Marksist devlet teorisi devleti, sınıfsal bir aygıt olarak tanımlar. Bu aygıt hangi sınıfın elindeyse o sınıfa hizmet eder ve diğer sınıfları 'ezer'. Daha sonraları bu kabullere 'dost sınıflar' tanımı da eklenmiştir. İşçi sınıfının, burjuvazinin devlet egemenliğini tek başına alt edebilmesinin zorluğu görüldüğünden diğer emekçi sınıflar da (zayıf mülkiyetli olan kesimler) onun yanına, yani burjuva devletin karşısına eklemlenmiştir. Emperyalizm döneminde ise tekelleşme olgusu dikkate alınarak burjuvazinin finans kapital dışındaki kesimleri de 'finans kapitale' karşı mücadele cephesine dahil edilmiştir. Finans kapital banka sermayesi ile bütünleşmiş tekelci sanayi burjuvazisidir.rnMarksist devlet teorisi 19. yüzyılda oluşturuldu. O zamanın şartları devletin böyle algılanmasına uygundu. Bu teorinin zamanla revizyona uğratılması, 20. yüzyılda devletin ve sınıfların uğradığı değişimle ilgilidir. Tabi teorinin evrimleşmesi de bu değişimle birlikte yapıldı. Fakat artık 21. yüzyıl devleti bu şablona tam oturmuyor. Devletin sınıfsal olup olmadığı, yani bir ya da bir kaç sınıfı kayırdığı konusu sorgulanmalıdır. Günümüzün modern devletinde artık tüm sınıflar devlet mekanizmasında değişik oranlarda da olsa temsil edilebilmekte, devlet olanaklarından yararlanmaktadır. Devletin demokratikleşmesi de bu olsa gerek. Bu süreç giderek daha hızlanacak gibi görünüyor.rnBu kadar teorik cümleyi neden kurdum? Şu anda güncel olan covid 19 salgını karşısında devletlerin takındığı tutuma bakıyorum. Virüs sınıf ayırmıyor. Devletler de öyle. Geçmiş salgınlarda ayrıcalık vardı. Milyonlarca insanın öldüğü veba, çiçek ve İspanyol gribi salgınlarında bedeli ödeyen alt sınıflardı. Titanic faciasında bile kurtarma sandallarına binmeleri engellenenlerdi onlar. Şimdi bakıyorsunuz devlet kadrolarından, Tom Hanks'e, NBA oyuncularına kadar bulaşabiliyor bu virüs. Ayrıca 'geri' ülke emperyalist ülke ayrımı da yok. Virüsün saldırısı küreseldir. Ona karşı mücadele de küresel olmak zorundadır ve öyledir.rnKendi devletimize geleceğim. Henüz bir tek tanı yapıldı. Ama ona rağmen önlemler üst düzeyde. Bu gün açıklananlar da yüksek nitelikli önlemlerdir. Pek çok ülkenin başarabildiği bir şey değildir bu. Doğrusu böyle bir devlete sahip olmakla gurur duyma hakkımız var. Ben sosyal ya da görsel ve yazılı medyada moral bozucu, direnç kırıcı, umutsuzluk aşılayan yorumları yapanların siyasetle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bunlar olsa olsa ruh hastaları. Yaptıklarını siyaset kılıfına sarmaya çalışıyorlar. Siyaseten o kadar gaza gelmiş olanları var ki dünyamıza meteor düşecek olsa bizim ülkemize çarpsa diye dua edebilecek durumdalar. Bu sağlıksız bir ruh hali. Bunları dikkate almayacağım.rnŞimdi yapmamız gereken bu tür sapıklıklara kanmamak ve doğru şeyler yapan devletimize güvenmek. Onun gösterdiği yoldan yürümek. Bizim devletimiz iyi bir sınav veriyor. Sadece bu konuda değil pek çok konuda. Ben, 'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle' güçlendirilmiş devlet yapımızın modern zamanların rol model devletlerinden biri olacağı kanısındayım. Marksist devlet teorisinin dışında bir devlet. Daha demokratik, daha çoğulcu, daha kontrollü ve daha güvenilir bir devlet.
FACEBOOK YORUMLAR