Emperyalizmin yedi koldan kabus gibi Anadolumuza üşüştüğü yıllar.rnİstanbul işgal altındadır...rnİlk etapta Osmanlı idaresini itibarsız kılmak adına hesaplanan işgalin gerçek amaçlarından biri de Osmanlı hazinelerinin paylaşımı davasıdır.rnOsmanlı hazinelerinin paylaşımı İngilizler kanalıyla şekillendirilse de, Fransız gemilerine yüklenerek İstanbul'dan Paris'e oradan da Londra'ya götürüldüğü biliniyor.rnİstanbul işgal edildiğinde İngilizlerin peşinden Fransız, Hollandalı Alman Yahudisi ileri gelen işadamları ve ABD'li tüccarlar İstanbul'a yerleştirilir. En önemli devlet kurumları bunların emrine verilecektir.rnBu adamların ilk yaptığı iş ne oluyor biliyor musunuz?rnOsmanlı hazinesi başta olmak üzere diğer kurumlardaki lonca, vakıf, dernek yöneticileri içinde bulunan Ermeni, Rum, Yahudi söz sahiplerini kontrol altına alıp, Osmanlı'ya dair yükte hafif pahada ağır ne varsa toplamaları görevleri verilir.rnrnTıpkı Irak'ın işgalinde olduğu gibi hepsi kendilerine verilen görevleri yerine getiriyorlar.rnOsmanlı hazinelerinin muhafaza edildiği yerler birer birer boşaltılıyor, arşivlerden önemli belgeler alınıyor, tarihi değerdeki bir çok eser toplanıyor, el yazması eserlerin önemli bir kısmı zaptediliyor.rnOsmanlı kurumları içindeki azınlıklara mensup işbirlikçiler vasıtasıyla devletin önemli stratejik belgeleri de dışarıya götürülenler arasında...rnrnBunu bugünkü manada "kozmik oda" gerçeğiyle izah etmek daha anlamlı kılar.rnYani İstanbul'un işgal edilme sebebi Osmanlıyı soymaktan öte, Osmanlı bakiyesi olacak "Milli Kurtuluş" nüvesine şekil verecek "bağımlılığı" devam ettirmek üzerine bir proje olduğunu bu ülke aydınları CHP iktidarı bitince anlamış olacaktı.rnElinden bütün imkanları alınan bir ülkenin yapabileceği tek şey vardı.rnÖlümüne savaşmak...rnSavaştık.rnHer cephede kadın, çoluk, çocuk, yaşlısı genci çarpıştık.rnSakarya şahlanışıyla galip geldik.rnAma asıl işgali bu ülke insanı farketmeden, bundan sonra yaşamaya da mahkum oldu.rnOsmanlıyı reddedenler onun borçlarını ödemeyi kabul ettiler!rnDüşmanı yenen bir millet nasıl olur da borçlandırılmayı kabul eder diye kimse sormadı, soramadı.rnBütün prangalar Lozan'da bağlandı bu milletin eline, ayağına, boynuna.rnHiç kimse demedi. Reddettiğimiz Osmanlı'nın hazinelerini kim çaldı?rnrnDiyemedi...rnrnBugüne kadar da bu konu üzerinde aydınlarımız, devlet adamlarımız bunun hesabını soramadı.rnLozan defterinin yeniden açılmasının bir manası da budur.rnPrangalarımızı kırdık.rnŞimdi bu millete kan kusturanlar, tarihini yağmalayanları bir telaş aldı.rnKim mi onlar?rnOsmanlıyı reddedip, borçlarını ödemeye razı olan içimizdeki sebateist işbirlikçiler, Yahudi dönmeleri, Ermeni ajanları ve kraliçenin Anadolu'daki jandarmaları, gözlemcileri...rnLozan'ın tüm zabıtları açıklansın kimlerin kimin iti olduğu tek tek ortaya çıkacak.rn"Lozan zafer"iyle övünenlerin gerçekte ne adına övündüklerini hep beraber göreceğiz...rnReis bu ülkenin gasp edilen neyi varsa Lozan üzerinden, hepsinin hesabını sormaya kararlı.rnReisimizin yanında dimdik ve inançla duracağız.rnrn1954 yılına kadar Lozan'da ödemeye mahkum olduğumuz o borçların çalınan Osmanlı hazineleriyle 5 kez ödenebileceğine dair çeşitli iddialar var.rnrnDoğrudur eksiktir bilemeyiz tarihi araştırmalara muhatap bir alan. Ama şu gerçek ki, 1954 yılına kadar bu ülkenin kanını emmelerinin hesabı boşuna olamaz.rnBugün bağımsızlık diyorsak bu gerçekleri hala devam ettirmek isteyen işbirlikçilerin hala bu ülkede kökleri kaldığındandır.rnrnBinnur Günay / Ülke Postası
FACEBOOK YORUMLAR