Başta Google olmak üzere bir çok sosyal iletişim şirketleri ve ağları Trump'ı ablukaya alarak tecrid kampanyasına dahil oldu.
Peki mesele neydi?
Demokrasi ve insan haklarını korumak mı, yeni dünya düzeni denilen dijital, holojenik hegemonyayı tatbik ederek insanlığa göstermek midir?
Küresel sermaye şirketlerinin ablukası ve bu sistemin başında duran Neocon çetelerinin verdiği gözdağı mıdır?
Ülkemiz özelinde beynelmilel ölçekteki bu projenin yakından takip edildiğini biliyorum.
ABD merkezli test edilen bu projenin bize dair alınması gereken önlemler hususunda önemli detaylar verdiğini görüyoruz.
Acilen yerli dijital sistem-sistemlerin alt yapısı ve hizmet sağlayıcı siber teknolojik inşa programlarının gündeme alınarak mevzuyu "beka" ekseninde projelendirmek kayıtsız şartsız zaruri görünüyor.
15 Temmuz'un emperyalist cenahta yarattığı hayal kırıklığına aldanmamak lazım.
İşgal (darbe) girişimde belirlenen ve zaaf olarak gördükleri bütün hususların ana hareket noktasının dijital ortam merkezli hareket planına çevrildiğine dair önemli işaretleri görmek mümkün.
Bu planın siyasal ve sosyolojik boyutta iç kamuoyuna dönük işbirlikçi yapılarla eşgüdümlü çalışma ve "asimetrik" planlarla entegrasyon sürecinin iç mukavemeti yıkabilecek etkiyi de beraberinde getireceğine dair kanaatlerim pekişti.
Dijital sistemlerin interaktif savaş düzeninde temelinde "İngiliz anahtarı" görevi yapacağı ve bunun paralelinde istihbarat unsurlarının pandemi sürecinde misyon güncellemesi yaptığına dair önemli işaretler mevcut.
Emperyalizmin Anadolu topraklarını dört bir yandan kuşatma girişimi ve hamlelerini "sahada yalnızlaştırma" planı olarak görmek zorundayız.
İnteraktif kapatma projesi ile de tamamlama tezgahı olarak bütünleştirilmesini komplo teorisi olarak asla göremiyorum.
Binnur Günay
FACEBOOK YORUMLAR