Nesrin Süheyla Alper- Söz Yazarı Bestekar

Nesrin Süheyla Alper- Söz Yazarı Bestekar

Söz Yazarı Bestekar
[email protected]

Avrupa Medeniyeti:  Gerçekten Özenilecek Bir Model mi?

11 Nisan 2025 - 11:18

Avrupa Medeniyeti: 

Gerçekten Özenilecek Bir Model mi?
 
Yıllardır süregelen bir anlayış var: Medeniyetin beşiği Avrupa’dır. Bu düşünceyle büyüyen nesiller, modernlik ve ilerleme denildiğinde gözlerini Batı’ya çevirmiştir. Avrupa’nın sokakları, eğitim sistemleri, çalışma disiplini ve yaşam tarzı; birçok ülkenin vatandaşları tarafından örnek alınmış, hatta kimi zaman hayranlıkla taklit edilmiştir. Ne var ki, bu hayranlık bazen kendi kültürel değerlerimizin geri plana itilmesine, hatta unutulmasına yol açmıştır. Peki gerçekten Avrupa medeniyet mi? Yoksa sandığımız medeniyet, bir illüzyondan mı ibaret?
 
Batı’ya olan bu özenme süreci, toplumların kendi kimliklerinden uzaklaşmalarına neden oldu. Avrupa gibi olma çabası, zamanla bir yarışa dönüştü. Modern giyinmek, modern konuşmak, modern yaşamak… Ama bu “modernlik” tanımı neye göreydi? Daha da önemlisi, gerçekten özendiğimiz bu hayat biçimi insanı mutlu ediyor muydu?
 
Yarı yılını Avrupa’da geçirmiş biri olarak gözlemlediğim tablo, dışarıdan görülenle içeride yaşananın çok farklı olduğunu gösteriyor. Evet, sistemli çalışıyorlar, evet kurallar işliyor. Ancak bu düzenin içinde insanın giderek robotlaştığı bir yaşam var. Sabah kalk, işe git, akşam dön, ev işleriyle uğraş, sonra uyu. Aynı döngü, her gün. Hayatları arasında ne bir anlam arayışı var ne de ruhu doyuran bir uğraş. Bu boşluk çoğu zaman alkol ya da uyuşturucuyla doldurulmaya çalışılıyor. Ne yazık ki bu maddeler, orada birçok insanın günlük yaşamının sıradan birer parçası haline gelmiş durumda.
 
Toplumun büyük bir kısmı, duygularını bastırarak yaşıyor. Gülmeyi unutmuş, bağ kurmayı unutmuş, paylaşmayı unutmuş… Aile bağları zayıf, komşuluk yok denecek kadar az. Bu da insanı yalnızlığa ve içsel bir çöküşe sürüklüyor. Böyle bir düzende “medeniyet”ten söz etmek ne kadar mümkün? Eğer medeniyet; insanın insanla, insanın doğayla ve en önemlisi kendisiyle kurduğu sağlıklı bağsa, orada bu bağların büyük oranda kopmuş olduğu açıkça görülüyor.
 
Batı’ya hayranlıkla bakarken, aslında onların bile kaybettiği insani değerlerin peşinden koşuyoruz. Oysa bizim kendi kültürümüzde, tarihimizde, inançlarımızda ve yaşam tarzımızda bu değerler çok daha güçlü şekilde var. Misafirperverlik, paylaşmak, büyük-küçük ilişkisi, aile bağları, komşuluk, merhamet ve vicdan gibi kavramlar, bizi biz yapan değerlerdir. Medeniyet, yalnızca maddi düzenin kurulmasıyla değil, manevi yapının da sağlam temellere oturtulmasıyla mümkündür. Avrupa’yı gözümüzde büyütmeden önce, kendi köklerimize dönüp bakmak ve orada unuttuğumuz cevherleri yeniden keşfetmek, belki de en büyük medeniyet yolculuğumuz olacaktır.
 
“Başkası gibi olmakla meşgulken, kendin olmaya geç kalırsın.”
 
Nesrin Süheyla Alper

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar