çabalarının asimetrik olarak zaafiyete düşmesi, projenin sürdürülemez olduğu sonucunu ortaya çıkarmış görünüyor.
Bu sebeple Kılıçdaroğlu'nun kulağı çekildi.
Suçüstü olmanın getirdiği yıkımı hem hukuki olarak, hem seçmen nezdinde ağır dönüşleri olma gerçeği üzerinden örtbas edecek tehdit, can güvenliği ve insan hakları temalı algı operasyonunun sonuç vereceği tezi ağırlık kazanarak servis edildi.
Kılıçdaroğlu ve bu proje için seçilmiş ekibine iç kamuoyu odaklı provakasyonel kışkırtma taktiklerine daha çok ağırlık vererek Biden projesine sadakati hatırlatılmıştır.
Yalan, iftira, tehdit ve itibarsızlaştırma projesinin tamamı Almanya merkezli CIA istasyon şefliğinin Türkiye ayağında sergilediği, "kontrollü kaos" çalışmasıdır!
Kılıçdaroğlu'nun "izleniyorum, dinleniyorum, tehdit altındayım" kodlaması ile deklare ettiği gerçek budur.
Binnur Günay
FACEBOOK YORUMLAR