Nesrin Dokuman - Söz Yazarı Bestekar

Nesrin Dokuman - Söz Yazarı Bestekar

Söz Yazarı Bestekar
[email protected]

GÜNÜMÜZÜN VEBASI TİKTOK !

27 Nisan 2024 - 21:24

GÜNÜMÜZÜN VEBASI TİKTOK !

Günümüz sosyal medyası ne yazıkki insanlar üzerinde çeşitli olumsuzluklar bırakmaktadır. Bazen bu olumsuzluklar psikolojik izler bıraktığı gibi fiziksel izlerde bırakmaktadır. Sizinle beraber bu konudaki düşüncelerimi derlediğim bu yazıda buluşalım ve inceleyelim.
 
İnsanlar için yüzyıllardır bağımlılıklar olmuştur. Bu bağımlıklıklar çoğu zaman da kötü etkileyen ve kabul edilmeyen şeyler olmuşlardır. Günümüzde artık bağımlılıklar teknoloji ile beraber sanal ortama da taşındı. Sosyal medya bağımlılığı insanlar için gerçekten çok büyük risk taşımaktadır. Bir uyuşturucu gibi insanların önüne sürekli çıkan çeşitli videolar ani duygu değişimleri yaşatmakla beraber zamanın nasıl geçtiğini anlamadan insanları ekran başına kilitlemektedir. Bir diziyi bile 1 buçuk saat izlerken sıkılabilirler çünkü sürekli aynı insanlar görünmektedir ve kontrol onların ellerinde değildir. Onun aksine hızlı, kısa, kolay anlaşılabilir, ilgi uyandıran ve ellerinin altında ulaşımı kolay sayısız videonun bulunması asla sıkıcı gelmemektedir. Yaşattığı yoğun gülme ve mutluluk hisleri bağımlılık yapmaktadır. Burada bahsedebileceğimiz konuyla alakalı tonla uygulama varken özellikle bir tanesi öne çıkmaktadır. Tahmininizi duyar gibi oluyorum. Özellikle Tiktok’un büyük bir bağımlılık haline geldiğini düşünüyorum. Bunun tabi belli sebepleri mevcuttur. Örneklemem gerekirse kolay bir ara yüz, alakalı içerikleri önünüze çıkaran bir algoritma ve hediye çeşitliliğinin bulunması insanlar için Tiktok’u cazip kılmaktadır. Maalesef bu uygulamada bütün uygulamalar gibi toz pembe değil bir çok eksisi mevcut. Ne yazık ki bütün uygulamalarda olduğu gibi her kullanıcı kendisinin asla bağımlı olmadığını ve kötü bir şey yapmadığını düşünmektedir. 
 
Sosyal medyanın bir diğer olumsuzluğu insanların normalde söyleyemedikleri, yapamadıkları şeyleri düşünmeden başkalarına görselle, yorumla veya sözlü olarak iletebilmesidir. Burada tekrar Tiktok örneğini vermek istiyorum. Tiktok’ta insanlar içerik üreterek veya yayın açarak bunu meslek gelirine çeviriyorlar ve belli takipçiler kazanıyorlar. Tabi her zaman sakin, olumlu ve hoş sohbetlerle bu takipçi kazanılmayabiliyor ama ağır küfür ve argo içeren söylemler yoğun şekilde kullanılıyor. Bunun yanında şiddet, cinsellik veya rahatsız edici çıplaklık ile Türk toplumunun ahlaki değerlerinin bozulmasına hatta ailelerin dağılmasına yol açıyor. Siber zorbalık, taciz ve cinsel istismar gibi durumlarda da TikTok uygulamasının teşvik edici bir rol üstleniyor olması üzücü. Neden böyle düşündüğümü tahmin ettiğinizi varsayıyorum ama açıklamam gerekirse insanlar topluluğun doğru olduğuna inanma bilicindedir ve yakın zamanda tüm uygulamalarda gözlemlediğim yorumlarda ağır linçleme Tiktok’ta da çok yaygın. İnsanlar yorumlarda ban yememek için kelimeleri yine okulabilecek şekillerle veya sayılarla yazarak içerik üreticilerine herhangi bir insanın yüzüne karşı söyleyemeyecekleri şeyleri özgüvenli bir şekilde yazmaktadırlar. Takipçi kazanabilmek uğruna arkadaşlarına, akrabalarına, hiç tanımadıkları insanlara veya kendilerine karşı zarar vermekten çekinmemeleri, zorbalamaları veya rezil etmeleri onlar için normal bir durum olmuş. 
 
Sosyal medyanın bir diğer olumsuzluğu çok farklı kültürel yaşamlardaki, yaşlardaki, şehirlerdeki ve dillerdeki insanların çok rahat tanışmasını sağlamaktadır. Kendi çevresinden görmediği ilgi, alakayı birinden gördüğünde ayakları yerden kesiliyor ve ani kararlar verebiliyorlar. İstatistiklere göre ise Türkiye'de evlenme ve boşanmaların korkunç derecede arttığını görebiliyoruz. İnsanlar ani kararlarla daha doğru düzgün tanışmadan hayatlarının aşkını bulduklarını zannedebiliyorlar. Türkiye'de geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı 574 bin 358'e, boşanan çiftlerin sayısı da 180 bin 954'e yükseldi. İstatistiklere göre en büyük boşanma sebebi %50,9 ile sorumsuz ve ilgisiz davranıştan kaynaklanmaktadır. Bu rakamlara sebep tabi ki sadece sosyal medyadan yeni biriyle tanışmak değil, aynı şekilde sosyal medyada geçirilen zamanın da aile birliğine zarar verdiği aşikardır. Ne yazık ki canlı yayın yaparak kendilerini iğrenç bir şekilde teşhir eden kadınlar veya erkekler hakkında konuşmazsak olmaz. Takipçilerinin hediye atmaları karşılığında onlarla özelden konuşabileceklerini söylemeleri veya takipçilerinin iğrenç tekliflerine müsaade etmeleri yayınlarda toplumun ahlaki değerlerinin çöktüğünün ispatıdır. Bir nevi bu durumun dijital ortamda fuhuş yapmaktan farkı maalesef yok. Burada sürekli yayıncıları eleştirsekte izleyicilerde en az onlar kadar destek oldukları için bu durumdan sorumlular. İnsanların bu sanal alem için düzenlerini bozmaları ailelerini ihmal etmeleri yuvalarının yıkılmasına gerçekten inanmak istemiyorum ama ne yazık ki gerçekler ortada.
Dijital ağların müstehcenliği ticari boyuta taşımasına, zararlı içerik üretmesine, hiçbir normu tanımamasına ve kültürel değerlerimize zarar vermesine sessiz kalmamalıyız. Türkiye'nin aile yapısını ortadan kaldıracak şekilde, hiçbir ahlaki değer taşımadan canlı yayın adı altında faaliyetlerini sürdürmeleri asla kabul edilemez.
 
İnsanlar ilginç videolar ve paylaşımlar aracılığıyla kısa sürede ve kısa yoldan fark edilme, beğenilme ve ünlü olma çabası içine girmişler. Bir çok uzman bu durumun bir psikolojik rahatsızlık belirtisi olduğunu söylemektedir. Bir çok insanın önceliğinin en basit algoritma ve arayüze sahip Tiktok platformu olması da düşündürücü. Sosyal medyada işsiz, güçsüz, boş insanlara değer verererek, onları izleyerek fenomen olmalarını sağlayarak aslında bu ahlaksızlığı ön plana çıkartan maalesefki yine biz izleyicileriz. 
 
En çok gözlemlediğim de ailelerin küçücük çocuklarının yanında yayıncılık adı altında yaptığı rezaletlerin izlenmesi. Mesela bazı annelerin çocuklarının önünde izlenebilmek için kadın cinseliğini kullanması ve kendilerini düşürdükleri bazı durumlar son derece üzücü. Ya da çocuklarıyla oyun oynuyorlar diye yayın açan bazı babaların şiddet, küfür ve yaş sınırına dikkat etmeden çocuklarına oyun oynatması. Çocukların ilgi, alaka ve eğitim alması gereken yaştayken annesinin veya babasının burada geçirdikleri süreye, konuşmalara ve yaptıkları davranışlara şahit oluyor olmaları çok üzücü. Ne yazık ki ileride bu çocukların da ahlakını bozacaktır ve kolay yoldan para kazanma hırsına düşürtecektir.
 
Bence sosyal medyada yapılan başka bir yanlış özel durumu olan aile bireylerinin bütün gün kamera karşısında oturtulmasıdır. Karşılaştığım yayınlardan bir kaçında ise belli bir hastalığa sahip olan çocuklarını veya eşlerini gün boyunca ekran karşısında oturtuyorlar. Hem o insanları deşifre etmeleri hemde bundan kendilerine prim çıkartmanın derdinde olmalarına şahsım adına çok üzülüyorum. Biz Türk toplumu olarak merhametimizden bu insanlara hemen maddi destek vermek için yarışıyoruz ama cidden soruyorum gerçekten doğru bir hareket mi yapıyoruz? Ya da hiçbir özelliği olmadan genç yaşta bazı bireylerin sadece ekran başında oturarak belki bir gün fenomen olurum diye zaman öldürmesi doğru mu? Bu bireylerin çalışıp ailesine bakması gerekirken özellikte Tiktok’u ticarethane olarak görmesi ve sürekli yardım istemesi dinlenmenin dijital hali değil mi? Profillerine lütfen destek olur musunuz, mucizem olur musunuz gibi cümleler yazdıklarında bunun dilencilik olmadığını düşünmeleri ne kadar tutarsız. Sokakta aynı durum sergilendiğinde emniyet güçlerimiz o insanları topluyor hakkında gerekeni yapılıyorlar. Peki buraya neden müdahale edilemiyor?
 
Sosyal medyada insanların yatak odasına kadar kendilerini beğenilmek için ifşa etmeleri de karşı çıktığım başka bir mevzu. Bazı çiftler kolay para kazanmak adına evlerinin her köşesinde çocukları ile 24 saat canlı yayın yapıyorlar. Tiktok platformunun onlara uygun olmadığını düşünüyorum çünkü bir kaç kere yayın esnasında gelen kötü, küfürlü yorumlara ağır tepkiler göstererek hatta küfrederek insanlarla çocuklarının da önünde tartışma yaşayabiliyorlar. Neden bu insanlar çalışıp çocuklarına da hayatlarını bu şekilde idame ettirmeleri gerektiğini öğretmek, onlara iyi birer örnek olmak yerine boş hayallerle hayatlarını zehirliyorlar. Elbette kimse yayın açmasın veya fenomen içerik üreticisi olmasın demiyorum ama herkes olmaya çalışmamalı. 
 
Başka bir olumsuz durum yaşlı nüfusumuzun aktif Tiktok, facebook gibi uygulamaları biliçsiz kullanımı. Normalde gördüğümüzde saygımızda kusur etmeyeceğimiz, toplu taşımada yer verdiğimiz yaşlı bireylerin bir kısmı gece geç saatlere kadar sosyal medyadan ayrılmıyorlar. Hatta bir kaç örneği sabah ezanına kadar dans eden bir teyze varki inanılmaz kötü örnek oluyor ve onun yaptığını yapan yayıncılar türüyor. Gerçekten yaşlı dediğimiz hürmet ettiğimi bireylerin uyuması gereken saatlerde sabahlara kadar kendilerini rezil etmelerine inanın diyecek söz bulamıyorum. Yaşlılara saygımız sonsuz ama bazılarının tiktokta paylaştıkları videoları veya yayınları görünce yaşa olan hürmetimiz de kalmıyor.
 
Madalyonun bir yüzünü yeterinde incelediğimize göre birazda diğer yüzünü çevirip kendimizi inceleyelim. Yazdıklarım için eleştirileceğimi biliyorum çünkü madem böyle ahlaksız bir platform sizin ne işiniz var diyecekler. Haksız da değiller, evet benim de hesabım var. Sosyal medya uygulamalarında belli bir zaman geçiriyorum. Ama bunu neden yapıyorum? Sonuçta ben bir köşe yazarıyım, televizyoncuyum… Araştırıp, görmeden gündemler hakkında yazabilmem mümkün değil. Bir konuyu araştırırken konuyu detaylı incelemek için orada olmam gerekiyor, sonuçta görmediğim bilmediğim konu hakkında yazmam ne yazık ki doğru olmazdı.
 
Bugün burada sizlere sunduğum konular benim gördüklerimden oluşuyor ama daha görmediğim tonlarca şey olduğuna da emin olabilirim.
 
Lütfen!
Özellikle tüm maddelerde ne yazık ki adı geçen Tiktok isimli uygulama için yazacağım. Bu konuda yetkili olan birimlerden TikTok platformunun kapanmasını, tüm bu ahlaksızlıklara daha fazla izin vermemelerini ve en kısa zamanda gerekli önlemleri anlamalarını diliyorum ve rica ediyorum. 
 
Her şey gönlünüzce olsun, 
Nesrin Dokuman

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar