Geçtiğimiz günlerde Bir Kuşak Bir Yol Projesi'nin tamamlanmasıyla Çin'den gelen ilk seferle güzargah kullanıma start verdi. rnrnEski yıllarda Çin'den gelen yük treni tam bir ay süre içerisinde ülkemize giriş yapabiliyorken bu proje sayesinde şimdi tam 12 günde ülke sınırlarımıza ulaştı. rnrn18 günün sonunda ise Batı Avrupa'ya ulaşmış olacak. Maliyetin fazlalığından Avrupa Asya ticaretini küçülten bu olumsuz durum şimdi maliyetlerin düşmesi ile birlikte bu ikili hacmi kat kat artıracak. Bu koşulda ise öngörülen yılda 7 milyar doların Türkiye'nin kasasına gireceği yönünde. Bu memnun edici haberin madalyonun ters yönüyle taşıdığı kaygılar da şunlar; Çin ihracatının Avrupa'ya kolay ulaşırlılığı sonucunda Türkiye'nin bu rekabette elinin zayıflayacağı ve pazar kaybedeceği söyleniyor. rnElbette ki Türkiye bu durumda Çin'de olmayan kalemleri ile birlikte pazarda yer arayarak bu elverişsiz rekabeti tolere etmek zorundadır. rnrnÇin bilindiği gibi son yılların, Küreselcilerin Paranın gücünü transfer ettiği yeni ekonomik hinterland. Dolar Rezervinin elinden kayıp gittiğinin alenen farkında olan ABD'nin son çırpınışları tam da bu yüzden. Zira şunu herkes çok iyi bilsin ki, ABD'nin gücünü bitirecek tek olgu rezerv silahını kaybetmesidir. Doların dolaşımını koruduğu taktirde hiç bir güç ABD'yi hiç bir mecrada zayıflatamaz. rnrnBunu çok iyi bilen Küreselciler işini sağlam yapıyor zira altyapı sağlam ilerliyor. rnBilindiği gibi son on yılda hazinelerine altın stoklayan güçlü devletlerin uğraşı boşuna değil. Verilere baktığımızda gördüğümüz şu ki, son 1 yılda özellikle Avrupa (özellikle de İsviçre,bankaların ülkesi), Çin ve Rusya altın rezervinde vites artırmış. Sıkı durun Türkiye ise geri kalmamış ve Dünya Altın Konseyi raporuna göre üçüncü çeyrekteki 71,4 tonluk altın alımıyla dünyada en fazla altın alan ülke olmuş. rnrnPeki o halde bu hareketlilik neden? rnUnutmayalım, Türkiye Rusya ile ticari ödemelerin milli para birimleri ile yapılması konusunda anlaştı. Rusya Çin ile aynı maddede anlaştı ve Türkiye ile Çin de aynı sıcak ve olumlu görüşmelerini sürdürmekte. rnŞimdi bu Çin-Türkiye demiryolu hattı ile birlikte ticari cazibe hattı da genişledikçe ve bu cazibeye Avrupa da dahil oldukça milli para üzerinden karşılıklı ticari angajmanlar da yaygınlaşacak.. rnBelki de bu yumuşak bir geçişle önceleri milli rezervler altına endekslenerek, ticari hesaplamalar gerçekleşecek. rnrnBu altına hücum neden dersek, böyle bir açıklama kaçınılmaz olmuyor mu? rnABD de boş durmayacaktır elbette, eskilerin dediği gibi; Barış zamanında toprak, savaş zamanında altın değerlidir. Bu çıkarımla ABD'nin çıkaracağı son debelenme ve savaşa karşı, güçlü ülkelerin rezervde stokladıkları altınlar da onların sigortası olacak. rnrnArtık bu güzargahın yolunu izlediğimizde ABD'nin çöküşünü yol haritasından görmememiz mümkün mü? rnSon olarak bu fırsat sarmalında Türkiye'nin kartlarını yeniden okuyalım; rnAz önce yazdığım gibi gerek cazibe merkezinin ana güzergahında olmakla, gerek yeni oluşan ve el değiştiren gücün anlaşmalarla partneri olmakla yükselişini salt bu sebeplerden ilelebet sürdüremez. Yani üretim olmadıkça, cazibenin ekmeği bir yere kadar karın doyurur. rnrnZengin yeraltı kaynakları ve hammaddesi bu kaynaklardan oluşan teknoloji ve Savunma Sistemleri alanında inovasyonunu artırmak zorundadır. Bu elverişli pazara ticaret yolu ile de entegre olabilmesi için yatırımlarını artırmalıdır. Aksi taktirde, maliyeti düşük Çin pazarı ile rekabete giremez ve Çin ile Avrupa arasında büyüyecek olan ticaret hacminin altında kalarak can çekişir. rnrnBir yol bir kuşak projesi ile dengelerin değişeceği yeni Dünya modeline ev sahipliği etmiş olduk. Bizimle başlayan bu altın çağ projesinin bizimle devam edebilmesi için sürdürülebilirliği adına, bir taraftan Altın rezervlerine bir taraftan da elverişli üretim hacmini katlayarak devam etmek zorundayız.. rnYa ölüm ya kalım mücadelemiz başlıyor..! rnİnci Salar
FACEBOOK YORUMLAR