Terörizme dönük yüzünü biliyoruz; kanıksadık artık. Zaten kendileri de bunu saklama gereği de duymuyorlar. Ölümü, dahası, vahşeti kutsayışlarını. PKK ne yaparsa yapsın bunu hak görüyor, onaylıyorlar. Ona seslerinin çıktığı yok.
Türkiye'nin geleceği ile ilgileri de yok. Meclisteki hiç bir karara katkı yapmıyorlar. Bununla ilgili bir görüş, bir düşünce açıkladıkları da yok. Sadece iktidara yalan yanlış saldırıyorlar. CHP nin, daha doğrusu onunla birlikte FETÖ nün peşine takılmış gidiyorlar. 'Seni başkan yaptırmayacağız' la başlayan bir iktidarla diyalog kurmama, onunla zıtlaşma düşüncesindeler. Çünkü bu iktidar terörizmin ve uyuşturucu kaçakçılığının ipini çekiyor. Bunların sahip olduğu yasal konumları kullanarak bu işlere destek vermelerini de engelliyor. Dahası, cezalandırıyor. Bunların meselesi Kürtler olsa, onlara kazanım sağlamak için iktidarla diyaloga geçmeye çalışırlar. Ama FETÖ eliyle Amerika tarafından albenili yalanlarla kandırıldıkları ve hülyalara kapıldıkları için bu iktidar devrilirse yeniden o yolun açılacağını umuyorlar. Türkiye ile ilgileri yok. Çünkü Türkiye ile yaşamak istemiyorlar.
Bütün bunlar bilindik şeyler. Son günlerde bunlara başka bir yüzleri eklendi. Aslında maskelerini indiren Diyarbakır'daki anne nöbeti oldu. PKK nın, Amerika'nın desteğine rağmen askeri alanda hızla güç kaybetmesi de bunların da güç kaybetmesini getirdi. Artık PKK ya eleman (siz ölüme gönderilen anlayın) devşiremiyorlar.
O yeni yüz yukarıda bahsettiklerimden çok daha çirkin. Bir vekilleri eşini dövüp hastanelik ediyor. Kadıncağız önce şikayetçi oluyor. Sonra çocukların bile inanmayacağı bir gerekçe ile şikayetini geri alıyor. Bir 'ikna' uygulaması olduğu gerçek. Ama mahalle baskısı ama tehdit. Kadına şiddete kendinden daha fazla kimsenin karşı olmadığı iddiasındaki bu parti bir şekilde olayın üstünü örtüyor. Parti kararı ile bu işin üzerine yürümüyor. Bakın biz içimizdeki bu tür magandalıklara dahi acımasızız tavrını gösteremiyor.
Bu olayın daha mürekkebi kurumadan bu kez de bir başka vekilin bir partili kadına bir dernekte tecavüz ettiği ortaya çıkıyor. Kadın şikayetçi olmaması için yapılan baskılara boyun eğmiyor. Son çare olarak vekilin partiden istifası sağlanıyor. Bakar mısınız; kadın hakları konusunda mangalda kül bırakmayan parti, 'aman partimiz yara almasın, kime ne olursa olsun' diye düşünüyor. Bu vekili parti kararı ile ihraç etme ve hakkında suç duyurusunda bulunma yürekliliği ve samimiyetini bile gösteremiyor. Kadını ikna edemedik bari vekili edelim de partiyi bu işe bulaştırmayalım diye bir kaçamak tezgahlıyor. Ziya Paşa'nın dediği gibi ' herkesi kör, âlemi sersem sanıyor?'
Velhasıl bu ülkeyle ve bu ülkenin insanlarının sorunları ile ilgili olmadıkları paçalarından akıyor. Makyajları dökülüyor ve o çirkin, o sahte yüz ortaya çıkıyor.
FACEBOOK YORUMLAR