İki buçuk aylık pandemi süreci biterken neyi kazandık neyi kaybettik?
Ne öğrendik bu süreçte?
Evvela her şey zıddıyla bilinir hakikatini tam anlamıyla yaşadık. Maskesiz dışarı çıkma rahatlığını , yüzümüzün yarıdan fazlasını kaplayan maskelerle dışarı çıkınca anladık. Maskesiz rahat rahat dolaşmanın dahi nimet olduğunu hakkıyla öğrendik.
Oruçluyken yeme-içme ve nefsanî diğer arzulara ulaşmada yaşadığımız terbiye ve sabrı bu süreçte diğer nimetlerde de yaşadık. Mesela seyahat etme özgürlüğü bile elinden alınınca insan, firavun nefse bir darbe de buradan yedi. Öyle ya . Hayat senin, tercih senin ama gidemezsin, izin yok...
Ve tam olarak anladı ki insan kısmetten öte köy yokmuş!
Herşeyin sahibi olsan da herşeyin hakiki sahibinin izni olmadıkça hiç bir nimetten faydalanamıyormuşsun... anladı.
Yani hal diliyle "Ya Malik'ül Mülk" dedi insan... Nefsimin de sahip olduklarımın da asıl sahibi sahibi sensin! .. anladım.
Sonra şunları da anlamalıydı insan:
Maskesiz girdiğin bir markette herkes sana öcü gibi bakınca ya da mahalle baskısıyla üzerine çullanınca yani dışlanınca öz be öz kardeşlerince öz be öz vatanında...
Suriyeli kardeşlerin aklına gelmeliydi ve onların gurbette "gitsinler gitsinler! " dışlanmışlığı karşısında ne hissettiklerini bir nebze olsun anlamalıydın...
Ya da seyahat izni alırken adeta bir suçlu gibi önce polise sonra memura ifade verirken harcadığın onca çaba karşılaştığın onca güçlükten kıyasla Filistinli kardeşlerimizi anlamalıydın. Kendi topraklarında yabancı ve suçlu muamelesi görmelerinin nasıl bir azap olduğunu anlamalı ve şükretmeliydin..
Çıkaracak çok ders var çok.. Bütün bunlar tesadüfen başımıza gelmedi , boşuna yaşamadık olanları...
Günde üç defa sokaklarımızda yankılanan ve
"Allah'ım yıl 2020 mi ? " dedirten "ekmekçi geldi ekmekçi.." naraları ise işin mizahi yönünü oluşturuyordu...
"Allah'ım yıl 2020 mi ? " dedirten "ekmekçi geldi ekmekçi.." naraları ise işin mizahi yönünü oluşturuyordu...
'Sokağa çıkma yasağı' ise artık bizler için kuru bir vatandaşlık dersi bilgisi olmaktan çoktan çıktı, bunu bizzat yaşayarak iyice öğrendik. Ve tabi istediğin an özgürce sokaga çıkmanın dahi bir nimet olduğunu...
Anladık efendim, anladık...
Bazı şeyleri çok iyi anladık. Şükredecek ne çok şeymiz varmış anladık.
Vatan toprağında, güçlü bir devlet yönetiminde; birlik, beraberlik ve huzur içinde yaşamanın ne kadar önemli olduğunu umulur ki herkes anladı...
Konuyla ilgili en çok merak edilen soru ise bu sürecin sadece bir kereye mi mahsus olduğuydu? Yoksa artık her sene belli aylarda tekrarlanacak mıydı bu kâbus?...
Sorunun cevabı hâlâ meçhul ancak söylenildiği gibi labaratuvardan kaçan ve insanların huzurunu kaçırmak için bizzat insan eliyle üretilmiş bir hayvancıksa bu eğer o zaman bu durum şer niyetlere ve şer odaklarına karşı çokça çalışmamız gerektiğini gösteriyor. Çalışma derken sadece laboratuvar ortamında çalışma değil kastettigim ...
Dîne dair , insanlığa, iyiliğe dair ne varsa yaşamak ve yaşatmak azmi dediğim. İslamca söylemiyle emr-i bil mâruf nehy-i â'nil münker... kastettiğim.
Yoksa şimdilik komplo teorileri olarak gördüğümüz şeylerin ileride yaşanması işten bile değil..