...gökte bir kuyruklu yıldızı görse yerde titrer. "Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?" der, evhama düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hanelerini terk ettiler.)
Said Nursi, Risale-i Nur-Sözler, Üçüncü Söz, s.22
Bu olayın üzerinden belki asır geçti ancak değişen bir şey yok Üstadım...
Yıl 2020 , insanlar teknolojide, tıpta belki zirvelerde ancak bugün de mikroskopla ancak görünebilen ve Allah'ın emrinde olan bir hayvancığın korkusundan aynı şekilde arz titriyor, uykular kaçıyor...
Bir zaman Amerika titrediği gibi şimdi dünya titriyor. Zelzele olmadığı için gece evler terkedilmiyor belki ancak gece uykular kaçıyor. Huzur terk-i diyar eyledi uzun zamandır...
Kâh kilometrelerce ötede deprem oluyor . 24 saat bu olay konuşuluyor. 7/24 haber izleniyor . Ya burada da olursa paniği ufak bir sarsıntıda camlardan atlattırıyor ... Deprem çantaları hazırlanıyor ki kullanmak kime nasip oldu bilinmez ...
Kâh vatan uğrunda şehitlik mertebesine erişiyor bir vatan evladı; haddinden fazla müteessir olunuyor , kahroluyor , kimileri yaygara koparıyor, moraller bozuluyor, psikolojiler bozuluyor..
Kâh küçücük bir hayvan türüyor. Bu sefer de acaba ölümüm bundan mı olacak paniği ödleri koparıyor...
Rahat yok anlayacağın...
Oysa budur dünyanın düzeni, imtihan devam ediyor..
Dün deprem vardı , üzerinden vakit geçti unutuldu ; o depremde biz ölmedik kurtulduk ya da kurtulduğumuzu zannettik şimdi ise başka bir panik..
Bu da geçer , ömür varsa bundan da kurtuluruz lakin sınav biter mi ? Bitmez ..
Bu böyle devam eder gider , gidecek ... Ahir zamanda olduğumuzu unutuyoruz galiba?..
Hem insanoğlu Allah'ın haram ettiğini yer , develeri katleder , masum insanları böcek öldürür gibi imha etmeye çalışır ve diğerleri de buna seyirci kalırsa aslında nefsine zulmeder ve kendi eliyle işlediğinin cezası olarak bitmez maruz kalacağı musibet ...
Sonra insan yine zulmeder kendine ve akıllar geveze olur ; durmaksızın bu afetlerde ölen insanları izler ; tekrar tekrar yaşar ; kafasında kurar , kendini hayal eder; bir de böyle ölür defalarca...
Off! Buna can mı ruh mu dayanır?
Bu yaşamak mıdır?
Hayatı bir "yaşam mücadelesi" olarak gören ecnebilerden ne farkın kaldı ey müslüman?
Tedbir üstüne tedbir...
Ki takdir tedbire gülermiş. Haklı...
En iyisi sen gel kıl tevekkül ki o musibet sana gülsün.
Evet elini yıka , burnunu yıka , kolonyanı sür, mesafeni koru , tedbirini al buna sözüm yok.... Zaten tevekkül "eşeği sağlam kazığa bağlamak sonra Allah'a emanet etmek " değil midir?
Ancak tevekkül eden Allah'a tam güvenmeli...Hem tedbir alıp hem işleri Allah'a havale edip sonra ödü kopar derecesinde korkmamalı... Tevekkül bu değil!
Hem sen hiç duymadın mı Allah dilemezse ateş yakmaz Hz. İbrahim'i yakmadığı gibi serin-selametli olur o ateş sana; sonra bıçak kesmez İsmail'i (ASM) kesmediği gibi... ondan da kurtulursun...
Ya da sağlam kaleler ardına saklanırsın da Nemrut gibi . Önce anahtar deliğinden girer senin Azrail'in olacak o sinek ; sonra ikinci bir delikten, burun deliğinden girer beyne de vazifesini yapar, ama yapar; kaçamazsın...
Ne bakarsın küçük olduğuna ya da hayvancık olduğuna...Zira Allah'ın emrindedir , memurdur o da. Görev yeri bellidir, ne yapacağı bellidir ; başına buyruk hareket etmez, edemez...
Ya da savaş meydanından kaçıp evinde otursan da ayette dendiği gibi ; o kaçtığın ölüm gelir seni bulur, ama bulur.. Kaçış yoktur..
Bak bu anlatılanlar da
"geçmiş zaman masalları değil" dir ha...Tüm zamanlara gönderilen manevi şifa kaynağı Kur'an'da bizzat geçer. Yani kullanma tarihi geçmemiştir bu, ruhunu rahatlatacak devaların..
"Ecel birdir değişmez."
O zaman söyle ey can! Neden nefsine zulmeder durursun? Neden dövülmeden ağlarsın da depremden, virüsten değil panikten, vehimden her gün yüzlerce kez ölürsün ? Yazık değil mi sana?..
Herşeyin iki yönü olduğu cihetle tedbirlerin arasında manevi tedbirler de olmalı bence. En başta farzlara riayet.
Sonra "Müminin silahı duasıdır"
Bu yüzden İhlas, Felak, Nas sürelerini üçer kere okumalı , üflemeli vücudunu sıvazlamalı sünnette olduğu gibi...
"Bismillahi la yedurru...." duasını okumalı yediğine içtiğine.. Su bulamadığın yerde
"ya kuddüs " ismini okumalı, üflemeli, temizlenmeli. Sonra yine tevekkül etmeli . .
Ki kaderin en çok tecelli ettiği alan belki ölümdür . O da tesadüfe bırakılmaz.
O yüzden "Kadere iman eden kederden emin olur" de. De de rahatla biraz...Zira bu günlerde buna çok ihtiyacın var..
***
Allah'u âlem.
***
Bu satırlar kimseyi kınamak için değil hakikatleri hatırlatarak sebeplerde boğulmuş gönülleri bir nebze olsun rahatlatmak amacıyla yazıldı.