Sadece İktidar ve Devlet değil, toplumca hatalardan ders alarak büyüme ivmesini yakalayabiliriz ancak!
Ak Parti 2002 yılında iktidara geldiği zaman ilk eylem planı olarak devleti küçültmüş ve ilk taktirimizi bu icraatı ile almıştı.
İlk olarak Ankara Oran'daki Milletvekili lojmanları gitti sonra neredeyse tüm kamu sosyal tesisler, lojmanlar, kıyılardaki muhteşem arazilere konulmuş misafirhaneler elden çıkartıldı.
Küçük Belde Belediyeler tüm bütçe yükü getirisiyle zararı önlemek için kaldırıldı ve Mahalle statüsüne dönüştürüldü.
Devlet bütçesi gözle görülür, cepte hissedilir derecede küçüldü ve rahatladı.
Arkasından Ak Parti iktidarı hizmette şaha kalktı.
- Sağlık reformları
- Ulaştırma reformları
- Okul kitapları
- Sosyal Politikalar'la çağ atladı.
- Tarım, üretim, esnaf, işletme teşvik fonları.
Neredeyse 400 küsür kalem sosyal yardım fonları vatandaşın toplum yaşayışı içinde rahatlamasına sebep oldu.
Süt parasına kadar Devlet desteği alan vatandaş fazla rahatlıktan ve gelinen refah düzeyden tam bir tüketici canavarına dönüştü.
Teşvik kredilerine talip olanlar, Devletin daha emeği görmeden yağdırdığı fonları har vurup harman savurdu.
2011 yılında Dünya ekonomik küresel kriz yaşarken, bu kriz Türkiye'yi teğet geçti. Bununla da kalmadı, 18 iktidar yılının en yüksek ekonomik değerlerini gördü. 2011 yılında, Büyüme; yüzde 10,45 olarak gerçekleşmiş ve yıllık hedeflenen oranın dahi üzerinde kalmıştı.
Peki o halde 2011'den sonra ne oldu da, Küresel krizden dahi etkilenmeyen Türkiye Ekonomisi, ABD'nin dolar manipülasyonu ile Ekonomik saldırılardan kırılgan hale geldi?
- Devletin fonları kötüye kullanıldı, yerini bulmadı.
- Krediler üretime dönmedi.
- Küçülen Devlet 2011 yılından itibaren yeniden hantallaşmaya başladı.
- Oligarşik Bürokrasi yeniden hortladı.
- Ahbap çavuşluktan Liyakata geçilemedi.
- Ara eleman sektörü geliştirilmedi.
- Denetim ve Denetleme mekanizması geri kaldı.
- Yani en amiyane tabirle yazacak olursak,
ŞU ÇILGIN TÜRKLER GENLERİNE GERİ DÖNDÜ..!
Biz genetik davranışlarımız gereği, en rahat günlerde kendimizi salarız. Sonra kriz günlerinde ise rahatlık gömleğini atar dört koldan organize oluruz. Ortamız yoktur bizim.
İktidara gelince daha önce 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk ve tek olarak bu refah düzeyi ve büyümeyi sağlamış olanlar bunu yine yapar.
Yine bu krizden kulağa bir küpe takmış olan vatandaş ve İktidar, dersini almış oldu.
Bunu iktidardan başka başarabilecek bir kudret yok. Muhalefet Fidel Castro'nun heykelini dikmeyi tartışıp dururken İktidardan öte şimdi daha da güçlü olan Cumhur ittifakı Türkiye'yi yeniden şahlandırmaya muktedirdir.
Daha önce yapan yeniden yapabilir..!
Bugün yine yaşadığımız global pandemi salgınını en az hasarla atlatmamız, yeni dünyada ön sırada yer almamızı sağlayacak.. Kronolojik örneklerle yazdığımız kriz dönemlerindeki başarı ve başarısızlığımıza bakınca hep Devlet ile Millet arasındaki entegrasyon kırılma noktalarını açıklıyor.
İstikrar,Devlet üstüne düşeni yaparken Millet'in de üstüne düşeni yapmasını şart koşuyor..
Omurganın iki bileşeni var, Devlet ve Millet aynı rüyayı görmek zorunda ki geleceğimizi aynı hayra yoralım.
Milli ve yerli Devlet ile Milli ve Yerli vatandaş el ele bizi çok yukarılara taşıyacaktır..!
İnci Salar
FACEBOOK YORUMLAR